Sınavlar sadece moralimizi değil, kimyamızı da bozuyor

30 Ocak 2014

Sınavlar, çocuk ve gençlerin, sadece çocuk ve gençliklerini çalmıyor. Kimyalarını da bozuyor.
Psikolojik yıkımların yanı sıra beslenme alışkanlıklarını da altüst ediyor.
Sınav dönemlerinde aşırı kilo almayan çocuk ve genç bulmak çok zor.
Peki bütün bu strese değiyor mu?
Evet demek mümkün değil. İlk ve orta öğretimde o kadar çok ders var ki, hangi ders, hangi amaçla, niye konulmuş ve neye hizmet ediyor, bir bilen varsa bize de anlatsın.
Keşke, yaşama dair ders sayısı, çok daha fazla olsa. Örneğin vatandaşlık ve insan haklarını ne kadar biliyoruz? Hak, hukuk, adaletten ne kadar haberdarız?
Çevremizi ve kendimizi ne kadar tanıyoruz? Acil durumlarda nasıl davranmalıyız, nasıl müdahale etmeliyiz?

Yazının Devamı

De Gaulle’den Hollande’a Galatasaray

29 Ocak 2014

Fransa cumhurbaşkanları, Türkiye ziyaretlerinde, Galatasaray eğitim kurumlarına mutlaka uğrarlar. Yine öyle oldu.
Hollande’ın İstanbul’daki ilk ziyareti, Galatasaray Üniversitesi’neydi.
Toplantı baştan sona renkliydi. Hollande’ın anons edilip Dışişleri Bakanı’nın gelmesi, İlber Hoca’nın konuşmanın tam orta yerinde fenalaşıp yere yığılması, nişan taktığı Candan Erçetin’i hem kürsüye geldiğinde hem de giderken iki yanağından ısrarla öpmesi ve konuşması bitinceye kadar sahnede yanında beklemesi, hem bol alkış aldı hem de esprilere neden oldu.
Müthiş derecede mütevazı, samimi, rahat ve bir o kadar da duyarlıydı. İlber Hoca’ya doktor aranırken, hemen kendi doktorlarını çağırdı ve ilk müdahaleyi onlar yaptı. Ayağa kalkınca da Büyük Tarihçi diye önce onore etti, sonra şaka yaptı. Ama espri anlayışı farklıydı. Artık kitapları çok satar dedi. Konuşmasının detaylarına gireceğim ama isterseniz gelin önce Fransa cumhurbaşkanlarının Galatasaray’ı ziyaretlerinde dilden düşmeyen De Gaulle anekdotunu Nedim Gürsel’in Yüzbaşının Oğlu kitabından okuyalım:

‘İ. De Gaulle İ. GS’
“General De Gaulle’ün onuruna okulun iki dar kanatlı dökme demirden tören kapısı ilk kez açılmıştı. Dönemin

Yazının Devamı

Eğitimde her duyduğunuza sakın inanmayın!

28 Ocak 2014

Başlığı görünce, sadece eğitimde mi, diyeniniz eminim ki çok çıkacaktır.
Haklısınız.
Doğrular, yanlışlar öylesine karıştı ki, neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayabilmek artık hiç de kolay değil.
Doğru olan, dün söylenenler mi, bugün söylenenler mi yoksa yarın söylenecek olanlar mı?..
Ekonomiyi, siyaseti, dış politikayı, sporu, magazini diğer arkadaşlar tartışsın.
Bizim işimiz eğitim, bilim ve çocuklarımız.
Eğitim ve bilim ülkemizi daha iyi yarınlara taşıyacak noktadaysa, çocuk ve gençlerimiz de daha mutluysa, işler iyi gidiyor demektir. Yok eğer, hemen her gün farklı sorunlarla karşı karşıyaysak, işte o zaman, ne olup bittiğini sorgulamamız gerekiyor.

Yazının Devamı

Performans ödevleri ve eğitimde kim kimi nasıl kandırıyor?..

26 Ocak 2014

Yarıyıl tatiline, en çok kimler sevindi dersiniz? Öğrenciler mi, öğretmenler mi, MEB mi, yoksa veliler mi?
Kesinlikle hemen herkes fazlasıyla sevinmiştir ama emin ki sevinenlerin en başında veliler geliyor...
Hele bu veliler bir de öğretmense, sevinçleri iki kat daha fazla oluyor.
Niye mi, isterseniz gelin önce, 20 milyondan fazla velinin ortak çilesi haline gelen “performans ödevleri“ kandırmacasını, kendisi de öğretmen olan bir velimizden dinleyelim:

Kime ne faydası var?
“Bugün mutlu sona ulaşmış bir anne ve aynı zamanda bir öğretmen olarak size yazıyorum.

Yazının Devamı

Yurtdışı eğitimde doğru yaş kaç?

