Bayram coşkusu diye bir şey kalmayalı çok oldu.
Hiç, kendimizi kandırmayalım ama en azından bayramı, bayram tadında yaşayalım.
Bayram öncesindeki sorunlar, hiç korkmayın, bayram sonrasında da yine sizi bekliyor olacak.
Bol, bol konuşur, bol bol şikâyetçi olursunuz.
Dün, dündür deyip, sorunları, orada bırakıp, bugüne ve önümüzdeki haftaya odaklanıp, tadını çıkartalım.
Hani elinden telefonu düşünmeyenlerin, şarj süresince, “Aa telefonsuz da bir hayat varmış” deyip, sağa sola bakıp, çevresindekilerle konuştukları gibi bize de önümüzdeki birkaç günü,
geçen haftadan farklı yaşayalım.
Sadece ortam değiştirmekle kalmayıp, konuştuğumuz konuları, yediğimiz yemekleri, içtiğimiz içecekleri, giydiğimiz giysileri, konuştuğumuz kişileri, gittiğimiz yerleri, bakış açımızı ve
Bayram demek, tatil demek olduğu için eminiz ki, pek çoğunuz tatil yörelerindesiniz...
Tatil, köyleri, oteller, pansiyonlar, kamplar, kampingler, pırıl pırıl. Pek çoğu, adeta cennetten bir parça. Yeşilin, mavinin en güzel tonları orada. Çiçekler rengarenk, etraf tertemiz...
Kapıdan çıktığınız anda ise tam bir mezbelelik sizi bekliyor.
Nereye giderseniz, gidin durum farklı değil.
Kış nüfusu birkaç yüz bin olan tatil yöreleri, yaz ayları geldiğinde, milyonları bulan tatilcilere, bırakın daha iyi hizmet vermeyi, çıtayı daha da aşağıya çekiyorlar.
Kiminle konuşsanız şikayet hep aynı: ‘Parayı başkaları kazanıyor, çöpü bize kalıyor!..’
İşte bu yüzden, tatil beldelerine yönelik, çok özel yasaların çıkması ve ciddi yaptırımların gelmesi gerekiyor. Yoksa, Kazdağları gibi cennet köşelerimiz de bir bir yok olup gider!..
Sözleşmeli Öğretmenler Kervanı’na dün, 20 bin öğretmen daha katıldı. Keşke şartları biraz daha iyileştirilse ve okullar açılmadan ek bir atama daha yapılsa. Çünkü yüz binlerce öğretmen, bunu bekliyor.
Atanamayan öğretmenler ile gidecek lise bulamayan öğrenciler ve açıkta kalan üniversite adaylarının ruh hali aynı. Hepsi matemde.
Bayramda herkes gülerken, onlar, kendileri de dâhil, herkesten kaçacaklar...
Bunu hak etmedik!
Atanamayan öğretmenlerden mesaj yağıyor. Adeta enkaza dönmüş durumdalar.
Acilen bir morale ihtiyaçları var. Hem de hemen.
Öğretmenler için ek atama, liseliler için ek kontenjan, üniversite adayları için de sıfır faizli kredi verilebilir.
Neden mi?
Yüzbinlerce öğretmenin heyecanla beklediği o önemli güne saatler kaldı. Sözleşmeli öğretmenlik atama sonuçları bugün açıklanacak.
On binlercesi sevinecek, yüz binlercesi kahrolacak.
Sözleşmeli öğretmenler, 9 Ağustos’taki atamaların ardından 2 Eylül’de göreve başlayacak. Zaman dar ama atanma sevinciyle eminiz ki atandıkları yerlere kuş gibi uçacaklardır.
Kendilerini şimdiden, canı gönülden kutluyoruz.
Atanamayanlara ise sabır diliyoruz. Eminiz ki çok büyük hayal kırıklığı yaşıyorlar ama yapacak bir şey yok. Keşke, ek kadro verilse de hiç zaman geçirmeden, yeni alımlar yapılsa. Çünkü en az 100 bin ücretli öğretmen var ve yeni bir atamaya şiddetle ihtiyaç var.
Tıp fakülteleri
İş garantili mesleklerin en başında hâlâ tıp fakülteleri geliyor. Mecburi hizmet ve TUS gibi caydırıcı faktörler olsa da yine gözde oldu. Çünkü mühendisliğe kaçan Sayısal’cılar, işsizlik nedeniyle tekrar tıp fakültelerine yöneldi.
Cerrahpaşa’dan yapılan açıklamaya g&
Üniversite yerleştirme sonuçları açıklandı. Kazanan çok ama açıkta kalan çok daha fazla.
Hayalini kurdukları üniversiteye, bölüme girenleri canı gönülden kutluyoruz. Çifte bayram yaşayacaklar. Çok emek harcadılar, karşılığını aldılar. Ne kadar gururlansalar, azdır...
