Dershanelerden Başbakan Erdoğan’a ortak tepki!

22 Eylül 2012

Gündem o kadar yoğun ki, pek çok haber gözden kaçabiliyor. Örneğin, dershanelerin Başbakan Erdoğan’a tepkisi!..
Şu günlerde Başbakan Erdoğan’a tavır almak, söylediğine karşı çıkmak ya da sorgulamak her baba yiğidin harcı değil.
Ama eğer ortada böyle bir tepki var ve bu da kamuoyuna yansıyorsa, oturup düşünmek gerekir.
Umarız bu tepki, daha sert karşı bir tepkiyle değil, soğukkanlılıkla değerlendirilir.
İsterseniz önce gelin bu konudaki habere bir göz atalım:

Kapatmak yanlış mı?

Yazının Devamı

Dinçer kendi söylediklerini, kendi çürütüyor!

21 Eylül 2012

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, dün, Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi’nin yeni öğretim yılının açılış törenine katıldı.
Çok ilginç bir konuşma yaptı.
Hani sıradan birisi yapsa üzerinde fazla durulmazdı
Hem üniversiteden geldi, hem de eğitimin patronu. Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Başbakanlık Müsteşarlığı da yaptı.
Yani hem üniversiteleri ve eğitimi iyi biliyor hem de devleti.
Ayrıca sözünün eri. Öyle söylenmesi gerektiği için konuşmaz, ne düşünüyorsa, ucu nereye dokunur demeden dobra dobra konuşuyor.
Ama bu kez sanki çuvaldızı önce kendisine batırması gerekiyor. Çünkü, konuşma metni, yanlış, çelişki, abartılarla dolu. Ayrıca bilgi eksikliği de söz konusu!

Yazının Devamı

Boş kontenjanlar ne olacak? LYS’de baraj düşer mi?

20 Eylül 2012

Yüz binlerce öğrenci ve velinin gözü kulağı Ankara’da, Milli Eğitim Bakanlığı’nda.
Fen ve Anadolu liselerindeki boş kontenjanlar ne olacak sorusuna cevap arıyorlar ama hala bulunabilmiş değiller. MEB, üçüncü bir kayıt dönemi açmak yerine nakillerle bu soruna çözüm arıyor. Ama unuttukları bir şey var. O da nakillerde bir okuldan diğerine kayma olacak yani dışarıdan öğrenci girmeyecek. Dolayısıyla şu anda boş olan 6-7 bin kontenjan yine boş kalacak. Sadece okulların ismi değişecek o kadar...
Bu yüzden, hâlâ vakit varken, boş kontenjanlara daha akılcı bir çözüm bulmak en doğru karar olacaktır...

Baraj Puanı
İleri tarihe ertelenen LYS baraj puanı ise hâlâ netlik kazanmadı. Bu hafta çok kritik.
Bu yönde bir değişiklik oldu, oldu. Yoksa unutup gitmemiz gerekir. Eğer bir değişiklik olmazsa, kapı önünde onca öğrenci beklerken on binlerce kontenjan boş kalacak.

Yazının Devamı

FATİH Projesi ve tabletlerden haberi olan var mı?

19 Eylül 2012

Şimdi nasıl 4+4+4’ü konuşuyorsak, geçen yıl da FATİH Projesi’ni konuşuyorduk.
Büyük bir heyecan dalgası yaratmıştı.
“Eğitimde Devrim” diye yeri göğü inletmiştik.
Herkese tablet verilecek, tüm sınıflara akıllı tahta konulacak ve çantasız eğitime geçilecekti.
Tüm ders kitapları ve yardımcı kaynaklar o minnacık tabletin içinde olacaktı. Bilişim Çağı’nı yakalayacağımıza inandık, sevindik, gururlandık ve bir an önce başlasın diye can attık.
Çünkü Türkiye’nin dört bir yanındaki çocuklarımız teknolojinin en son harikası ile tanışacak ve her türlü bilgiye anında ulaşacaklardı.
Böylece, eğitimdeki bölgeler arası fırsat eşitsizliği de son bulacaktı.

Yazının Devamı

Üniversite mi salça mı?

18 Eylül 2012

Milliyet yazar-çizerleri olarak her ay bir ilimize gidiyoruz. Bu çerçevede pazar günü Bursa’daydık.
Başta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç olmak üzere Bursa milletvekilleri, Vali, Belediye Başkanı, Sanayi, Ticaret Odası başkanları, işadamları, rektörler, yani Bursa’nın tüm ileri gelenleri oradaydı.
Devlet protokolü sırasıyla uzun uzun Bursa’yı anlattı.
Dinledikçe gururlandık. Keşke 8, 10 tane daha Bursa gibi kentimiz olsa, Türkiye uçar noktasına geldik.
2023 ihracat hedefleri açıklanırken 500 milyar dolarlık ihracattan söz edildi. Hiç kimseye hayal gelmedi. Oysa 7, 8 yıl kadar önce ODTÜ’deki Genç Bakış’ta dönemin ihracattan sorumlu Bakanı Kürşat Tüzmen’le öğrenciler arasında 50 milyar dolar barajı aşılır mı, aşılmaz mı diye yemeğine iddiaya girilmişti. Şimdi 160 milyar dolarmış.
Ve işte bu gurur tablosunu oluşturan en önemli kentlerimizden birisi de Bursa. Onlar kendileriyle, biz de onlarla ne kadar gururlansak azdır.
Eminim ki önümüzdeki yıllarda, ihracat çıtası daha da yükselecek ve Bursa hemen her konuda, bırakın diğer kentleri, İstanbul’la da başa baş yarışacak noktaya gelirse hiç şaşırmayalım..

