Çanakkale Zaferi konusunda hemen herkes bir şeyler söylüyor. Tıpkı Bizans düşmek üzereyken Hıristiyan din adamlarının meleklerin cinsiyetini tartıştığı gibi biz de hâlâ Mustafa Kemal Çanakkale Zaferi’nde var mıydı, yok muydu onu tartışıyoruz. Ama Allah’tan, herkes bizim gibi değil. Özellikle de Avustralyalılar...
Avustralyalı tarihçi Neville John Clark, dün, Büyükçekmece Belediyesi’nin düzenlediği bir etkinliğe katıldı ve çok çarpıcı tespitlerde bulundu. Konuşmasının son bölümünde de Atatürk’ün Anzak Koyu’ndaki yazıtta yer alan, “Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır” sözlerini hatırlatarak Atatürk’ün fotoğrafı karşısında selam durdu.
Her şerde bir hayır vardır derler. Tıpkı savaşların da dostluğun bir aracı olabileceği gibi.
Çanakkale’de amansızca savaştığımız Avustralyalı
2023 hedeflerine ulaşmamız için bilişim ve İnovasyon Çağı’nı yakalamamız gerekiyor.
Ve bu konuda en büyük görev, devlete, özellikle de üniversitelere düşüyor.
Peki, YÖK ve üniversitelerin en tepesindeki yöneticiler bu konunun öneminin farkında mı?
Temel bilimlerin üniversitelerde güçlenmesi gerekiyor.
Üniver-sitelerde her şeyden önce inovasyon gerçekleştirmek istiyorsak, uygulamalı bilimlerin güç kazanması, uygulamalı bilimlerin güç kazanabilmesi için de temel bilimlerin güç kazanması gerekiyor. Ama biz bunun tam tersini yapıyoruz. Ve maalesef bu konuyu sorgulayan birini arayın ki bulasınız.
Daha da önemlisi üniversitelerde temel bilimler neredeyse yok olurken YÖK’ün bu keyfi tutumuna, Üniversitelerarası Kurul ne tepki gösterdi?
Temel bilimler olmadan, bilim, teknoloji ve inovasyon gerçekleşir mi?
Ülkemizin geleceği açısından bugün çok önemli iki projeye ev sahipliği yapıyoruz. İlki Kars’ta,ikincisi İstanbul’da.
Kars’ta Azeri doğal gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı projesinin temel atma töreni, İstanbul’da da 2020’de 19 trilyon dolarlık bir pazar haline gelmesi beklenen giyilebilir teknolojiler ve Nesnelerin İnterneti (IoT) alanında, Galileo İcat Kiti projesinin tanıtım toplantısı var.
Her iki konuda da gazetelerde, televizyonlarda, sosyal medyada arayın ki haber göresiniz...
Bir lokanta açılışına bile tam sayfa yer ayıran gazeteler, magazin haberlerini baş tacı eden televizyonlar ve hemen her konuda konuşan siyasetçiler ülkenin geleceğini ilgilendiren böyle projeleri ne olur artık görsünler. Beğeniyorlarsa desteklesinler, eksikleri varsa eleştirsin ama mutlaka ilgilensinler...
Asrın projesi
Azerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz-2 Sahası’ndan çıkarılacak doğal gazı Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’nin temeli bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi
Üniversite sayısı 200’e yaklaştı. Açılmayı bekleyen daha 20 üniversite var...
Üniversite mezunu işsiz sayısı da milyonlarla ifade ediliyor.
Ve bugün yapılan üniversite birinci basamak sınavı YGS’ye iki milyon aday giriyor.
Tam bir paradoks söz konusu. Diplomasız da olmuyor, diplomayla da...
Peki bu kaos nereye kadar devam edecek?
Örneğin 10 yıl sonra 10 milyon işsiz üniversite mezunundan söz edilirse, hiç abartı olmaz!..
Hâlâ seyretmeye devam mı edeceğiz!
İki milyon aday ve aileleri için zor bir gün. Öğlenden sonra derin bir oh çekecekler ama daha sırada LYS, tercihler, yerleştirme ve kayıtlar var. Yani yaz sonuna kadar hiçbirine rahat yok...
