YÖK ve ÖSYM nereden nereye?

7 Şubat 2014

YÖK’e oldum olası güven yoktu ama hiç böyle dibe vurmamıştı. ÖSYM ise, üç beş yıl öncesine kadar, hiç tartışmasız, Türkiye’nin en güvenilir kurumlarının başında geliyordu. Şimdi o da YÖK’le birlikte “en güvenilmezler” arasında yerini almış.
Siyaset ve medyaya, zaten hep şüpheyle bakılıyordu ama şimdi o kervana yargı da katılmış.
Türkiye’nin bir numaralı sorununun işsizlik çıkması ise hiç şaşırtıcı değil...
Peki, bütün bunları kim söylüyor? Kadir Has Üniversitesi.
Durduk yerde mi? Hayır.
26 Aralık 2013 ile 13 Ocak 2014 tarihleri arasında, Türkiye nüfusunun genel temsiliyetine sahip 26 kent merkezinde ikamet eden, 18 yaş ve üzeri 1.000 kişiyle yüz yüze gerçekleştirilen anket sonucu bu verileri elde etmişler.
Prof. Dr. Mustafa Aydın, Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman, Prof. Dr. Osman Zaim ve Prof. Dr. Banu Baybars Hawks düzenledikleri basın toplantısıyla üniversite tarafından 2010’dan beri her yıl gerçekleştirilen, “Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması” sonuçlarını kamuoyuna açıkladılar.

Yazının Devamı

Siyaset eğitimi unutmasın!

6 Şubat 2014

Genelde hemen herkes, siyasetçilerin ve siyasetin, eğitim ve gençlerden uzak durmasını istiyor. Oysa tam tersi olmalı.
Siyasetçilerin sihirli dokunuşları olmadan ne eğitim kurumları çok daha iyi konuma gelir, ne de gençlerimiz geleceğe çok daha güvenle bakabilirler.
Elbette okulların arka bahçe, öğrencilerin de militan olmasını hiç kimse istemez. Ama bunun yolu, siyaseti ve siyasetçileri eğitim kurumlarından uzak tutmak değildir.
Tam tersine ne kadar çok içerisinde olurlarsa, sorunlara o kadar çok vakıf olurlar ve o kadar hızlı çözüm yolu bulurlar. Uzakta kalmalarının bugüne kadar bir yararı olmadı, bundan sonra da olacağını sanmıyoruz.
Önümüzde üç önemli seçim var.
Eğitim açısından en önemli olanı da ilki. Yani yerel seçimler.
Belediye başkanları istediğinde, bulunduğu kentteki okulları nasıl çok iyi konuma getirdiğine çok şahit olduk.

Yazının Devamı

SBS’de peki şimdi ne olacak?

5 Şubat 2014

SBS’de bugün bu noktaya gelineceği ta en başından belliydi.
Hatalar ortaya çıktığında, yapılması gerekenler yapılsaydı, ne yargıya gidilirdi, ne de siyasi malzeme haline getirilirdi.
Ama ne yapıldı?
Puanları yeniden hesaplayalım diyen yöneticiler görevden alındı, halının altına süpürelim diyenler ödüllendirildi.
Oysa, doğru olan ne ise o yapılmalıydı.
Şimdi yine doğru olan değil de, biz ne istersek o olur dayatması içerisine girilirse, değişen hiçbir şey olmaz.
Bu kez de, yargı kararları niye uygulanmıyor diye davalar açılmaya başlanır.

Yazının Devamı

Okullarda merkezi tatil mi yoksa esnek tatil mi daha iyi?

4 Şubat 2014

Yarıyıl tatilinin yarısı bitti bile. Ama öğrencilere sorsanız, daha hiçbir şey anlayamadılar. Bir çoğu, soğuktan dışarı çıkamıyor. İşte bu nedenle, bölgelere hatta illere göre esnek tatil konusu bir kez daha gündeme geldi. Onca sorun varken, başımıza bir de bunu çıkartmayın diyenler mutlaka çıkacaktır ama biz yine de bu konuya kafa yoralım...

Bölgelere göre farklı tarih
Temel Eğitim Kanunu’na göre, ilk ve orta dereceli okulların 180 işgünü açık olması gerekiyor. Kanun, bu 180 günlük sürenin başlangıç ve bitiş tarihlerinin belirlenmesini ise valiliklere bırakıyor. Yani tıpkı üniversitelerde olduğu gibi ilk ve orta dereceli okullarda da bölgeler arası farklı akademik takvim uygulanabilir.
Bu öneri yıllardır konuşuluyor ama nedense bir türlü hayata geçmiyor. Gerekçe çok ama hangisi doğru, hangisi senaryo belli değil. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yönde karşı görüşü var mı, o da belli değil.
Örneğin farklı akademik takvim eğitimin birlik bütünlüğünü bozar diyenler de var, turizme sekte vurdurur diyenler de var.
Ama fiiliyatta farklı uygulamaya zaten çoktan geçildi.