Yazının Devamı

Yarın, neden çok önemli bir gün?

16 Eylül 2012

2012/13 öğretim yılı, öncekilerden çok farklı olacak. MEB’e göre reform yılı, eğitim sendikaları, öğretmenler ve velilere göre ise tam bir felaket, hatta kıyamet yılı olarak tarihe geçecek.
Bakan Dinçer, yediden yetmişe herkesin şikâyetçi olduğu eğitim sistemine bir çeki-düzen verme arayışı içinde. Ama attığı her adım, alkış değil, tepki yağmuruna neden oluyor.
Fillerin züccaciye dükkanında yürüdüğü gibi yol alıyor. Her şeyi yıkıyor, döküyor, kırıyor.
Her ne kadar kendisi karşı çıksa da, genel değerlendirmeler bu yönde.
Eskileri yıkmadan yeniyi inşa etmek mümkün değil diyenler mutlaka çıkacaktır. Ama bir yandan da hayatın devam ettiği hiç unutulmamalı.
Kaldı ki 80 yılın hatalarını, eksiklerini, yanlışlarını, 8 ayda düzeltmek mümkün değil...
Attığı adımların doğruluğu ya da yanlışlığı, önümüzdeki yıllarda çok daha net olarak ortaya çıkacak. Bu yüzden genel değerlendirmeleri, tarihin akışına bırakıyoruz. Asıl önemli olan, yarın, milyonlarca öğrenci, veli, öğretmen nasıl bir tablo ile karşılaşacak?

Yazının Devamı

Eğitimde yeni açılımlar ve farklı bakış açıları?

16 Eylül 2012

Eğitimde yeni bir döneme giriyoruz. Yeniden şekilleniyor diyenler çoğunlukta.
Ama eğitim gibi on milyonlarca öğrenci ve veliyi direkt ilgilendiren sosyal olaylarda, yazılan senaryolar çoğu zaman hiç işe yaramıyor.
Milli Eğitim arşivleri ve çöp tenekeleri, tozlanmış ve birkaç yıl sonra çöpe atılmış projelerle dolu.
Umarız bunlara yenileri eklenmez.
Bugünden itibaren milyonlarca öğrencinin girmek için yoğun çaba ve yüklü para harcadığı okulların en tepesindeki isimlerle, bu yeni açılımları ve eğitimin geleceğini konuşacağız.
Farklı ne yapıyorlar ki, kendilerine bu kadar ilgi var ve bu ilgi ne kadar kalıcı?
Dersane sektörü her yıl katlanarak büyürken, özel öğretim kurumları neden yeterince büyüyemiyor?

Yazının Devamı

Okullar boş, öğrenciler kapıda ama kayıt yok!

15 Eylül 2012

Fen ve anadolu liselerinde kayıtlar dün akşam sona erdi. Ve binlerce kontenjan boş kaldı. Hem de kapıda, o okullara girmeye yetecek puanı olan yüz binlerce öğrenci kuyrukta beklemesine rağmen.
Bunun böyle olacağını aylardır yazıyoruz ve MEB hala olup biteni sadece izliyor.
Fen ve anadolu liselerindeki kontenjan açıklarının bulunduğu okullar üniversitede olduğu gibi öğrencilerin beğenmediği bölümler değil, tam aksine girmek için can attıkları liseler.
Peki o zaman onca açık niye?
Belki size garip gelecek ama bu kontenjan açıklarının tek nedeni Milli Eğitim Bakanlığı’nın basiretsizliği ve iş bilmezliği. Ortaya öyle bir sistem koymuşlar ki, kontenjanlar dolsun diye değil, boş kalsın diye.
Fen ve anadolu liseleri ile kolejlere giriş sınavı ortak yapılıyor ama kayıtları ayrı ayrı gerçekleşiyor. Bu yüzden de, öğrenciler bir ona gidiyor, bir diğerine. Hatta aynı anda hem anadolu lisesine hem de koleje kaydı olan binlerce öğrenci var.
MEB, umarız bugün ya da yarın bir açıklama yaparak kayıtların doluncaya kadar devam edeceğini açıklar. Yoksa yeni öğretim yılı daha başlamadan karnesinde ilk zayıfı görür.

Yazının Devamı