Petrol ve doğal gazımız olmamasına rağmen, dünyanın en önemli enerji koridorlarından biri haline gelmek üzereyiz. Bu konudaki en büyük yatırımcılardan biri de Azerbaycan Devlet Şirketi SOCAR. Petkim, Aliağa’da yeni rafineri ve liman; şimdi de Hazar Denizi’nden Avrupa’ya doğal gaz transfer edecek olan TANAP pojesi...
SOCAR’ın Türkiye Başkanı Kenan Yavuz, önceki gece, Genç Bakış’ta konuğumuz oldu ve enerji konusunda cevabını bulmakta zorluk çektiğimiz konularda önemli açıklamalarda bulundu. İşte programdan önemli satır başları:
‘100 yıl yeter’
TANAP Projesi Hazar Denizi’nde Şah Deniz 2 yatağından çıkacak olan doğal gazın Bakü, Tiflis Gürcistan’ın üzerinden Ardahan’dan Türkiye’ye girip Erzurum, Sivas, Ankara, Eskişehir, Bursa, Edirne, Yunanistan, Arnavutluk’tan İtalya’ya kadar gidecek olan 4000 km’lik bir doğal gaz boru hattı.
TANAP dünyanın doğal gaz tüketimini 100 yıl boyunca sağlayacak bir proje. 2018’de Eskişehir’e kadar olan kısmı bitecek, 2019’a da TAP’ın devreye girmesiyle beraber proje 2020’de tamamlanacak. Türkiye enerji ihtiyacını bu projeyle karşılayabilecek.
AB’ye giriş vizesi
Rusya; Azerbaycan, İran, Irak çemberindeki bütün projelerin Türkiye üzerinden
Türkiye’nin en iyi okullarına paraşütle girilir mi? Yani mevcut kuralların dışında başka yol var mı?
Eğer açık kapı bırakılırsa elbette girilir. Zaten giriliyor da.
Peki, bu durum milyonlarca veliyi rahatsız etmiyor mu, sistem altüst olmuyor mu?
Evet, bu konuda tam bir kaos söz konusu.
Ve MEB, bu sistemi, yani TEOG’u ortadan kaldıracağına, bu yıl da devam kararı aldı...
Hatırlanacağı gibi 8. sınıf öğrencilerinin tamamı aynı sınava girmelerine rağmen, liselere kayıt yaptırırken iki farklı yerleştirme sistemi uygulanıyordu.
Fen ve Anadolu liseleri yani devlet okulları TEOG’daki tüm testleri ve okul başarı puanını esas alırken, özel okullar sadece Türkçe, Matematik ve Fen testlerini dikkate aldılar. Sosyal, Yabancı Dil ve Din Bilgisi testleri ile üç yıllık okul başarı puanını yok saydılar.
Özel okullarda gelecek öğretim yılı için kayıtlar çoktan başladı. Kolejler de, tıpkı otel ve havayolları gibi artık çok ciddi erken kayıt avantajları sunuyor.
Dershanelerin özel okula dönüşmesi ve özel okullara devlet desteğiyle birlikte öğrenciler, bu yıl kapanın elinde kalacak.
Okullar arasındaki bu kıyasıya rekabet, en fazla da velilerin işine yarayacak. Çünkü öğrenim ücretlerinde çok önemli indirimler yaşanabilir. Özellikle de erken kayıt döneminde…
İşte bu yüzden, erken kayıt avantajı sunan okulları, gidip görmekte yarar var. Çünkü kaçırılmayacak fırsatlar söz konusu olabilir! Hele bir de o okulları düşünüyorsanız...
Her yıl olduğu gibi bu yıl da, on binlerce aile, ilkokula, ortaokula ya da liseye yeni başlayacak çocukları için daha şimdiden okul arayışı içindeler. Ama kafaları karmakarışık. Hemen her gün bu konuda çok farklı sorularla karşılaşıyoruz. En çok sordukları da “Hangi okul daha iyi?”
Soruların hepsi de hayati önem taşıyor. Çünkü çoğu daha ilk kez veli oluyor ve çocukları en iyi okullarda okusun istiyorlar...
Liselere ve üniversiteye girişin yolu belli. Özel öğretmen, dershane, giriş sınavları derken hemen herkes kendisine bir yön çiziyor. Peki, ama
Kız öğrenci- lerimizin okullaşma oranı, düne göre çok daha iyi ama yine de Avrupa’da son sıradayız.
Peki sadece kızlarda mı sonuncuyuz?
Hayır erkeklerde de durum farklı değil.
Peki bu ne kadar umurumuzda?
Zerre kadar bile değil. Eğer olsaydı, böyle mi olurdu?
Avrupa Komisyonu’nun yayınladığı Avrupa’da Eğitimi Erken Terk Durumu Raporu, Türkiye’nin halen kız çocuklarının eğitiminde, hâlâ yeterince başarı sağlayamadığını ortaya koydu. Rapora göre Türkiye’de kız öğrencilerin yüzde 40’ı eğitimi erken terk ediyor.
