YÖK Başkanı Özcan, zaten yok denecek noktaya gelen katsayıların, gelecek yıldan itibaren tümüyle kaldırılacağını açıkladı. Ve bunu müjde olarak nitelendirdi.
Özcan, katsayı uygulamasının demokratik olmadığını, fırsat eşitliğini zedelediğini ve imam hatiplerle bir ilgisi olmadığını da özellikle vurguladı.
Özcan, Radikal’den Ömer Şahin’e verdiği röportajda, ayrıca, “meslek liselerinde okuyan bir öğrencinin genel lisedeki bir öğrenciyle aynı okula gidebilmesi için fazladan 60 puanlık soru çözmesi gerekiyordu” diyerek, bu haksızlığı giderdiklerini söyledi.
Dışarıdan bakıldığında Özcan’ın bu açıklamaları, kulağa hoş geliyor. Ama söylemleri, ne kadar gerçeği yansıtıyor, işte o tartışılır!..
Kandırmaca mı yoksa?..
Görünen o ki YÖK Başkanı Özcan da, tıpkı kendinden önceki YÖK başkanları gibi Türk eğitim sisteminin genel yapısından bihaber!
Milli Eğitim Bakanlığı, fen ve Anadolu liselerinde dolmayan kontenjanlar için açıklama yaptı. Bu açıklamaya göre, fen ve anadolu liselerindeki binlerce kontenjan boş kalacak. İmam hatipler ve meslek, teknik okullarda ise kayıtlara pazartesi gününden itibaren kaldığı yerden devam edilecek. Kayıtlar, 23 Eylül’e gününe kadar devam edecek.
Yazının devamını Milliyet Gazetesi 'Eğitim Vitrini' sayfasında okuabilirsiniz....
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, kanun gücünde bir kararname ile MEB’de taş üstünde taş koymadı. Uyuyan devi uyandırdı, bürokrasiye savaş açtı, arı kovanına çomak soktu.
MEB’deki bu yeniden yapılanma, bir reform mu yoksa kadrolaşma mı?
Her ikisini de iddia edenler var. Peki, doğru olan ne? İşte onu zaman gösterecek. MEB’in hantallığına diyecek yok. Hemen herkes bu konuda hemfikir.
Aslında Bakan Dinçer, işe en zor olandan başladı. Günü kurtaracak kararlar yerine, kırk yıllık hantallığa karşı mücadele başlattı.
Bu noktada hemen herkesin ona destek olması gerekir.
Ama onun da dikkatli hem de çok dikkatli hareket etmesinde sonsuz yarar var. Polemiğe açık konulara girip, eğitimin temel sorunlarını unutmamalı.
Örneğin, fen ve anadolu liselerinde kayıtlar bu akşam sona eriyor ve en az 5 bin kontenjan boş kalacak?
Fen ve Anadolu liselerinde kayıtlar bugün sona eriyor. Ama hala binlerce boş kontenjan var.
Peki bu boş kontenjanlar ne olacak?
Kayıtlara devam mı edilecek?
Yoksa önceki yıllarda olduğu gibi boş mu kalacak.
Yazının devamını Milliyet Gazetesi 'Eğitim Vitrini' sayfasında okuyabilirsiniz...
Çocukları özel okullarda okuyan veliler dertli mi dertli. Dışarıdan bakıldığında, kendilerine hep zengin gözüyle bakılır. Onlara yönelik ne zaman bir tartışma açılsa, örneğin vergiler azaltılsın konusu ne zaman gündeme gelse, “Tuzları kuru onların bırakın ödesinler“ gözüyle bakılır.
Oysa yarıdan fazlası, yemeyip, içmeyip, giymeyip, gezmeyip, tüm parasını, çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlasın diye eğitime harcayan maaşlı veliler. Her kuruş onlar için çok önemli. Zaten öğrenim taksitlerini zor ödüyorlar.
İşte şu günlerde, yine çok önemli bir sıkıntıları var. Bu durumu Başbakan Erdoğan’a dilekçe yazarak da bildirmişler ve umutla bir çözüm bekliyorlar.
“Kolejler teşvik edilsin”
Sıkıntıları, ders kitapları. Kitap deyip geçmeyin. Adeta minik bir servet gerektiriyor.
İsterseniz gelin önce Başbakan Erdoğan’a gönderilen dilekçenin özetine bir göz atalım ardından da olurunu, olmazını sesli olarak düşünelim:
Haymana’da dün müthiş bir sempozyum vardı. 90 hatta 100 yıl öncesine gidip, Osmanlı’nın son dönemini ve Cumhuriyet’in ilk yıllarını adeta yeniden yaşadık.
Haymana, milli mücadelenin en kilit noktalarından birisi. Atatürk’ün ordularımızın geri çekilme noktasına geldiğinde “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh da bütün vatandır” dediği yerdir. Bir başka özelliği de ordularımızın Viyana kapılarından o güne, geri çekildiği son noktadır. Yani Yunan ordularının Ankara’ya gelmeye ramak kaldığı son noktadır.
12 Eylül Haymana’nın kurtuluşuydu. Ankara Üniversitesi İnkılap Tarihi Enstitüsü ve Haymana Belediyesi, dün bu çerçevede “90. Yıldönümünde Sakarya Zaferi ve Haymana” konulu bir sempozyum düzenledi. Ülkemizin çok önemli tarihçileri de bu vesile ile Haymana’daydı.
O kadar ilginç anekdotlar vardı ki, yazmaya kalksam değil bu köşe gazetenin tümü yetişmez. Sempozyuma sunulan bildiriler yakında kitap olarak basılacakmış, eminim ki çok değerli bir kaynak kitap olacak...
Haymana, Yunan ordularının Anadolu topraklarında ilerlediği son nokta oldu. Yani bir anlamda Haymana, Milli Mücadele’nin ilk adımı oldu. Düşmanın önce ilerlemesi durduruldu, sonra da bozguna
Fen ve Anadolu liselerinde, kayıtlar cuma günü sona erdi. Ve kesin bir dille, artık öğrenci alınmayacağı ilan edildi. Ama 10 binden fazla kontenjan açığı kalınca, MEB, yeni bir kayıt dönemi daha açmak zorunda kaldı.
Sanıyorum, Bakan Ömer Dinçer, duruma el koydu. Yoksa bürokratlardan kolay kolay böyle bir karar çıkmazdı. Aslında doğru olanı yaptılar.
Yazının devamını "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında okuyabilirsiniz...
Fen ve anadolu liselerinde kayıtlar cuma günü sona erdi. Ama bu okullara girmek için can atan yüz binlerce öğrenci kapıda beklerken, binlerce kontenjan boş kaldı.
Günlerdir, hatta yıllardır, bu sınav sisteminin saçmalığını anlatan yüzlerce yazı yazdık. Ama nedense bakanlar değişse de MEB’de değişen bir şey olmuyor. Bürokratlar, bildiklerini okumaya devam ediyorlar.
Lafı hiç uzatmadan, sınav sisteminin nasıl bir hezeyan içerisinde olduğunu görmek için aşağıdaki satırları okumak yeter de artar:
“Suçlu ben miyim sistem mi?”
“Cuma saat 17.00 itibariyle SBS, 4. yerleştirme dönemi sona erdi.
4. yerleştirme döneminde yedek sırası anlık değiştiği için çocuğumun istediği okula kayıt sırası, saat 16.15 itibariyle e-okul veli bilgilendirme sistemine düştü. Hemen kayıt hakkını kazandığı okulu aradım.