Yazarlar 65 milyar yılın 1997'si!..

65 milyar yılın 1997'si!..

31.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yalçın Doğan

65 milyar yılın 1997si..

HÜCRELERİN, insanı meydana getiren hücrelerin organik olarak "aynı dizilişte yeniden bir araya gelmesi" hemen hemen olanaksız. Bu bilimsel söz müthiş bir gerçeği ifade ediyor:
"Her insan tek bir hayat yaşıyor. Aynı hayatın kendini tekrarlaması mümkün değil. Doğa hiçbir zaman varolan bir insanı, bir kez daha aynı ayrıntılarla ve tıpatıp yeniden üretmiyor. Tek bir insanın özelliğini belirleyen hücreler, sadece tek bir kez belli bir dizilişte bir araya geliyor ve o insan doğuyor. Hücrelerin aynı dizilişi, ikinci kez yok. Dolayısıyla, aynı insan ikinci kez yok." (H. Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi, s.260 - 263).
Tam 14 milyar yıl önce güçlü bir patlama sonucunda, evren var olmaya başlıyor. Birbirini izleyen kimyasal gelişmelerin organik gelişmeye dönüşmesi, yani "ilk canlı hücrenin" oluşumu, iki milyar yıl alıyor. İlk canlı hücre, günümüzden altı milyon yıl önce ortaya çıkıyor.
Evrenin ömrü 80 milyar yıl. Yani, önümüzde "daha yaşanacak 65 milyar yıl" var!.. Bunu hayal etmek bile güç. 65 milyar yıl!.. Kabul edilen takvime göre, bugün "1996 bitiyor, 1997'ye adım atılıyor!.." 65 milyar yılın yanında, 1997!.. Ne kadar minör değil mi?..
Bu kadar geniş açıdan bakıldığında, bırakın devletleri, kıtalar bile, milyar ya da milyon değil, on bin yıl sonra acaba "tarihte yer alabilecek mi?.." Alsa bile, değil bir devlet, koskoca bir kıtanın tarihteki yeri, "tek bir cümleden" ibaret!..
Ya tek tek insanlar?.. Bireyin yeri tarihin neresinde olabilir?.. 65 milyar yıl içinde tek bir insanın yeri, çölde bir kum tanesi bile değil. Buna karşılık, ikinci kez dünyaya gelme şansı yok. İşte, mesele burada.
Çölde bir kum tanesi bile değil, ama sevinçler, acılar, başarılar, bin türlü duygu ve düşünce hep "o insanın ürünü." İrade, hırs, yaşama asılma, kendisiyle hesaplaşma, diğerleriyle ilişki, dünyaya bakışı, "kendini eksen alan konumu", bir daha aynı dizilişin mümkün olmadığı bilinci...
Belki bu nedenle, "kendini bu kadar önemsiyor." Hatta, bazıları "tarihe damga vurmak" amacında. Var olmanın en büyük çelişkisi bu. 65 milyar yıl içinde kum tanesi bile değil, ama "yaşadığı dönemi ve ülkeyi etkileyecek güce" sahip. Hırsın, tutkunun kaynağı bu inanılmaz çelişki. Gerçeğin ta kendisi. İnsanın gerçeği.
Dil, din, ırk, sınıf farkları... Savaşlar, sefaletler, en yüce duygular, en aşılmaz inançlar, en yaratıcı düşünceler hep o insanın ürünü... Mutluluk, mutsuzluk hep o insanın dünyası...
Çölde kum tanesi bile değil, ama "varlığını tüm haşmetiyle hissetmek", buna bağlı olarak hedefler belirlemek, bin türlü ilişki içinde yer almak, tümü de görece... Hiçbiri "şaşmaz ve değişmez" değil!..
O zaman "olaylara, ülkelere, insanlara daha hoşgörülü bakmak" bir kum tanesinin, kendi çapında bir denemesi olabilir!.. 65 milyar yılın 1997'sinin herkes için böyle bir denemeye sahne olması dileğiyle!..