Kız öğrencilere göre daha avantajlı olsalar da erkek öğrencilerde de mevcut durum olumsuz. Türkiye, eğitimi erken terk oranında, hem kızlarda hem de erkeklerde Avrupa birincisi.
Hemen her yıl beş milyona yakın öğrenci sınava giriyor.
Her ne kadar giriş sınavlarında tavşan ile kaplumbağa yarıştırılıyor olsa da yine de kendi içinde bir adaleti vardı.
Oysa şimdi, bazı öğrenciler okullarda bir puan için bile kırk takla atarken, pek çok okul tam notla mezuniyet garantisi veriyor.
Bu yüzden de örneğin sınavda ilk 100 bine giren bir öğrenci, düşük not ortalaması nedeniyle 150 bine gerilerken, çok gerilerdeki bir öğrenci de şişirilmiş puanlar sayesinde çok üst sıralara çıkabiliyor.
Peki, bunu MEB ve YÖK bilmiyor mu?
Elbette biliyor ama üç maymunu oynamaya devam ediyorlar...
Ülkemizde eşit koşullarda eğitim de yok, adil bir eşit ölçme değerlendirme de.
ÖSYM, yine bizi şaşırtmadı. YGS’de şimdilik bir Türkçe sorusu iptal edildi. Bakalım arkadan daha neler gelecek!..
Önemli olanın, sınav sonuçlarını hızlı değil, doğru açıklamak olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
ÖSYM Başkanı Ali Demir, YGS sonuçlarını 4 gün gibi kısa bir sürede açıklayarak rekor kırdığını söyledi. Keşke bu gururu, yanlışsız bir sınav yaparak yaşasaydı, yaşatsaydı...
Günlerdir, YGS sorularının tümünün açıklanmasını istiyoruz çünkü yeni yanlışlar ortaya çıkabilir.
Ve işte o zaman her şey bugünkünden çok daha karmaşık hale gelebilir.
Güven erozyonu!
ÖSYM bir süre öncesine kadar ülkemizin en güvenilir kurumuydu. Ama şu sıralar en altlarda geziyor. Çünkü samimiyetini kaybetti.
YGS sonuçları rekor sayılacak bir sürede, 4 günde açıklandı. Eskiden okunması da, evlere gönderilmesi de aylarca sürerdi. Şimdi anında öğreniyorsunuz. Ama bu sürat, felaketleri de beraberinde getiriyor. Şimdilik ilk felaket, sınav sonuç belgesindeki sınav tarihinin yanlış yazılması.
Sonuçlar, dün öğle saatlerinde açıklandığında, sınav tarihi olarak, tüm sınav kartlarında 15 Mart 2014 yazılıyordu. Oysa sınav, bir yıl önce değil 4 gün önce yapılmıştı! Hata konusunda uyarılar yapılınca, ÖSYM anında düzeltme yoluna gitti ama iş işten çoktan geçmişti.
Peki, aynı kodlama ya da tarih hatası, başka konularda da var mı? Adaylardan gelen iddialara bakılırsa, net sayılarında da çok fazla çelişkiler söz konusu. Yani birkaç gün içerisinde yeni sistematik yanlışlar ortaya çıkarsa hiç şaşırtıcı olmaz!..
Müthiş çelişki!
İki aşamalı liselere giriş sınavı TEOG’un ilkinde, soruların tamamını yapan tam 4 bin 742 şampiyon çıkmıştı. Dün açıklanan YGS’de ise soruların tamamını yapan tek öğrenci bile bulunmuyor.
6 puan türünün 5’inde birincilik elde eden Mehmet Enes Arıcı’nın bile 7 yanlışı bulunuyor. Bir puan türünde birinciliği olan Burak Arınalp’in ise tam 10 yanlışı var.
Tüm bu
Çanakkale Zaferi konusunda hemen herkes bir şeyler söylüyor. Tıpkı Bizans düşmek üzereyken Hıristiyan din adamlarının meleklerin cinsiyetini tartıştığı gibi biz de hâlâ Mustafa Kemal Çanakkale Zaferi’nde var mıydı, yok muydu onu tartışıyoruz. Ama Allah’tan, herkes bizim gibi değil. Özellikle de Avustralyalılar...
Avustralyalı tarihçi Neville John Clark, dün, Büyükçekmece Belediyesi’nin düzenlediği bir etkinliğe katıldı ve çok çarpıcı tespitlerde bulundu. Konuşmasının son bölümünde de Atatürk’ün Anzak Koyu’ndaki yazıtta yer alan, “Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır” sözlerini hatırlatarak Atatürk’ün fotoğrafı karşısında selam durdu.
Her şerde bir hayır vardır derler. Tıpkı savaşların da dostluğun bir aracı olabileceği gibi.
Çanakkale’de amansızca savaştığımız Avustralyalı