Abbas Güçlü

Pek çok alanda dünyada ilk sıralarda değiliz. İşte bu nadir alanlardan birisi de kadın öğretmen ve öğretim üyesi sayımız.
Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren genç kızlarımız, öğretmenliğe ve akademisyenliğe gönül verdi. Vermeye de devam ediyor.
Oranlara bakıldığında, Türkiye’deki öğretmen ve bilim kadını sayısı, dünya ortalamalarının hatta Avrupa ortalamasının çok üzerinde.



Yazının devamını "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında okuyabilirsiniz...

Bayram tatilleri, eziyet mi yoksa dinlence mi? Bir bilen varsa bize de söylesin.
Ulaştırma Bakanlığı, böylesi günlerde neden, bir koordinasyon merkezi kurmaz ki!
Bu o kadar zor mu?
Daha da önemlisi, her şeyi kendi haline bırakmak ne zamandır doğru düzgün bir hizmet anlayışı?...
Ulaştırma Bakanlığı, bilişim ve telekomünikasyondan müthiş işler başardı. Özellikle de duble yollar konusunda. Ama nedense, bayram öncesi ve sonrasında, koordinasyon konusuna, bir türlü el atmadı. Atacağa da benzemiyor.
- Bazı seferler günler öncesinden bittiyse neden ek sefer konulmuyor?
- Bazı yollar saatler öncesinden tıkandıysa, neden altarnatif yollar önerilmiyor?

Avrupa Birliği’nin en büyük projelerinden birisi de öğrenci değişim programı ERASMUS’tu. Ortak Avrupa kültürü yaratmak için AB ülkelerinin üniversite öğrencileri, bir ya da iki yarıyıl, farklı bir ülkede öğrenim görüyorlardı. Bizden de çok öğrenci gitti. Çok öğrenci de geldi...
YÖK de benzer projeler peşinde. Hem yurtiçine hem de yurt dışına yönelik olanlar var. Ama henüz tam anlamıyla oturtabilmiş değil.
İsterseniz gelin önce bu yöndeki haberi okuyalım. Sonra da yapılması gerekenleri sesli olarak düşünelim:

Mevlana’yla ülke ülke...
“YÖK, ‘Mevlana’ programıyla yurt dışına öğrenci ve öğretim üyesi gönderecek. Öğrenciler öğrenimlerinin bir bölümünü Arjantin gibi ülkelerde geçirecek. Masrafları YÖK ödeyecek.
Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) uygulamaya koyacağı yeni bir proje ile öğrenciler, üniversite yaşamlarının bir bölümünü Arjantin, Moğolistan, Bulgaristan ya da Japonya gibi ülkelerde geçirecekler. ‘Mevlana’ adı verilen programla yurt dışında en fazla iki yarıyıl kalacak öğrencilerin masrafları YÖK tarafından karşılanacak. Yabancı ülkede ders verecek öğretim üyelerine de Harcırah Kanunu’na göre maaşları zamlı yatırılacak.

Tatil, tatil derken işte o da bitti. Pazartesi’den itibaren kayıt maratonu’na kaldığı yerden devam edilecek. Üstelik daha büyük bir heyecanla. Çünkü dananın kuyruğu asıl bundan sonra kopacak. Yani taşlar, büyük ölçüde, önümüzdeki hafta yerli yerine oturacak...


Yazının devamını "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında okuyabilirsiniz...

Muvaffak Gözüaydın, mühendis kökenli bir eğitim gönüllüsü. Her şeyin teknoloji ile çözüm bulacağına inananlardan. Eğitim ile öğretim arasındaki farkı, fazla dikkate almaz. Kimilerine göre bunun farkında bile değil. Onun için önemli olan öğrenmedir. Önceki gün bu konudaki yazımızda yer alan tepkilere karşı o da tepki koymuş.
Her ne kadar öğretmenleri kızdıracak olsa da, enteresan ve dikkate almak gerekir.
Zaten doğru da ancak öyle bulunur...
O da karşı olanlara karşı!
Gözüaydın, öğretmen tepkilerine satır satır cevap vermiş:
1. Bilişim öğretmenlerinin kadroları arttırılmalıdır.
ONLINE Eğitim ile Bilişim öğretmeni arasındaki fark lokomotif ile koyun arasındaki farktır. ONLINE Eğitimde ÇOCUKLAR bilgisayar kullanmayı yarım saatte öğrenir. Buna şahsen Hakkâri’de bile şahit oldum.

İlle de yurtdışı diyenler için KKTC, öncelikle düşünülmesi gereken ülkelerin başında geliyor. KKTC üniversitelerine ODTÜ’den sonra İTÜ de eklendi ve hemen hepsinin çok farklı özellikleri var.


Yazının devamını "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında okuyabilirsiniz...

Dünya, tablet bilgisayarla daha yeni yeni tanışıyor. Sabit ya da dizüstü bilgisayarı olanların, tablete geçmeleri bile daha çok uzun zaman alır. Ama önümüzdeki öğretim yılında, yüz binlerce öğrencimiz, tabletle eğitime başlayacak. İlk uygulama şubatta, 5 ve 9’uncu sınıflarda, pilot illerde başlayacak...
Buraya kadar her şey iyi, güzel. Ve eminiz ki eğitimde yeni bir çığır açacak diyenler çoktur. Tıpkı tam aksini söyleyenler gibi.Her ile bir üniversite tartışmasında olduğu gibi bu konuda da, olaya nereden baktığınıza göre yorumların içeriği değişiyor. Konuyla ilgili aşağıda çok sayıda yorum var. Onları sizlerle paylaşacağız, kendi görüşümüzü de ekleyeceğiz. Ama sanki asıl önemli olan, böyle bir geçişe ne kadar hazır olduğumuz?..
Tamam, öğrenciler cin gibi bu işi onlar çok çabuk kaparlar. Peki ya öğretmen ve veliler? Onlara bu projeyi nasıl anlatacağız?..
Aslında bilişim sınıfları, tabletten çok daha önemli bir projeydi ama iyi başladı, kötü bitti. İşte bu yüzden ciddi bir ön hazırlık, kalıcı bir yol haritası ve en önemlisi de, bakanın değil, iktidarın, devletin bir projesi haline getirilmesi. Yoksa o da ortada kalabilir!..

Kitap yerine tablet
Milli Eğitim Bakanı

Sınavlar, kayıt derken, bayramdan sonra okullar açılmaya başlayacak.Özellikle de üniversite öğrencilerinin çok masrafı olacak. Bu yüzden, onlar artık yaşını, başını aldı, çocuk değiller ki harçlık verelim diye sakın düşünmeyin.

Yazının devamını "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında okuyabilirsiniz...