Abbas Güçlü

Birkaç günlüğüne hızlı bir Orta Avrupa turu yaptım.
Eski adıyla Çek Cumhuriyeti, yeni adıyla Çekya, Macaristan, Slovenya ve Avusturya.
Yorucu ama keyifli ve bir o kadar da öğretici bir geziydi.
Söz Hintli turistlerden açılmış ve manşetlere taşınmışken, yazıya oradan başlamak anlamlı geldi...
Ülke başkentleri turist kaynıyor.
Yerli halktan çok turist vardı.
İlk sırada da çekik gözlüler yani Asyalılar, yani Çinli, Koreli, Japon ve Malezyalılar ve sanki en çok da Hintliler vardı.

Kim demiş, eğitim sistemimiz, yerlerde sürünüyor diye! PISA falan hikâye.Kıskandıkları için böyle söylüyorlar! TEOG sonuçlarına baksınlar, başarı destanımızı görsünler yeter... İşin şaka tarafı bir yana, ilginç gelişmeler oluyor! TEOG’da, sadece bir okul zincirinde bine yakın, üç büyük kentimiz dışında bir kentte 500’ü aşkın, pek çok ilde de yine yüzlerce full çeken olduğu bilgisi geliyor. Eğer tüm bunlar, doğru tespitlerse, 10 bin şampiyonu aşmak pekâlâ mümkün olabilir. Hadi biraz abartılı açıklayanların olduğu varsayılsa bile, yine binlerce şampiyondan bahsediliyor. Bu arada dikkat çekmemek için başarılarını saklayanların var olduğunu da unutmamak gerekir. İşte bu noktada asıl mağdur olanlar, okul başarı puanını tam alamayanlar ve farklı nedenlerle, bir, iki hata yapanlar olacak.
Bir başka iddia ise deneme sınavlarıyla gerçek sınavlar arasındaki korelasyon yani paralellik. Örneğin deneme sınavlarında hiç full çekmeyenlerin, TEOG’da full çekmeleri, çekenlerin ise bir kaç fire vermeleri, çok ilginç bulunuyor! Bu konudaki iddiaları ciddiye almak ve incelemek ise MEB’e düşüyor. Bu yüzden, ilgili şikâyetlerinizi, farklı mercilere değil, özellikle MEB’e yapmalısınız. Eğer oradan

Üniversite bitirme tezimde “Eğitime yön veren kişi ve kurumlar”ı incelemiştim.

Çok çarpıcı tespitler vardı, en enteresanı ise Milli Eğitim bakanlarının eğitimle uzaktan yakından ilgilerinin olmamasıydı.

Daha sonra gazeteciliğe başlayınca, dönemin başbakanlarına, bu neden böyle sorusunu yönelttim.

Verilen cevaplar hemen hemen aynıydı:

Dışarıdan bir göz, her şeyi daha iyi görüyor, siyasi dengeler çok daha önemli, bakanlık siyasi bir makam, önemli olan alt kadrolar... Sonra, özel sohbetlerde de anladık ki özellikle koalisyon dönemlerinde, kimi belalı bakanlık diye kaçıyor kimi de arka bahçe yaratırım diye balıklama atlıyordu.

Tek partili hükümetler döneminde ise hiçbiri bu kadar uzun iktidarda kalacaklarını tahmin etmedikleri için işi bilenden çok, durumu idare edecekleri göreve getirdiler ve sürekli bakan değiştirdiler.

Dünden bugüne değişen hiçbir şey yok.

Ak Parti’nin Milli Eğitim Bakanlarına bakalım:

Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), YÖK ve ÖSYM’ye adeta ince ayar çekti. Asli görevlerini hatırlattı.
KDK, ÖSYM’nin YGS 09.45 mağdurlarına yönelik sınava almama kararını gayri hukuki ve abartılı buldu. Yeni bir sınav hakkı verilmesini tavsiye etti.
Top şimdi YÖK ve ÖSYM’de, umarız daha önce olduğu gibi, karar alma yetkisinin kendilerinde olmadığını belirterek zaman kaybetmezler. Çünkü önümüzde LYS var.
Yaşanan mağduriyetin sıkı bir takipçisi olarak, muhtemelen sınav hakkı verilmesi noktasına getiren Başkan Şeref Malkoç ve kurul üyelerini özellikle tebrik ediyoruz. Çünkü hak, hukuk, adalet ve elindeki yetkiyi, ihlal eden, abartılı kullanan, dayatan kurumlar kadar, onlara dur diyenlerin de var olduğunu hatırlattıkları için...
Mağdur Cumhuriyeti
Bir önceki yazımda, geleceğe ne kadar hazırız derken, ortadan kalkan mesleklerden birinin de banka şubeleri olacağını yazmış ve maaşla orantısız bir şekilde verilen kredi kartı limitlerinin pek çok kişinin hayatını zora soktuğuna dikkat çekmiştim.
Çok farklı tepkiler geldi.

