Eğitime Amerika’dan bakış (1)

15 Ocak 2012

ABD’de yaşayan ve eğitime kafa yoran iki okurumuzun çok çarpıcı gözlemleri var. Gelin önce onlara bir göz atalım. Sonra da değerlendirmesini yine hep birlikte yapalım:
Çocuklarımızı heba etmeyelim
“12 yıldır Amerika’da yaşıyorum. 7 ve 4 yaşlarında iki kızım var. Kızlarımın okulları dolayısıyla buradaki eğitim ve öğretim sistemi konusunda bir hayli bilgi sahibi olduk. Bulunduğumuz şehirdeki devlet okullarının başarılı olmamasından dolayı, özel okulu tercih ettik. Seçtiğimiz okuldaki çocukların yüzde 30’u burslu, geri kalan çocukların çoğunluğu orta gelirli aileler, bir kısmı da oldukça zengin. Bir özel okul için çok nadir rastlanan bir sosyo-ekonomik çeşitliliğe sahip. Ayrıca din, dil, ırk gibi konularda da çeşitliliğe önem veren bir okul.
Kızım okuluna çok severek ve isteyerek gidiyor. Çocuklar çok özgürler, yaratıcılıkları sürekli teşvik ediliyor. Okulun ilk birkaç haftası aktivitelerle geçiyor.
Yalnız duran bir çocuğu oyuna katma, başka birisi için bir şey yapma, birbirine yardım etme, başkası için sevinme, duyguları ve düşünceleri paylaşma empoze ediliyor.
Akademik konular günlük yaşama indirgenerek öğretiliyor, çocuklar eğlenerek öğreniyor.
Stres olmuyorlar,

Yazının Devamı

Her reform iyi midir?

15 Ocak 2012

Eğitimde ne zaman yeni bir reform paketi açılsa, hep sıkıntı yarattı. Ortalama iki yılda bir bakan değişiyor ve her gelen bakan, daha önce başlatılan reformları, devam ettirme yerine, onları çöpe atıp, kendi reform paketlerini açıyor.
Bırakın farklı iktidarları, aynı partilerin iktidarları döneminde de bu hep böyle oldu. ANAP’lı yıllarda da bu böyleydi, şimdi de...
10 yıllık AK Parti iktidarı döneminde 4 bakan değişti, 4’ü de eğitime çok farklı açılardan baktı. Şu anda da çok önemli reform paketleri açılıyor. Ama yeterince tartışılmıyor. Örneğin 13 yıllı zorunlu temel eğitim. Eğitimcileri bile nasıl olacağını tam olarak anlayabilmiş değiller.
Karar pedagojik mi yoksa siyasi mi? Daha bu konu bile netleşebilmiş değil. Pilot uygulama olacak mı? Yoksa direkt mi başlanacak? 8 yılın artıları, eksileri nelerdi?
Sözün özü dileriz atılan yeni adımlar kalıcı olur...

Yazının Devamı

Kriz yaratmada üzerimize yok!

14 Ocak 2012

Adeta, krizlerle besleniyoruz. Bu yüzden de gün geçmiyor ki yeni bir kriz patlamasın.
Sadece siyasete yönelik krizler olsa, partilerin kayıkçı kavgası deyip geçersiniz. Ama hayatın her alanında, krizden geçilmiyor. Kimi gerçek kriz, kimileri de özellikle yaratılan suni krizler.
Alın eğitimi. Gün geçmiyor ki yeni bir krizle karşı karşıya kalmayalım.
Şimdi, eğitimdeki bu krizler kervanına, bir de 19 Mayıs krizi eklendi ve boyutu inanılmaz şekilde büyüyecek gibi gözüküyor.
Herkes bir tarafından çekiştirmeye çalışıyor. Öküzün altında buzağı arayan da var, söylediklerine kendileri inanmayanlar da! Doğrular, yanlışlar birbirine karıştı.
Keşke söz konusu genelgede ifade edildiği gibi öğrencinin, öğretmenin, velinin diğer görüşlerine de bu kadar ilgi, itibar, önem gösterilse ve gereği yerine getirilse!..
Anlayacağınız, ortada öyle ya da böyle bir samimiyet yok. Yapanlarda da, eleştirenlerde de...

Yazının Devamı

Evdeki insanı, sokakta neden göremiyoruz?

13 Ocak 2012

Temel eğitim 13 yıla çıkmak üzere. İlgili yasa yakında TBMM’ye geliyor. Bu süre artırımının gerekçeleri arasında neler var, henüz görmedik. Umarız, hedeflenen insan modelini çok iyi tarif eder ve ona göre bir müfredat programı geliştirilir.
Genelde hep eğitim kavramını kullansak da, eğitim-öğretim iki ayaklı bir süreçtir. Eğitim işinin terbiye yanını, öğretim de bilgilendirmeyi esas alır. Genelde üzerinde durulan da, hep öğrenme yöntemleri olur. FATİH projesinin hedefi de budur. Öğrenmeyi hızlandırmak, şekillendirmek ve daha kolay ulaşılır hale getirmek.
Peki, işin eğitim yönüyle ilgili olarak ne yapılıyor?
Örneğin, gelenek, görenek, inanç ve bulunduğumuz coğrafyanın bize miras bıraktığı değerlerin ne kadarını çocuk ve gençlerimize, dolayısıyla vatandaşlarımıza kazandıracağız.
Saygı, sevgi, hoşgörü, yardım, ulusal değerler ve en önemlisi de insani değerler, Fizik, Kimya, Matematik kadar önemli olacak mı?
İsterseniz gelin bu soruya cevap aramadan önce bir Japon’un gözüyle kendimize bir ayna tutalım ve daha sonra da 1+4+4+4’lük sistemin, bu değerler manzumesindeki çelişkileri, ortadan kaldırıp kaldırmayacağını sorgulayalım.

