Üniversiteyi kazanamayana ek yerleştirme dopingi!

6 Eylül 2012

Üniversitelerde kesin kayıtlar yarın akşam sona eriyor. Boş kontenjanların belirlenmesinden sonra, muhtemelen gelecek haftadan itibaren, ek yerleştirme başvuruları başlayacak. Yani 100 binin üzerinde adaya daha, üniversiteli olma şansı doğacak.
Ek yerleştirmede sadece boş kalan kontenjanlara değil, yeni açılan üniversite ve fakültelere de öğrenci alınacak.
Yani, 100 bini aşkın kontenjanın tümü, beğenilmeyen, dudak bükülen bölümler değil. İçlerinde keşke açıkta kalsaydım da ben de bu bölüme girseydim denilecek çok sayıda fakülte ve yüksekokul da var.
Peki kimler ek yerleştirmeden yararlanacak? Çok saçma ama sadece ve sadece açıkta kalanlar yararlanabiliyor.Birinci yerleştirmede herhangi bir bölümü kazanıp da kaydını yaptırmayanlar dahi ek yerleştirmeden yararlanamayacak. Aynı şekilde bu yıl sınava girmeyenler de bu şanstan faydalanamayacak.

Puan barajı düşer mi?
Özellikle vakıf üniversiteleri bu yıl aradıklarını bulamadı. KKTC üniversitelerinin durumu da onlardan farklı değil. Ama her iki grup üniversiteler için de ek yerleştirmeler bir umut olacak. Çünkü on binlerce aday, dört gözle bu kayıt dönemini bekliyor.

Yazının Devamı

Çelik, Çubukçu ve Dinçer arasındaki fırtına!

5 Eylül 2012

Hüseyin Çelik, Nimet Baş (Çubukçu), Ömer Dinçer. Her üçü de Ak Parti iktidarının önde gelen isimleri ve Milli Eğitim Bakanları. Bir de Erkan Mumcu vardı. Kayboldu gitti. O da, diğer bakanlar gibi çok iddialıydı ve eğitimde iz bırakmak istedi.
Son günlerde, Çelik, Baş ve Dinçer arasında yazılı, görsel ve sosyal medyada üzerinden tartışmalar yapılıyor. Belli ki kendi kurullarında, yüz yüze bir tartışma ortamı olmadı ya da yapmak istemiyorlar...
Hepsinin de sözlerinin satır aralarında sert ifadeler var. Belli ki hepsi de birbirine çok kırgın. Ve yine hepsi de, medya önünde birbirleriyle tartışmayacak deneyimli politikacılar.
Ayrıca dolmuşa gelmeyecek kadar da parti içi disiplinleri ve birbirlerine saygıları var. Peki o zaman medyaya yansıyan bu sözler neyin nesi?
Aslında parti içi demokrasi desek, herhalde en doğru tanım bu olur.
Bu yüzden öküzün altında buzağı aramaya hiç gerek yok...

Yazının Devamı

Kontenjanlar yine boş mu kalacak?

4 Eylül 2012


Fen ve anadolu liseleri ile kolejler kayıt maratonunda son tura girildi. Anadolu liselerinde boş kontenjanlar dün açıklandı ve binlerce yedek öğrenci için kayıt şansı doğdu. Her ne kadar, aynı okulu tercih eden yüksek puanlı öğrenciler dururken düşük puanlılara öncelik verilse de, bu iş burada bitecek gibi gözükmüyor. Yani, yedek kayıtlardan sonra da, fen ve anadolu liselerinde yine binlerce kontenjan boş kalacak?
İşte asıl merak edilen konu bu! Kayıt dönemi sona ereceği için bu kontenjanlar, tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi yine boş mu kalacak? Ve eğer boş kalmalarına seyirci kalınırsa, hak, hukuk, adalet bunun neresinde? Daha da önemlisi, Bakan Dinçer’in sürekli eleştirdiği önceki bakanlardan farkı ne olacak?..

İki okula birden kayıt!
Şu anda özellikle de İstanbul’da binlerce öğrencinin aynı anda iki okula birden kaydı var. Biri fen ya da anadolu lisesine, diğeri de koleje. Ve bu durum, okullar açılıncaya kadar devam edecek. MEB, eğer bu soruna akılcı bir çözüm bulmak istiyorsa, bu durumdaki öğrencilere yönelik bir yaptırım getirmek zorunda. Yoksa, boş kalan kontenjanların sorumlusu, kendisi olacaktır...
Bu konuda veli ve dershanelere de önemli görevler

Yazının Devamı

Eğitimde körler, sağırlar diyaloğu

2 Eylül 2012

Hemen her konuda diyalog sorunumuz var. Ama hiçbirisi, eğitimde olduğu kadar uçlarda değil.
Hiç kimse, hiç kimseyi doğru anlamıyor.
Hiç kimse hiç kimseye inanmıyor.
Hiç kimse hiç kimseye güvenmiyor.
Oysa, biraz olsun diyalog kurulabilinse, bugün sorun diye tartıştığımız konuların hepsine gülüp geçeriz.
En vahimi de, herkes aynı şeyi söylemesine karşın, sanki birbirinin zıddı gibi algılanıyor olması!..