Hayal çok önemli, hayali olmayanın, geleceği de olmaz derler.
Ne kadar doğru, ne kadar yanlış, o uzun uzadıya tartışılır.
Ama sanki asıl önemli olan, giderek artan bir şekilde, hayal kurmaktan vazgeçiyor olmamız.
Bırakın üniversiteye hazırlananları, üniversite son sınıfa gelenlere bakıyorsunuz, değişen bir şey yok.
Enteresan olan ise eğitim kademeleri yükseldikçe, hayal kurma, hayallerinin peşinde koşma oranı giderek artacağına, tam tersine azalıyor.
İşte asıl cevabını aramamız gereken soru bu!
Hayal kurmaktan neden vazgeçtik ya da niye vazgeçiyoruz?..

Mazeret sınavını saymazsak, TEOG maratonu bitti sayılır.Bir milyonu aşkın öğrenci için ortaokul bitiyor, lise yılları başlıyor.

İki gündür gerçekleşen TEOG sınavları, işte bu yeni dönemin yol haritasını belirleyecek. Peki, bu yeni dönem, uzunca bir hayat maratonunda ne kadar önemli? Öğretim hayatının da, insan ömrünün de, en önemli aşamalarından birini, lise yıllarının oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu çerçeveden bakıldığında, iyi bir lise iyi bir üniversite; iyi bir üniversite de iyi bir gelecek gibi algılanabilir ama çok daha önemlisi, en iyi arkadaşlıklar bu dönemde gerçekleşiyor. Genç arkadaşlarımıza, lise yıllarında, hiçbir işi tesadüflere bırakmamalarını özellikle tavsiye ediyoruz.

Aynı uyarıyı, veliler için de yapmakta yarar var. Çünkü ergenliği de içine alan bu yıllar, aileler için çok zor bir geçiş dönemi olacak. Öyle ya da böyle, bugünden sonra, birkaç yıllığına da olsa, ailece sınav stresinden kurtulacaksınız.

Hafta sonları ve yaz tatillerinde, çok daha özgür ve keyifli olacaksınız. Ta ki YGS, LYS hazırlıkları başlayıncaya kadar!

Üniversite hazırlık süreci, çok daha çetrefilli olacak, çünkü birçok şey bir arada yaşanacak. Bir yanda ergenlik, yeni sevgililer, yeni

Hemen her şey A’dan Z’ye değişiyor. Hem de çok hızlı.
Oysa biz siyasete kilitlendik ve bir adım ötesine geçemiyoruz.
Seçimdi, referandumdu derken, dünyada olup bitenlere Fransız kaldık.
Siyaset dışında yazacak, konuşulacak ne var ki diyenlere, yüzlerce konu başlığı sıralayabiliriz. Örneğin tarım!
Günlerdir yazıyoruz, kimsenin umurunda değil! Aç kaldıklarında, umarım çok geç kalınmış olmaz!
Dijitalleşme de onlardan biri. Adeta, hayatımızı esir aldı.
Görünen o ki daha da alacak. Ama enteresan olan, bu konuda bize verilen rol!

TEOG’da ikinci tur, dün başladı, bugün sona eriyor. Ardından bir de mazeret sınavları var.

O da bitince, sınav dosyası, tümüyle kapanmış olacak. Ve asıl yarış, işte ondan sonra başlayacak. Çünkü aylarca süren kayıt maratonu, her zaman, sınavlardan çok daha zor ve yorucu olmuştur.

Bir puanda on binlerce kişinin yer değiştirdiği bir yarışta, her iki sınavdaki soruların tümünü yapsanız bile, eğer okul derslerinden birinden dahi bir puan eksik aldıysanız yandınız.

TEOG sınavları kadar, okul puanın önemi de çok yüksek. Özellikle de fen ve Anadolu liselerine girişte!

Dünkü sorular, beklenenden çok kolaydı. Bu yüzden en üst puan dilimlerinde büyük yığılmalar olacak.

Bu nedenle, karne notlarını sıkı takibe almanızda sonsuz yarar var. Çünkü en iyi okullara girişte, belirleyici olan, sınavlar değil, karne olacak.

Karne notlarınız yüksek olması için gerekiyorsa, ek sınav, ek sözlü isteyerek, olabildiğince yükseltmeniz, tabi ki hakkaniyet kuralları çerçevesinde, çok iyi olur… Yoksa sınavda kazanıp, masa başında kaybedebilirsiniz.

MEB de, umarız bu yıl, hormonlu notlar konusunda, daha titiz olur!