Abbas Güçlü

Ne zengin petrol yatakları ve doğal gaz rezervlerimiz var, ne de ülkemizin kaderini değiştirecek ölçüde başka yeraltı madenlerimiz bulunuyor. Zengin kültürümüz ve inanılmaz güzelliğe sahip doğamız ise turizm geliştikçe yok olmaya devam ediyor...
Ama hâlâ keşfedemediğimiz öyle bir zenginliğimiz var ki, o, her şeyin ötesinde. Sadece bir insanın, bir gencin, dünyanın ekonomik dengelerini değiştirdiği günümüzde, bizde de öylesine parlak beyinler var ki, onlara yol açıp, destek olmuyoruz.
Ne yaparsa kendi başlarına yapıyor, gidebildikleri yere kadar gidiyor ve çoğu zaman da ya aralarda bir yerlerde kayboluyorlar ya da onları başka ülkeler için hizmet eder noktaya sürüklüyoruz.
Bu konuda o kadar çok örnekler var ki, yakın çevrenize bakmanız yeter de artar... Bu ülkede hiç ama hiç kimse çıkıp da ben dünyayı değiştirecek, dünya markası yaratacak, bütün dünyaya ismimizi duyuracak, zekâsıyla farkındalık yaratacak gençleri, aradım, buldum, sonuna kadar destekledim diyemez. Derse de inandırıcı olmaz. Dünyanın en zenginler listesine ve dünya markası bilişim şirketlerine bakın hemen hepsi gençlerin eseri. Ve hemen hepsi niye hep Amerika’dan çıkıyor?
Ve hepsi de Amerikalı mı?
En

Yaşamımızı direkt ilgilendiren o kadar çok konu var ki, kısır tartışmalar yüzünden, bırakın denetim yapıp, önlem almayı, konuşamıyoruz bile.
Örneğin organik tarım, örneğin pastorize gıdalar.
Uzmanlar, yanlış gübreleme nedeniyle zehirlenmemiş tarım toprağı, atıklar nedeniyle de temiz akarsu kalmadığını feryat ediyorlar ama duyan yok.
Oysa o topraklarda yetişen, o akarsularla sulanan ürünleri, yediden yetmişe hepimiz yiyoruz...
Peki hibrit tohumlara, GDO’lu ürünlere ve pastorize gıdalara ne demeli?..
24 saat aralıksız yayın yapan televizyonlar, keşke, biraz da bu konularda bilgilendirici, uyarıcı ve en önemlisi de halkın avukatlığını yapıcı programlar gerçekleştirseler...

30 Mart’ın, bugüne kadar, çok farklı analizleri gerçekleşti. Ve büyük bir çoğunluğu siyasetendi. Peki bir iletişimci ve stratejist gözüyle bakıldığında, nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?
İşte bu hafta Genç Bakış’ta bu farklılığı yakalamaya çalıştık.
Özyeğin Üniversitesi’nde gerçekleşen programda, düne ve geleceğe yönelik çok çarpıcı tespit ve öneriler ortaya kondu. Hemen herkesin merak ettiği konulara açıklık getirildi.
İşte programdan önemli satır başları:

AKP oy kaybetti!
Prof. Dr. Ümit Özdağ - 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı

Anayasa gereği yabancı okulların ilköğretim bölümleri kapatıldı. Lozan’nın bağlayıcılığı nedeniyle tümü kapatılamıyor. Ama Demokles’in kılıcı, üzerlerinde dolaşıp duruyor. Onlar da boş durmuyor, çözüm üretiyorlar.
Örneğin Üsküdar, İzmir ve Tarsus Amerikan Kolejleri, Türk mütevelli heyetlerine ve vakıflara teslim edildi. Alman, Avusturya ve Fransız okulları da mezunlar dernekleri aracılığı ile aynı misyona sahip yeni okullar kurdular. Her ne kadar fazla içli dışlı olmasalar da Robert’in vakfı da benzer bir faaliyet içerisinde.
Şimdi bu kervana İtalyan Liseliler de katıldı. İtalyan olmayan İtalyan lisesi, İtalya İstanbul Konsolosluğu’nun desteği ile İtalyan Lisesi mezunları tarafından kuruldu. İddialı ve önemli bir boşluğu dolduracak. Çünkü İtalyan ekolü, hâlâ pek çok öğrencinin de velilinin de ilgisini çekiyor. En azından çok katı değiller!..
İddialı okul sıkıntısı
8 yıllık kesintisiz eğitim öncesinde, hemen herkes, çocuğunu devlet ilkokulunda okutuyor daha sonra kolejlere yönlendiriyordu. Bunların başında da yabancı okullar, fen ve Anadolu liseleri geliyordu.
8 yıllık kesintisiz eğitim sistemiyle birlikte sistem altüst oldu, tıpkı şimdi 4+4+4’te olduğu gibi. Veliler

Seçimler oldu bitti ama tartışmalar hala sıcaklığını koruyor.
YGS sonuçlarıyla ilgili iddiaların da ardı arkası kesilmiyor.
Gerek seçimlerde, gerekse sınavlarda hata var mı, yok mu, o belli değil.
İlgili kurumlar yapılan itirazları inceliyor.
Varsa var derler, yoksa da yok diyecekler. Ama ne söylerlerse söylesinler, önyargıları yıkamayacaklar.
Çünkü, hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da tam bir güven erozyonu yaşıyoruz...
Belki de ilk yapılması gereken o.

YGS sonuçları, cumartesi günü apar topar açıklandı.
Sınava ilişkin sayısal bilgiler de arkadan geldi ama hala eksikler var.
Örneğin kaç şampiyon çıktı, en başarılı kentlerimiz hangileri, kaç soru iptal edildi?
Bunların hiçbirisi belli değil.
Oysa, daha önceki sınavlarda, bu bilgiler hep açıklanırdı.
ÖSYM, içine kapandıkça kapanıyor.
Önce soruları sakladı. Şimdi de sınav analizlerini, tümüyle paylaşmıyor.

Dizileri izleten oyuncular mı, yoksa senaryo mu?
Şarkıları dinleten, söyleyen mi yoksa söz ve beste mi?
İktidara giden yol, liderden mi geçiyor yoksa partilerden mi?
Ürünleri sattıran, marka mı yoksa reklam mı?
Benzeri kıyaslamayı, yüzlerce farklı alanda yapabilir ve birbirine zıt fikirleri, sanki tek doğru oymuş gibi savunan milyonlarca kişi bulabilirsiniz...
Örneğin dizileri ele alalım.
Son dönemlerde yıldızı öylesine parlayan isimler oldu ki, seyirci ona bayılıyor, ne yapsa izlenir diye peş peşe yeni diziler çekildi. Ama sonuç tam bir hüsran.

Umarız, şu ana kadar gidip oyunuzu kullanmışsınızdır. Sonuçlar, ülkemiz için hayırlı uğurlu olsun...
Eğer hâlâ gidip-gitmeme konusunda kararsızsanız, ne olur bir an önce toparlanın ve çıkın.
Sandığa gidin, oyunuzu verin ve derin bir oh çekin. Kime oy vereceğiniz sizin özgür iradenize bağlı. Bu konuda kimseye pabuç bırakmayın.
Yoksa vicdanen rahatsız olursunuz, tıpkı oy kullanmadığınızda yaşayacağınız gibi...

Kafalar iyice karıştı
Üniversite birinci basamak sınavı sonuçları, geçen yıl, bir hafta içerisinde açıklanmıştı... Bu hafta süre daha da kısalacak dendi ama açıklanması yine bir haftayı aldı.