Üniversiteyi kazanan da gitmiyor!

4 Eylül 2019

Üniversite Ek Yerleştirme Kılavuzu açıklandı.

200 bine yakın adaya daha üniversiteli olma şansı doğdu.

Kazandığı halde üniversiteye kayıt yaptırmayan öğrenci sayısı 100 binin çok üzerinde.

Tıp’tan Hukuk’a, mühendisliklerden eğitim fakültelerine, hemen her alanda ciddi kontenjan açıkları var.

Yazının Devamı

Okullar oyalama ve oyalanma merkezi mi?

3 Eylül 2019

Okul deyince aklınıza ne geliyor?

Peki ya çocuğunuz için okul ne anlama geliyor?

Daha da önemlisi, okullarla ilgili olarak, dünkü ve bugünkü görüşleriniz birbiriyle örtüşüyor mu?

Hadi sizi fazla zorlamadan, direkt sorumuzu soralım:

Okuldan beklentimiz nedir? Çocuklarımızı, neden okula göndeririz?

Okullar bu beklentilerimizi ne kadar karşılıyor?..

Eğitim çocuklarımızı yaşama hazırlama sanatı, okullar da onun atölyesi ise ortaya çıkan ürün neden bu kadar tartışmalı?

Sorun nerede?

Yazının Devamı

Yeni öğretim yılına hazır mıyız?

18 Ağustos 2019

Okullar açıldı, açılacak ama hâlâ gideceği okul henüz belli olmayan yüz binler var.

Üniversiteler bir yana, ilk ve orta dereceli okullarda, kayıtlardan nakillere, öğretmen atamalarından oryantasyon eğitimlerine kadar her şey muallak!..
Milli Eğitim Bakanlığı, mayısta, akademik takvimde köklü değişikliklere gitti. Okulların açılışı öne çekildi, iki de ara tatil verildi. Ders ve teneffüs süreleri azaltıldı. Ama bu arada, ilgili yönetmelikleri değiştirmeyi resmen unuttu! Bu da, ortaya karmakarışık bir sistem çıkardı!..
İlkokul birinci sınıflar için güya uyum haftası getirdik ama görünen o ki fazla kalıcı olmadı. Bir hafta önce okula başlayacaklardı, iki güne indi. Atama takvimi, yönetmelik değişiklikleri ne zaman yapılacak, o belli değil.
“MEB’dir, ne yapsa yeridir”, “Kervan yolda düzelir” gibi teselli edici değerlendirmeler yapılıyor olsa da, ilk bir ay ciddi sıkıntılar yaşanacak gibi!
İşte, velilerden bu yönde gelen mesajlardan bazıları:

Veliler dert küpü!

- Okullar 9 Eylül’de açılıyor. Yaba

Yazının Devamı

Turizmde büyük düşünen yok gibi

18 Ağustos 2019

Dünyanın en güzel coğrafyasına, en renkli kültürüne, en köklü tarihine, en zengin mutfağına sahibiz ama hâlâ bunun farkında değiliz.

Elimizdekinin kıymetini bilmiyor, olmayanların hayalini kuruyoruz.

Evet petrolümüz, nükleer santrallerimiz, uçak ve otomobil fabrikalarımız yok ama dört mevsimi aynı anda yaşayan inanılmaz bir turizm potansiyelimiz var.

Ve hâlâ bunu görmemekte direniyoruz?

Sadece Paris’e, Roma’ya, Londra’ya, New York’a giden turist sayısı, ülkemize gelen toplam turistten daha fazla.

100 milyon turist ağırlamak işten bile değil ama bırakın bunun hayalini kurmayı, telaffuz eden bile yok.

Daha da önemlisi bu konuda, eğitimden yatırımlara, pazarlamadan farkındalığa, hiçbir konuda ciddi bir çalışma yok. Bunu görmek için, sade bir turist olarak, ülkemizi gezmek yeter de artar!..

Paralı turist

Yazının Devamı

Eğitim şart ama nasıl olduğu da çok önemli!

17 Ağustos 2019

Eğitim, eğitim, ille de eğitim diyoruz ama nasılını hiç sorgulamıyoruz.

Sınav odaklı eğitim sistemlerinde başarının tek ölçütü var; o da alınan puanlar. Peki, bu yeterli mi?

Kesinlikle hayır! Eğer öyle olsaydı, dünyayı sınav şampiyonları yönetiyor olurdu.

İşte bu yüzden, alınan eğitimin süresi kadar içeriği de çok önemli...

