TFF futbolu yeniden keşfetmeye çalışıyor

18 Eylül 2011

Futbol, dünyanın uzak ara en polpüler sporu. FIFA’ya üye 208 ülkenin 80’inde spor dalları arasında birinci, geri kalanında da ilk üçte olan bu oyunu, dünya çapında milyarlarca kişi takip ediyor. Futbolun bu denli popüler olmasının en önemli nedeni, onun, oynanması ve anlaşılması en kolay spor dalı olması. Nitekim futbol oynamak için gerekli olan tek şey sadece bir top ve bu güzel oyunun en profesyonel uygulamalarında dahi altı üstü 17 basit kural var.

Gelin görün ki, göreve geldiğinden beri devamlı kıyıdan giden ve sadece günü kurtarmaya çalışan Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Türk Futbolu’nun marka değerini arttırmak uğruna bu oyunun doğasına aykırı bir dizi değişikliğe gitti ve gidiyor. Play-off uygulaması, maçlara kadınların ücretsiz alınması ve seyircisiz maç cezasının “erkek ve 12 yaşından büyük seyircisiz maç cezası”na dönüştürülmesi bu değişiklikler arasında şimdiye kadar gündeme gelenler.

TFF’nin bu yapay uygulamaları futbolun sadeliğine zarar vermenin yanı sıra mevcut sorunun çözümüne de en ufak bir katkı sağlamıyor. Bu sene play-off ne kadar heyecanlı olacak bilinmez ama bu uygulama ile normal sezonun var olan tadı da kaçmış durumda. Galibiyetler, beraberlikler

Yazının Devamı

Türkiye Malezya Olur Mu

13 Eylül 2011

Bu yazıyı 17.04.2009 tarihinde yazmıştım. Şimdi düşünüyorum da o gün Türk Futbolu hakkında bugün olduğum kadar karamsar değildim ve doğrusunu söylemek gerekirse aynı yazının bugün ufak güncelemelerle tekrar yayımlanabilir durumda olması benim için oldukça üzücü.

Geçen yıl bir eğitim vesilesi ile Malezya'ya gitme fırsatım oldu. Malezya "Malay" denilen yerel halkın ülke nüfusunun ancak %30-35'ini oluşturduğu ve içerisinde çok sayıda milletten azınlıklar bulunduran kendine özgü bir ülke. Geniş yağmur ormanlarıyla kaplı bu ekvator coğrafyasının en önemli özelliği ise kendisine "Asya Kaplanı" unvanını kazandıran ekonomik atılımları.

Malezyalıların yaşamında futbolun da önemli bir yeri var. Tıpkı bizde olduğu gibi bu uzak Asya ülkesinde de futbolla yatıp futbolla kalkan, takımları ile ilgili tüm gelişmeleri takip eden, maçların oynandığı sırada kafeteryaları hıncahınç dolduran ve maçlardan sonra hararetli tartışmalara tutuşan milyonlarca insan bulunuyor. Ancak bu taraftarların bizden farkı kendi liglerini değil Ingiltere Premier Lig'i takip etmeleri!

Malezya'da çocukların üzerinde F. Torres ya da W.Rooney formaları görürsünüz. Spor mağazaları Chelsea'den M.City'ye hatta Leeds United'a

Yazının Devamı

Türkiye Malezya Olur Mu

13 Eylül 2011

Bu yazıyı 17.04.2009 tarihinde yazmıştım. Şimdi düşünüyorum da o gün Türk Futbolu hakkında bugün olduğum kadar karamsar değildim ve doğrusunu söylemek gerekirse aynı yazının bugün ufak güncelemelerle tekrar yayımlanabilir durumda olması benim için oldukça üzücü.

Geçen yıl bir eğitim vesilesi ile Malezya'ya gitme fırsatım oldu. Malezya "Malay" denilen yerel halkın ülke nüfusunun ancak %30-35'ini oluşturduğu ve içerisinde çok sayıda milletten azınlıklar bulunduran kendine özgü bir ülke. Geniş yağmur ormanlarıyla kaplı bu ekvator coğrafyasının en önemli özelliği ise kendisine "Asya Kaplanı" unvanını kazandıran ekonomik atılımları.

