Abbas Güçlü

Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasını Dair Yönetmelik, dün, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Peki bu ne anlama geliyor?
Dışarıdan bakıldığında rutin bir değişiklik gibi gözükse de, kolejleri ciddi anlamda zaptı rapt altına alıyor, kapatılmaları kolaylaştırılıyor. Yabancı isim vermeleri ise yasaklanıyor.
Dershane sözcüğü, resmen tarih oluyor. Attıkları her adım da resmen gözetlenecek.
Görünen o ki, özel okullar için hayat bundan sonra hiç de kolay olmayacak!..

Yabancı isim yasaklandı

Özel okullar gibi vakıf üniversitelerinin de ücretleri aldı başını gidiyor. Yıllık öğrenim ücreti 50 bin lira sınırını aşanlar var. Ve bu yola bir girdiniz mi, geri dönüşü yok. Yani özel okula gönderilen bir çocuğu, daha sonra devlet okuluna almak, pek çok sıkıntıyı da beraberinde getiriyor.
Peki, her bir diploması, yüz binlerce liraya mal olan bu süreç, öğrenci ve velilere, yaptıkları bu fedakârlığın karşılığını veriyor mu? Bence asıl sorgulanması gereken bu. Yoksa çocuklara bırakılacak en iyi miras eğitim, iyi bir eğitim için para harcanmayacak da ne için harcanacak!
İşte bu noktada, özel okullara ve vakıf üniversitelerine giden öğrencilerin memnuniyetine bakmak gerekir. Memnun olan da çok, bin pişman olan da...
Veli olarak size düşen görev, hem çocuğunuzu her yönüyle geleceğe en iyi şekilde hazırlayacak olan kurumu bulmak hem de paranızı sokağa savurmamayı garanti altına almaktır. Yoksa ileride çok ah, vah edebilirsiniz...
Çocuğunuzu farklı bir ildeki devlet üniversitesinde okutmakla, oturduğunuz bir ildeki vakıf üniversitesinde okutmak hemen hemen aynı masrafı gerektiriyorsa, buna değer mi sorusunu mutlaka kendinize sormalısınız...
Vakıf üniversitelerinin

Kimler unutulmadı ki, onlar da unutulur gider denildi ama ne önceki gün 14’üncü ölüm yıldönümünde mezarı başında en güzel anılarla hatırlanan Kemal Sunal unutuldu ne de bugün Çatalca’da kurduğu vakıfta şenliklerle anılacak olan Aziz Nesin. Eminim ki her ikisi de, kitaplarıyla, filmleriyle, onlarca yıl sonra da, hep hatırlanacaklar...
Keşke, herkes onlar kadar üretken olabilse ve kalıcı eserler bırakabilselerdi...
Kemal Sunal’ın çocukları Ali ve Ezo babalarının yolunda gidiyor. Ali Nesin ise babasının hayallerini hayata geçiyor...
Ali Nesin’i birkaç ay önce Genç Bakış’ta konuk etmiştik. Müthiş ilgi gördü, yayından sonra da izlenmeye devam ediyor. Program videosu en fazla izlenen isimlerden birisi oldu...
Ali Nesin, babasının ölümünden sonra sadece Çatalca’daki Nesin Vakfı’nı, derleyip, toparlayıp, yaşatmakla kalmadı. Şirince’de kurduğu Matematik Köyü bir ekol haline geldi. Ama şu sıralar çok daha büyük bir heyecan peşinde! Ne mi, gerisini kendisinden dinleyelim:

Matematik Köyü

Üniversite tercihlerinde en önemli kriterlerden biri de, öğrenim görmek istediğiniz kent. Eğer ailenizin bulunduğu kentteki bir üniversiteye gidecekseniz sorun yok. Ama başka bir kentteki üniversiteye gidecekseniz, ki son yıllarda eğilim bu yönde, işte o zaman, o kentleri çok iyi tanımanız gerekiyor. Yoksa derin hayal kırıklıkları yaşayabilirsiniz...
Eğer hayalini kurduğunuz üniversite ya da tercih listesine alacağınız bazı üniversiteler, başka bir kentte ise gidip o kenti şimdiden görün. Yoksa ileride büyük sıkıntılar yaşayabilirsiniz.
Pek çok üniversite tanıtımlarda abartıya kaçıyor. Ekranlarda ya da fotoğraflarda gördüğünüz üniversite ile karşılaştığınız üniversite çok farklı olabiliyor.
Böylesine şoklar yaşamak istemiyorsanız, üçe, beşe indirdiğiniz üniversiteleri, gidin, görün, öğrenci ve mezunlarıyla konuşun, yöneticilerden yazılı beyanlar alın. Örneğin burslar konusunda her türlü vaadi veriyorlar ama sonra ortada kimseyi bulamıyorsunuz.
Tercih kılavuzunda A kentinde görünen bir fakülteyi B kentinde bulabiliyorsunuz... Yani sonuç olarak, bugün, yarın, en geç de, tercihler bitmeden bütün üniversiteleri gidip görmenizde yarar var.
Öylesi kentler var ki, tam bir