Eğitimde herkesin beklentileri farklı. Devlet, kendi ideolojisi çerçevesinde eğitim verir, gençler hayallerinin peşinde koşar, anne, babaların arzusu da çocuklarının mutlu olmasıdır. Yani iyi bir kariyere, iyi bir işe ve iyi bir maaşa sahip olmalarıdır.

Günümüzün eğitim anlayışı, dayatılan değil, ilgi, yetenek ve hayallerin geliştirilmesidir. O oldu mu, gerisi zaten geliyor!..

Ama öyle bir süreçten geçiyoruz ki yiyecek yemeği olmayanlardan tatlı sipariş almaya çalışıyoruz. Yani hâlâ okul ve iş bulamayan milyonlar var!..

Okul arayışı

Yazının Devamı

Kaçan değil çözen!

16 Ağustos 2019

Kalkınma planları hazır- lanırken ya da yeni bir eğitim modeli oluştururken, şu soru üzerinde derinlemesine düşünmemiz gerekir:

Nasıl bir gelecek, nasıl gençlik istiyoruz?

Gençlik demek, gelecek demek. Gelecek demek, gençlik demek. Yani biri kötüyse diğeri de kötü, biri iyiyse diğeri de iyidir.

Hedef olmadan, yol haritası çizilemez. Bu yüzden, geleceğe yönelik hedefleri, doğru koyalım, gençliği ona göre yetiştirelim ki arzuladığımız noktaya ulaşalım.

İyi malzeme olmadan nasıl ki iyi ürün ortaya konulamıyorsa, donanımlı gençler yetiştirmeden de gerisi gelmiyor. Örneğin, üreten bir toplum için üreten bir gençlik gerek ama sizin tüm politikalarınız, tüketim üzerine kurulmuşsa, refahı yakalamanız mümkün değil. Yakalar gibi olsanız da sürdürülebilir olması imkânsız!..

Sorunların tespiti ve çözümü konusunda da sorunlardan kaçan değil, çözmeye talip olan bir gençlik yetiştirmeliyiz ki, yarınımız, bugünden daha iyi olsun...

Her ne kadar müfredat programlarından

Yazının Devamı

Burs vermek, öğretmene sahip çıkmak hayırların en büyüğü!

14 Ağustos 2019

Üniversitelerde kayıtlar başlamak üzere ve on binlerce öğrenci, hayalini kurduğu üniversiteyi kazandığına sevinemiyor. Çünkü ekonomik şartlar umduklarının çok ötesinde. Liselerde de durum farklı değil. Gidecek lise bulamayan aileler, kolejler konusunda kıvranıp duruyorlar...

Bir yanda paralı öğrenci arayan okullar, öte yanda mali gücü, özellere ya da uzaktaki kentlere gidecek kadar iyi olmayan öğrenciler!..

Bu paradoksu çözmek zorundayız.

Bu da kontenjanları boş bırakarak değil, her koşulda doldurarak mümkün.

Bunun yolu da daha çok burs vermekten ve tıkanan sistemleri açmaktan geçiyor.

Eğer bu konuya birileri kafa yormuyorsa, kendimiz yormalıyız.

Ve eğer birileri bizim geleceğimizle ilgilenmiyorsa, kendimiz ilgilenmeliyiz...

Boş kontenjan kalmasın

Yazının Devamı

Kent Gönüllüleri Konseyi

13 Ağustos 2019

Nereye giderseniz gidin, kentlerin sahibi yok.

Vali ve kaymakamlar, birkaç yıllığına gidiyor. İz bırakanı ara ki, bulasınız. Pek çoğu, daha sorunlara çözüm üretmeye başlamadan, kendini bir başka kentte buluyor. Belediye başkanları ise liderlere odaklanmış durumdalar. Liderlerini memnun etsinler, aday gösterilsinler, gerisinin önemi yok…

İş icabı çok yer geziyoruz. Ülkeyi bir uçtan, diğerine defalarca turladık. İşte, ‘Kent gibi kent’ diyebileceğimiz, maalesef, tek bir kentimiz bile yok.

Hemen hepsi, beton yığınına dönüşmüş durumda, tarihe, kültüre, doğaya, temizliğe, estetiğe, yaşam kalitesine önem vereni arasanız da bulamazsınız.

Bu da bize şunu gösteriyor ki, mevcut sistemle, kentleri korumamız ve kentleri yönetenleri, o kentte yaşayanların hizmetkârı durumuna getirmemiz mümkün değil.

Yerel seçimlerin üzerinden çok az zaman geçtiği için hafızalarımız henüz taze. Nerede yaşıyor olursanız olun, geriye dönüp bir bakın. Seçimlerde kentlerin hangi sorunu dile geldi, hangisine, hangi çare

Yazının Devamı