Malezyalıların yaşamında futbolun da önemli bir yeri var. Tıpkı bizde olduğu gibi bu uzak Asya ülkesinde de futbolla yatıp futbolla kalkan, takımları ile ilgili tüm gelişmeleri takip eden, maçların oynandığı sırada kafeteryaları hıncahınç dolduran ve maçlardan sonra hararetli tartışmalara tutuşan milyonlarca insan bulunuyor. Ancak bu taraftarların bizden farkı kendi liglerini

Yazının Devamı

Türkiye Malezya Olur Mu

13 Eylül 2011

Bu yazıyı 17.04.2009 tarihinde yazmıştım. Şimdi düşünüyorum da o gün Türk Futbolu hakkında bugün olduğum kadar karamsar değildim ve doğrusunu söylemek gerekirse aynı yazının bugün ufak güncelemelerle tekrar yayımlanabilir durumda olması benim için oldukça üzücü.

Geçen yıl bir eğitim vesilesi ile Malezya'ya gitme fırsatım oldu. Malezya "Malay" denilen yerel halkın ülke nüfusunun ancak %30-35'ini oluşturduğu ve içerisinde çok sayıda milletten azınlıklar bulunduran kendine özgü bir ülke. Geniş yağmur ormanlarıyla kaplı bu ekvator coğrafyasının en önemli özelliği ise kendisine "Asya Kaplanı" unvanını kazandıran ekonomik atılımları.

Malezyalıların yaşamında futbolun da önemli bir yeri var. Tıpkı bizde olduğu gibi bu uzak Asya ülkesinde de futbolla yatıp futbolla kalkan, takımları ile ilgili tüm gelişmeleri takip eden, maçların oynandığı sırada kafeteryaları hıncahınç dolduran ve maçlardan sonra hararetli tartışmalara tutuşan milyonlarca insan bulunuyor. Ancak bu taraftarların bizden farkı kendi liglerini değil Ingiltere Premier Lig'i takip etmeleri!

Malezya'da çocukların üzerinde F. Torres ya da W.Rooney formaları görürsünüz. Spor mağazaları Chelsea'den M.City'ye hatta Leeds United'a

Yazının Devamı

Galatasaray 2011-2012 (2)

8 Eylül 2011

Orta Saha

Galatasaray orta sahasının bu seneki yeni yüzleri Ceyhun Gülselam, Selçuk İnan, F.Melo, A.Riera ve Engin Baytar. İsimleri yanyana koyunca sarı kırmızlı orta sahadaki Trabzonsporlu eski futbolcuların çokluğu dikkat çekiyor. Bu oyunculardan Selçuk ile Ceyhun için bonservis bedeli ödenmemiş olması ise Galatasaray için tam bir piyango niteliğinde.

Selçuk ile ilgili fazla açıklama yapmaya gerek yok zira 26 yaşındaki yıldız futbolcu,Türk futbolcular arasında kendi mevkisinin en iyisi. Selçuk’un tek eksiği, bir orta saha oyuncusuna göre ortalamanın altında bir gol istatistiğine sahip olması. Fakat onun, gol atmaktan çok asist yapmaya meyilli bir oyuncu olduğu düşünüldüğünde bu eksikliği kolaylıkla göz ardı etmek mümkün. Selçuk’un golleri ve onlardan çok daha fazla olan asistlerinin yanı sıra takımına çok önemli bir katkısı daha var ki o da isabetli pasları. Zira geçen sene Trabzonspor, Fenerbahçe ile birlikte ligin en iyi paslaşan iki takımından biri olduysa bunun baş mimarı, savunması ile

Yazının Devamı

Fenerbahçe oyuncuları neden satıyor

4 Eylül 2011

Aslında toplumların ortak yönlerinden biridir zor zamanlarda biraraya gelmek fakat bu durum millet olarak bizim önemli karakter özelliklerimizden biri. Nitekim Fenerbahçe taraftarları devam eden çalkantılı süreçte, yönetimi başarısız bulanı veya Aykut Kocaman’ı beğenmeyeni demeden, sarı lacivertli yönetimin arkasında tam bir birlik oldu.