Yazının Devamı

Kolejler hem ağlıyor hem de caka satıyor

2 Şubat 2014

Özel okul sahipleri, çok azı dışında, oldum olası her şeyden şikâyetçiler.
Yandık, bittik, kül olduk edebiyatını en fazla onlar yapıyor.
Kapısına kilit vurulacak noktaya gelen okul sayısı her geçen gün artıyor.
Yani durumları hiç de parlak değil. Olası bir ekonomik kriz, en fazla onları etkiyecek...
Peki, onlar ne yapıyor?
Hemen her yıl olduğu gibi yine Antalya’da toplandılar. Havanda su dövdüler...
Hem de nerede?

Yazının Devamı

Ödevsiz eğitim olmaz ama böylesi de olmaz

2 Şubat 2014

Bakan Bey, performans ödevleri kalkacak müjdesi verince sevinmeyen kalmadı.
Alınan karardan, en fazla da öğretmen ve veliler memnun oldu. Çünkü performans ödevleri, o ödevleri çocukları adına yapan veliler için de eziyetti, onları tek tek değerlendirmek zorunda kalan öğretmenler için de...
Şimdi asıl önemli soru, o boşluk nasıl doldurulacak?
Ödeve ne gerek var diyenler mutlaka çıkacaktır. Ama ödevsiz eğitimin olmayacağını da hepimizin kafasına kazıması gerekir. Dünyanın en kısa eğitim süresi zaten bizde. Üstelik yarım gün eğitim yapılıyor. Yani öğrencinin okulda öğrendiğiyle, geleceğe çok daha donanımlı hazırlanması mümkün değil.
Bu yüzden okul dışı saatlerde, onlara yetkinlik sağlayacak ödevleri, olmazsa olmaz olarak düşünmeliyiz.
Tek tip ödev anlayışına öteden beri karşıyım. Çünkü ne her okul bir birinin aynı ne de çocuklar. Ayrıca her öğretmenin yoğurt yiyişi de birbirinden farklı.
Keşke bu konuda genel çerçeveler çizildikten sonra, öğretmenler tümüyle özgür bırakılsa. İsteyen öğretmen, istediği şekilde ödev yöntemi geliştirse.

Yazının Devamı

Sınav terörü!!!

1 Şubat 2014

Türki eğitim sisteminin öğrenciler üzerinde yarattığı tahribata yönelik çok farklı değerlendirmeler yapılmıştı ama sınavları terörle eşdeğer tutana hiç rastlamamıştım.
Yazılanları okuyunca siz de hak vereceksiniz.
Az değil yılda 10 milyon çocuk ve gencimiz bu cendereden geçiyor. Aileleri de onlarla birlikte eziyetin her türlüsünü yaşıyor.
İşte sınavlar yüzünden yaşamları altüst olan bir velinin üst makamlara yazdığı o değerlendirme:

Yok olan gelecek!
“PKK terörü 30 yılda 40 bin kişinin hayatına kastederken, sınav terörü her yıl milyonlarca çocuk ve ergenlik yaşındaki gencimizi, aile ve çevresiyle birlikte gözlerimizin önünde yok ediyor.

Yazının Devamı

Çoktan seçmeli testler öğrenciyi robotlaştırıyor!

31 Ocak 2014

Günümüzde, kişilerde aranan temel özelliklerin en başında yaratıcılık geliyor.
Ne kadar yaratıcıysanız, o kadar üretkensiniz.
Oysa bizim eğitim sistemimiz, öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirmek için değil adeta köreltmek için kurgulanmış!
Okul gezilerinde bunu çok rahat görebiliyorsunuz, sınıflar yükseldikçe, öğrencilerin konuşkanlığı ve hayal dünyası daha da gerilemiş oluyor...
Ezberci ve teste dayalı eğitim sistemi yüzünden, vizyoner değil, papağan gençler yetiştiriyoruz.
Öğrencilerimizin geldiği noktayı en iyi anlatan anekdotlardan biri de şöyle:
Baba, iktisat okuyan oğluna, ekonomideki son durumu sorup, fikrini öğrenmek istiyor.

Yazının Devamı