Yazının Devamı

Neden hiç kimse teknik adam olarak kalmak istemiyor?

2 Eylül 2012

Kime sorsanız, ülkemizin en fazla ihtiyaç duyduğu insan gücü, teknik elemanlar.
Ama gelin görün ki ne meslek liselerini bitirenler ne de meslek yüksek okullarından mezun olanlar, ara insan gücü olarak kalmak istiyor.
Hemen hepsinin gözü 4 yıllık fakülteleri bitirip mühendis olmakta.
Niye çünkü bu ülkede, teknisyenlerin, teknikerlerin yani ara insan gücünün ne statüsü var, ne saygınlığı ne de iyi bir maaşı.
Bu konuda, ciddi politikalar oluşturmadan da yol kat etmek mümkün değil.
Dikey Geçiş Sınavı (DGS), işte bu yüzden yapılıyor ve yüz binlerce meslek yüksek okulu mezunu katılıyor.
Üniversite sınavına girenlerin yarısı da meslek lisesi mezunu!

Yazının Devamı

İnkılap Tarihi, hatalı kitap ve İngilizce hazırlık?..

1 Eylül 2012

Eğitimde hemen her şey gibi müfredat ve ders kitapları da değişir. Gelişen toplumlarda bu kaçınılmaz. Aksini düşünmek abes olur.
Ama bu işi aceleye getirmek de bir o kadar sakıncalı.
Çünkü, müfredat programı ve ders kitabı hazırlamak hem uzmanlık işi hem de sabır gerektirir.
Müfredat programlarına yeni derslerin konulup, çıkartılması da, dayatmayla değil, sağlam gerekçelere ve pedagojik ihtiyaçlara göre belirlenir...
Baksanıza üniversitelerdeki İnkılap Tarihi dersi de kalkıyormuş. Hazır elleri değmişken Türkçe dersini de kaldırsalar çok iyi olur! En azından üniversiteler ve öğrenciler, artık bu utançtan kurtulur. Ama öğrencilerin bu konudaki bilgi eksikleri nasıl giderilecek, o çok daha önemli.
Düşünün bir kez, üniversiteye Türkçe ve İnkılap Tarihi dersi koymak demek, öğrencilerin o konuda bilgisiz ve donanımsız olduğu anlamına gelir. Bu bir ayıp değildir de nedir?
Ayrıca, üniversiteye gelinceye kadar, bu iki önemli konuda, öğrencilere bu donanımı kazandıramadıysanız, bu da ayıpların en büyüğü olur ki, bu kararı alanlara şu soruyu sormak gerekir:

Yazının Devamı

Dinçer de mi pes etti yoksa?..

31 Ağustos 2012

Milli Eğitim Bakanı Dinçer’in çok katı kuralları olduğunu bilmeyen yok. Nuh dedi mi, peygamber demiyor. Öğretmenler arasında imajının yerle bir olması pahasına, hiç geri adım atmadı.
Çünkü bir iddiası vardı:
MEB’deki tüm olumsuzlukların nedeni sistemsizlikti ve o bunu oturtmaya çalışıyordu.
Katıydı, tavizsizdi, kararlıydı.
Özellikle de torpilli öğretmenler
konusunda.
Göreve geldiği ilk günden itibaren, öğretmenlerin asli kadrolarından başka kadrolara kaydırılmasına yol açan “geçici görevlendirmeler“i, Milli Eğitim’in kanayan yaralarından biri olarak gördü ve bunu her fırsatta dile getirdi.

Yazının Devamı

Başbakan Erdoğan'ı kim sabote ediyor?

30 Ağustos 2012

Başbakan Erdoğan, ne zaman eğitimle ilgili bir projeyi canı gönülden istese, her defasında, sevinci yarım kalıyor.
Gerçekten de merak ediyorum, o kadar üst üste geldi ki tesadüf olması olanaksız, eğitim reform girişimlerini kim sabote ediyor?..
Başbakan Erdoğan'ın samimiyetle istediği ve sık sık dile getirdiği önemli projeleri tek tek ele alalım.
* Sınavlar kalkacak dedi, sayıları daha da arttı...
* Dershaneler kapanacak dedi, altın çağlarını yaşıyor.
* FATİH Projesi'yle her öğrenciyle tablet verilecek dendi, yarım kaldı, arkası gelmedi, heyecan kayboldu.
* Temel eğitimi 12 yıla çıkarttı, alkış beklerken eleştirilerin odağına oturdu.

Yazının Devamı