Alt tercihlerine girenler ise hiç üzülmesinler. Yatay geçiş ve çift ana dal yaparak, çok daha avantajlı hale gelebilirler.
Açıkta kalanlara gelince, sabretsinler, sırada, daha ek yerleştirme var. On binlerce yeni şans doğabilir. Yine de olmazsa, umudunuzu hiç yitirmeyin. Çünkü çok daha iyi fırsatları yakalama şansı bulabilirsiniz..
YÖK verilerine göre doluluk oranları bir hayli yüksek ama adaylardan ne kadarı, kazandığı yerden memnun, işte o tartışmalı. Twitter üzerinde yaptığımız ankete göre kazandığı yerden memnun olanların oranı sadece yüzde 20 civarında...
Hayat bir maraton ve bu yarışta, hepimiz, bazen geride kalabiliriz bazen de öne çıkabiliriz. Bu herkes için geçerli. Yarışa en önde başlayıp, en
Ülkemizin iki önemli sorunundan biri eğitimse, diğeri de işsizlik. Bunu bilmeyen, dile getirmeyen yok. Ama çözüm konusunda taşın altına elini koyan da yok. Örneğin, üniversiteler, hem geleceğe yönelik yeni bir yapılanmaya gidip hem de mezunlara yönelik farklı açılımlar getiremezler mi?
Mademki, önümüzde 20 yıl içerisinde, bugünkü mesleklerin pek çoğu yok olacak, neden hâlâ o bölümlere öğrenci alınıyor?
Yine aynı şekilde, madem mevcut diplomalarla iş bulmak mümkün değil, ek bir eğitimle, mezunlara yeni çalışma alanları yaratılamaz mı?
İş kapısı olarak, devlet ve özel sektörün dışında yeni arayışlara girmek gerekiyor. Çünkü devlette de özel sektörde de işe alımlar artmıyor, azalıyor.
İşte bu noktada, girişimciliği teşvik ederek, gençlerin kendi işlerini kurmalarına öncü olunamaz mı?..
Güney Kore’de görmüştüm. Neredeyse her mahallede, girişimciliği destekleyen oluşumlar vardı.
Projesi olanlar, farklı sektörlerden temsilcilerin olduğu jürinin önüne
Her ne kadar, resmen açıklanmasa ve sanayiciler tepki gösterse de bayram tatilini 9 güne çıkaranlar çok fazla. Bayram tatilinin, sadece turizme değil, ekonomiye genel bir canlılık getireceği de kesin.
Asıl önemli olan, siz bu konuda ne yaptınız?
Hâlâ her şeyi son dakikaya bırakanlardan mısınız yoksa tatil rotanız ve tüm rezervasyonlarınız çoktan yapıldı mı?
Doluluk oranları tavan yapmış durumda ama hâlâ her keseye göre tur ve otel bulmak mümkün.
Görünen o ki, en büyük sorun, ulaşımda yaşanacak. Uçak fiyatları uçmuştu ama otobüs ve feribot seferleri de aldı başını gidiyor.
Peki, nereye kadar ve bu konuda “ne oluyor yahu” diyen hiç kimse çıkmayacak mı?
Canları yandığında her sektöre cankurtaran simidi atılıyor da vatandaş için neden hiç akla gelmiyor. Ya da üst sınır getirildiğinde neden karşı çıkılıyor?
Fırsatçılık yapanlar, bindikleri dalı kesiyorlar ama farkında bile değiller…
Bizim gibi genç nüfusa sahip olan ülkelerin iki önemli sorunu var. İlki eğitim, ikincisi de istihdam.
Eğitim ve iş bulma konusunda, sıkıntı yoksa her şey yolunda demektir. Ama birinden birinde, hele ki ikisinde birden sorunlar yaşanıyorsa, evde huzur yok demektir…
Peki bu durum sadece bizde mi böyle? Kesinlikle hayır.
Her iki konuda da her şey devletten mi beklenmeli? Tabii ki hayır.
Konu, ülke sorunu olduğu için hep birlikte çözüm yolları aramak zorundayız. Birbirimize destek olmalıyız. Çünkü onlar bizim geleceğimiz ve çocuklarımız mutluysa ülke mutludur!..
B, C, D hatta Z planınız var mı?
Öyle bir süreçten geçiyoruz ki, hemen her konuda, alternatif yol haritalarınızın olması gerekiyor.
Örneğin, milyonlarca öğrenci, şu günlerde, yeni bir okul ya da iş arayışı içerisinde. Yani okulla yatıp, işle kalkıyorlar ama buna rağmen “Peki, burası olmazsa, alternatifiniz ne?” sorusu, kendilerini öylesine şaşırtıyor ki, cevap bulmakta güçlük çekiyorlar...