Peki üniversiteye giriş eskiden olduğu gibi yine çok zor mu?
Kesinlikle hayır.
İsteyen herkes, devlet ya da vakıf üniversitelerinden birinin, istediği bir bölümüne artık rahatlıkla girebilir.
Sadece istediği üniversite ya da kent olmaz ama eğer iyi bir puanı varsa, bu konuda da tüm kapılar kendisine açılabilir.
Son bir kaç yıldır hemen her yıl 150 binden fazla kontenjanın boş kaldığını ve barajı aşan herkesin bu fakültelere rahatlıkla girebileceğini de özellikle hatırlatmak isteriz.
Bu arada 140 barajını aşmak için 160 sorudan 20’ye kakın, 180 barajını aşmak için de 40’a yakın soru yapmak yeter de artar.
Üniver- sitelerde üst üste rektörlük seçimleri yapılıyor. Ve çok enteresan sonuçlar ortaya çıkıyor. En çarpıcı olanı da hiç kuşkusuz Türkiye’nin en eski, en köklü ve büyük üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi’ndeki seçimdi ve YÖK destekli aday 300 oy fark yedi. Bakalım şimdi ne olacak?
Önümüzde üç alternatif var.
Sandığa saygı mı gösterilecek, YÖK Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işini kolaylaştırmak için Beştepe’ye gönderilecek ilk üçte bir değişiklik mi yapılacak yoksa son karar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mı bırakılacak?
YÖK yasasına göre, boşalan rektörlükler için, seçimlerde en fazla oy alan 6 aday YÖK’e bildiriliyor. YÖK de aday sayısını 3’e indirerek Cumhurbaşkanlığı’na gönderiyor. Cumhurbaşkanı da bu adaylardan birisini rektörlüğe atıyor.
Bu süreçte YÖK ilk 6’ya giren adayların yerini istediği gibi değiştirebiliyor. Örneğin 5’inci sıradaki bir adayı ilk üçe aldığı gibi, ilk üçteki bir adayı da liste dışı bırakabiliyor. Yine aynı şekilde seçimde açık ara birinci olan bir adayı Çanakkale 18 Mart Üniversitesi örneğinde olduğu gibi üçüncü sıraya itebiliyor...
Küçük üniversitelerde olup bitenler genelde fazla dikkat çekmiyor ama büyük üniversitelerde böylesi yer
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, Genç Bakış’ta öğrencilerle buluştu. Tekin, bir yandan CHP’ye gelen eleştirilere cevap verdi, öte yandan da iktidar olurlarsa işsizliği nasıl çözeceklerini anlattı.
7 Haziran tahmini: Ak Parti birinci parti olur ama tek başına iktidara gelemez ve 4 partili bir parlamento olur!
Borçları silme konusunda ise 42 milyon vatandaşımızı sevindireceğiz, ayrıntıları genel başkanımız açıklayacak dedi.
İşte programdan satır başları:
7 Haziran’da ne olur?
- 2011 seçimlerinde projelerimizi iyi anlatamadık. Bizden kaynaklanan bir eksiklik. Ekonomi seçimi belirliyor. Son iki yıldır işsizlik çok can alıcı durumda.
- Sosyal devletin 3 temel kuralı eğitim, sağlık ve yoksulluk.
Türkiye’nin en eski, en büyük, en dağınık, en karmaşık, en iddialı, en sıradan, en bilinen, en bilinmeyen üniversi-tesinde haftaya seçim yapılacak. Çünkü küskün rektör Yunus Söylet, daha iki yılı olmasına rağmen, milletvekilliği adaylığı için istifa etti…
İstanbul Üniversitesi, rektörlük seçimleri, her defasında çok hareketli olurdu, bu kez yaprak bile kıpırdamıyor.
Sanki herkes kaderine razı olmuş gibi.
Her seçimde en az 10 aday olurdu, genelde de 15’e yaklaşırdı.
Şimdilik 4 aday var.
İkisi iddialı. Bir isimden daha söz ediliyor ama ortalıkta yok!
Peki, adaylar yeni olarak ne söylüyorlar? Ha politikacılar ha onlar, dünden bugüne değişen bir şey yok…