Yazının Devamı

Yaşam boyu eğitim şart!

12 Ocak 2012

Eğitimin artık bir yaşı da kalmadı, mekânı da.
Her an, her yerde, her şekilde yeni nesil eğitim modellerinden yararlanmak mümkün.
Okul-Öğretmen-Öğrenci-Kitap dörtgenindeki, dört duvar arası klasik eğitim, var olmaya hep devam edecek.
Çünkü iki ayaklı eğitim-öğretim sürecinin, eğitim ayağı için yüz yüze eğitim olmazsa olmazların başında geliyor. Ama öğretim, gelişen teknolojiyle birlikte sürekli değişecek. Akıl almaz sürat ve değişkenlik kazanacak. Bazen yetişeceğiz, çoğu zaman da yakalayamayacağız...
Yaşam boyu eğitim ve uzaktan eğitim kavramlarını gün geçtikçe daha sık duyacağız.
Tıpkı televizyonlarda olduğu gibi bir süre sonra dünyanın dört bir yanındaki üniversitelere de uzaktan eğitim yoluyla ulaşabileceğiz.
Yeter ki kendini geliştirmek isteyenler olmaya devam etsin...

Yazının Devamı

Açık Akademi, bilişim toplumu ve Binali Yıldırım

11 Ocak 2012

Kim ne derse desin, en başarılı bakanlardan birisi de Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım.
Türkiye, bugün bilişim altyapısı açısından Avrupa’nın, hatta dünyanın en iyilerinden birisi haline geldiyse, bu, Özal‘ın öngörüsü ve Yıldırım’ın samimi gayretlerinin bir sonucudur.
Microsoft Türkiye’nin öncülüğünde, Garanti Bankası’nın desteği ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın katkılarıyla gerçekleşen Türkiye’nin herkese açık, ilk ücretsiz uygulama geliştirme okulu olan Açık Akademi’nin açılışında, buna bir kez daha şahit olduk.
Bakan Yıldırım Türkiye’nin bilgi toplumu olması konusunda fazlasıyla kararlı. Önündeki en büyük engel ise, “zihinsel dönüşüm“. Yetişkinleri, bu konuda ikna etmenin güçlüğünü bildiği için tüm açılımları çocuk ve gençlere yönelik. Bilişim sınıfları projesinin sponsoru, onun bakanlığıydı. FATİH Projesi’ni de yine onlar kotarmaya çalışıyor...

Yazılım borsası
Türkiye’de garip bir yapılanma var. Bilim ya da bilişim politikalarına, Bilim Bakanlığı karar veriyor, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı fonluyor, Milli Eğitim Bakanlığı da uyguluyor. Gel de çık işin içinden! Tıkanıklıklar belki de bu yüzden

Yazının Devamı

YÖK Başkanı YÖK’ten, Bakan da MEB’den şikâyetçi!

10 Ocak 2012

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, YÖK’e yönelik olarak öylesine çarpıcı değerlendirmelerde bulunmuş ki, altına bir defa değil bin defa imza atarız. Milli Eğitim Bakanı Dinçer’in pek çok söylemi de yine bir defa değil, bin defa alkışı hak ediyor.
Ama unuttukları bir şey var:
Oturdukları makam, şikâyet makamı değil, icraat makamı.
Yani konuşmayacak, yapacaklar.
Örneğin Cumhurbaşkanı’ndan öğrencisine, YÖK yasasının değiştirilmesini istemeyen mi var?
Yine aynı şekilde eğitim sisteminden memnun bir Allah’ın kulunu bulmak mümkün mü?
Eğitimde A’dan Z’ye, yani anaokulundan üniversiteye, bir değişiklik yapılmak istendi de, dur diyen mi oldu?

Yazının Devamı

Eğitime bakan da dayanmıyor, bürokrat da!..

8 Ocak 2012

Milli Eğitim Bakanlığı, sadece öğretmenlerin değil, siyasilerin de, bürokratların da korkulu rüyası haline geldi. Hele hele Bakan Dinçer’in son açıklamalarından sonra, gece rahat uyuyan eğitim personeli bulmak çok zor.
Bilindiği gibi, yeniden yapılanma adı altında, MEB’in tüm üst düzey bürokratları kızağa çekilmişti. Şimdi bu kervana milli eğitim müdürleri ve okul idarecileri de katılacakmış.
Bakan Dinçer, “81 ilin yöneticilerini tek tek taradık, içlerinde başarılı olan da var, performansı düşük olan da. 27 il müdürü kalacak, birkaç gün içerisinde gerisi görevden alınacak“ dedi.
Peki bu konuda kriterler ne olacak?
Dinçer bu soruya da şu cevabı veriyor:
“Her yıl stratejik hedefler belirlenecek. Bu hedefleri tutturamayan yılın sonunda gidecek, yerine yenileri atanacak. Bu yıl başlıyoruz.
Vizyon sahibi, dürüst, başarılı, kişileri seçeceğiz. Performans kriterleri arasında, o ilin üniversiteye giriş oranı, okullar arası başarı oranı, okullaşma oranları, teknolojik gelişmeler gibi konular olacak. Örneğin, üniversiteye giriş sınavına yönelik başarı sıralamasında 44’üncü bulunan ilin müdürü ‘Bu yıl 35’inci sıraya yükseleceğim’ deyip de bu hedefini tutturamazsa görevden

Yazının Devamı