Bakanlıklar içerisinde, Milli Eğitim Bakanlığı kadar mahkemeye verilen muhtemelen yoktur. Eskiden daha çok öğretmenler ve haksız yere düşük not verildiğini iddia eden öğrenciler yargıya giderdi. Son yıllarda ise neredeyse hemen her sınavda, son sözü, yargı söylüyor.
Liselere girişte, geçen yıl son kez yapılan SBS’ye ilişkin yargı kararları hala sıcaklığını korurken, şimdi bir de, bu yıl ilk kez uygulanan TEOG’a yönelik yargı süreci başladı.
Son olarak, 7 sorunun yanlış olduğu gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı verildi ve puanlar yeniden hesaplandı. MEB, bir üst mahkemeye itiraz etti, şimdi onun sonucu bekleniyor.
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, 8. sınıf öğrencilerinin 1. dönem girdiği merkezi ortak sınavın yürütmesinin durdurulmasına ilişkin olarak, “Yargı süreci devam ediyor, biz yanlış olduğu iddia edilen soruları, uzmanlarımıza defaten incelettirdik, herhangi bir yanlışlık yok. Yürütmeyi durdurma kararına karşı itirazımızın sonucunu bekliyoruz. Sanırım bir iki gün içinde elimizde olacak. Biz her iki duruma göre de hazırlıklarımızı tamamladık“ dese de veliler ve süreci yakından izleyen parlamenterler tatmin olmuş değiller...

TBMM’ye de taşındı
CH

Üniversite Giriş Maratonu’nda en zorlu süreç, pazartesi günü başlıyor. Ama o tarihe kadar bir anlamda tüm tercihlerin şekillenmesi gerekiyor. 7-17 Temmuz arasındaki 10 günlük süreçte, sadece tercihler resmiyete dönüştürülecek, o kadar.
Tercihlerle ilgili kararı eğer son dakikaya bırakırsanız, başınız beladan kurtulmaz. Çünkü o, 10 günlük süreçte, on defa karar değiştirme noktasına gelir ve kendinizi bir anda en olmayacak fakülteye yerleşmiş olarak görebilirsiniz...
Tercih deyip geçmeyin, bir anlamda, hayatınızın bundan sonraki bölümüne yön vereceksiniz. Yani doğru ya da yanlış atacağınız her adım, sizi zirveye de taşıyabilir, bir maceranın içine de sürükleyebilir...
İşte bu yüzden, bugünden itibaren, tercihler bitinceye kadar, her gün sizlerle birlikte olacağız, kafanıza takılan her soruya cevap arayacağız.
Siz, siz olun kendinizin ya da çocuğunuzun geleceğini tesadüflere bırakmayın. Tercihzedeler kervanına katılmayın!

Cumhurbaşkanı adaylarımız belli oldu. Ülkemiz için hangisi hayırlısı ise o seçilsin...
Türkiye’de en büyük parti gençler. Onları yakalayan, sandıkta zafere ulaşır.
Gençler, önceki seçimlere çok ilgi göstermediler. Çünkü politize değillerdi. Hiçbir parti, yeterince ilgilerini çekmiyordu. Ama cumhurbaşkanlığı için koşa koşa sandığa gideceklerinden emin olabilirsiniz...
İşte bu yüzden cumhurbaşkanı adaylarının gençlere yönelik politika üretmeleri gerekiyor. Bu açılım, sadece onları yakalamakla kalmayacak, anne babalarını da etkileyecektir...
Umarız bu kısa sürede, gençlere yönelik ciddi projeler üretilir. Yoksa sandığa gelmezler!..
Bu arada, onlar ne “gezizekalılar” ne de çantada keklikler. Kendileri için atılan her olumlu adımı unutmayacak kadar da vefalılar.
Dünü dünde bırakıp, geleceğe bakacak ve hem kendileri hem de ülkeleri için en doğru olanı seçeceklerdir!..

Milyonlarca aday, daha iyi bir lise ve fakülte arayışında.
Başta aile büyükleri olmak üzere hemen herkes onlara akıl veriyor.
Ama nedense teki dahi, “Peki sen ne istiyorsun?” diye sormuyor!..
Bu dayatma, dün de böyleydi, bugün de böyle.
Yani değişen bir şey yok.
Oysa hayat da onların, gelecek de...
Peki aile büyüklerinin ve diğer tanıdıkların bu kadar ısrarcı olmaları niye?