Bu birlik zaman zaman yapılan yürüyüşler ve sıkça paylaşılan bildiriler ile ne denli güçlü olduğunu gösterdi fakat sarı lacivertli taraftarların yönetimlerine bu desteğinin tanımını doğru yapmak gerekir. Zira Fenerbahçe taraftarının sergilediği duruşu, sorgusuz sualsiz bir destekten ziyade, içinde bulunulan zor zamanda kulübün yalnız olmadığı yönünde bir mesaj olarak görmek gerekir. Nitekim sarı lacivertlilerde sezon öncesi beklenmedik futbolcu satışları ve bu oyuncuların kadronun önemli isimleri olması taraftarlar arasında ciddi bir rahatsızlık yaratmış durumda. Her ne kadar bu satışlara neden olarak Şampiyonlar Ligi’ne katılamama ve bu nedenle yaşanılan gelir kaybı gösterilse de her

Yazının Devamı

TFF'ye açık mektup

30 Ağustos 2011

Şike davasını içinden çıkılmaz bir hale sokan taraf hiç şüphesiz TFF oldu. Zira ligleri önce normal zamanda başlatacağını söyleyip sonradan erteleyen, Fenerbahçe’nin Avrupa vizesini önce onaylanıp son gün iptal eden ve bir tarafta sarı lacivertlileri zımnen suçlu ilan edip diğer tarafta hiç bir şey olmamış gibi yola devam edilmesini isteyen TFF’nin bu kararsız hali ve birbiriyle çelişen davranışları nedeniyle kamuoyunda bu kuruma karşı inanç yerlebir olurken herkes kendi doğrusuna inanmaya başladı.

Yaşananlar o denli garip boyutlara ulaştı ki Fenerbahçe’ye suçundan önce cezalar verildi ve Şampiyonlar Ligi hakkını kaybetmesinin yanı sıra çok önemli futbolcularını da yitiren sarı lacivertliler, davada sanık sandalyesindeyken, davadan bağımsız olarak, açık bir haksızlığa uğradı.

Mehmet Ali Aydınlar’ın 15 Ağustos’taki talihisiz konuşması şayet kamuoyundaki muğlaklığa neden olacak şekilde “henüz kararımızı vermedik; şike olabilir de olmayabilir de” yerine “incelediğimiz belgeler doğrultusunda A

Yazının Devamı

Türkiye Futbol Fiyaskosu ve Fenerbahçe

25 Ağustos 2011

Temmuz ayı başından itibaren Türk Futbolu’nu etkisi altına alan şike davasında 24 Ağustos alınan kararlarla kilometre taşlarından biri oldu. Olaylar ile ilgili en ufak bir belge görmeyen (gazete haberlerini geçerli bir belge saymıyorum), sadece yaşananları dikkate alan ve gelişmelere 2.600km uzaktan bakan biri olarak bu davada benim gördüğüm iki ayrı senaryo mevcut ve bu iki senaryonun tek ortak yanı TFF yönetiminin her halükârda çok başarısız bir sınav vermiş olması.

Senaryo 1:

TFF, kozmik odada günlerce incelediği dosyalarda gerçekten önemli belgeler gördü ve bu incleme sonunda Fenerbahçe’nin şike yaptığına dair bir izlenim edindi. Fakat gerek Süper Lig’in değer kaybetmemesi gerekse karşı tarafa da dinlenmek istenmesi nedeniyle sarı lacivertliler aleyhine herhangi bir olumsuz karar açıklanmadı.

Bu doğrultuda, 15 Ağustos’ta yapılan TFF açıklamasındaki “kendinden şüphe eden bir takım varsa Avrupa kupası maçlarına katılmasın” cümlesi de öylesine söylenmiş bir sözden ziyade, adeta kulüplerden böyle bir

Yazının Devamı