26 Ocak 2014

Anne, babalar her zamankinden çok daha fazla çocuklarının eğitimini düşünmeye başladı. Çünkü onları her zamankinden çok daha zor koşullar bekliyor.
Bu süreçte akla gelen seçeneklerden biri de yurtdışında eğitim.
Olaya bu çerçeveden baktığınızda, dünya mini minnacık bir köye dönüştü. En uzak ülkeler bile komşu kapısı oldu.
100’e yakın ülkede öğrencilerimiz var. 100’e yakın ülkeden de öğrenciler konuk ediyoruz. Dünyaya açılmak isteyenler için yurtdışında eğitim, önemli alternatiflerden biri haline geldi. Ama eğer iyi bir yol haritası çizilmezse maceraya da dönüşebiliyor. Peki, yurtdışına hangi amaçla gidilmeli? Dil öğrenmek için mi, ilk ve orta öğretim için mi yoksa lisans ve yüksek lisans için mi?
Hepsi için gidiliyor. Gidilmeli de. Bu noktada asıl önemli olan yurtdışına gitmekten çok, gidilen kurumların ve gidilen zamanın doğru olup olmadığı!

Neresi ve niye?

Yazının Devamı

Karnedeki zayıflar sadece öğrencinin mi?

25 Ocak 2014

Dün, karne günüydü. Milyonlarca öğrenci karne aldı. Kimi sevindi, kimi evlerde de fırtınalar koptu.
Karnesi iyi olanları canı gönülden kutluyoruz. Emeklerinin karşılığını aldılar. Tatilin en güzelini hak ettiler. Peki ya karnesinde kırık olanlar? İşte asıl önemli olan onların durumu...
Bir yanda onca zayıf, öte yanda daha da dibe vuran moral bozukluğu...
Böyle bir durumda, hangi birimiz olmak isterdik ki!
Şimdi önüne gelen ahkâm kesecektir.
Bilen, bilmeyen herkes bir akıl verecek, uzun uzun nasihat çekecektir.
Ve sanki tek suçlu öğrenciymiş gibi herkes onlara yüklenecek.

Yazının Devamı

Emre Kınay: Neden ille de o tiyatro!

24 Ocak 2014

Sanat adına, belki de en fazla üreten, yöneten, mücadele veren isimlerden birisi de o ama herkesin çok kolay bu titri taşıdığı bir ortamda, “Sanatçı olmak öyle kolay değil, ben kendimi yorumcu olarak görüyorum” dedi. O isim pek çok dizide ve tiyatro oyununda sempatik karakterlerle karşımıza çıkan Emre Kınay. Hani şu günlerde, tiyatrosu elinden alınan Emre Kınay.
Süleyman Şah Üniversitesi’nde gerçekleşen Genç Bakış’ta sanata ve sanatçıya bakış açımız sorgulandı. İşte programdan satır başları:

Hukuk içimde kaldı
- Keşke hep Cihan hoca (Güneşi Beklerken dizisinde canlandırdığı öğretmen karakteri) gibi öğretmenler olsa. Ben kendi öğretmenliğimde öğrencilerimle Cihan hoca gibi bir bağ kurmaya çalışıyorum. Çünkü yolu sevgiden geçmeyen hiçbir şey mubah değil.
- Ben hayatımda iki şey okumak istedim; biri tiyatro diğeri hukuk. Hangisini okusam aynı şekilde çalışkan bir öğrenci olacaktım. Seveceğiniz işi yapın çünkü o zaman çalıştığınız ders, ders gibi gelmeyecek.
- Ben tiyatronun yanı sıra, televizyonda yaptığı işi de çok sevenlerdenim.

Yazının Devamı

Üniversiteleri sınıflandırmak ne kadar doğru?

23 Ocak 2014

Üniversiteye giriş için öngörülen yeni sistemde üniversiteler üç sınıfa ayrılacakmış.
İşte o haberlerden bir bölümü:
“Çalışma kapsamında üniversitelerin ‘A tipi’, ‘B tipi’, ‘C tipi’ olarak 3’e ayrılmasının planlandığı ve her bir statüdeki üniversitelere giriş için ayrı sistem öngörüldüğü bildirildi.
Örneğin ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ gibi üniversiteler ‘A tipi’ olacak. Bu üniversitelere yine sınavla girilecek ancak sınava girmek için lisede belli bir not ortalamasının tutturulması gerekecek.
‘A tipi’ kurumlara giremeyenler, “B tipi” üniversitelere başvurabilecek.
Taslak çalışmaya göre ‘B tipi’ üniversitelere de okul başarı puanları ve üniversitenin ÖSYM kontrolündeki kendi sınavıyla girilebilecek.
“C tipi”ise sınavsız olacak. Öğrencilerin okul başarı notları, kişisel başarılarına göre üniversitelere yapacakları başvurulara göre giriş yapılabilecek. A, B ve C tipi üniversitelerin belirlenmesinde YÖK etkili olacak.”

Yazının Devamı