Üniversite balonu nasıl patladı!

17 Haziran 2011

Üniversiteye girmek gençlerimizin en büyük hayaliydi. Hâlâ da öyle gözüküyor. Ama madalyonun arka yüzünde tam bir felaket senaryosu var.
İsterseniz gelin en son söyleyeceklerimizi, ilk önce söyleyip, sonra da nasıl bu noktaya geldik ona bir göz atalım.
Bu yıl YGS’ye yani Yüksek Öğretim Giriş Sınavı’na bir milyon 700 bini aday başvurdu. Bunlardan 200 bini 100 üzerinden 15 puanlık barajı aşamadı ve elendi. Barajı aşanların 400 bini ise bu ve gelecek hafta sonu gerçekleşecek LYS’ye yani Lisans Yerleştirme Sınavı’na başvurmadı. Çünkü iyi bir yeri kazanacağına inanmadı...
Her ile bir üniversite açtık. Büyük kentlerdeki üniversite sayısı ise 10’larla ifade ediliyor. Sadece İstanbul’da 50 civarında üniversite var.
Kontenjanlar, altyapı yeterli mi, yetersiz mi, yeterince öğretim kadrosu var mı yok mu, mezunlar iş bulabilir mi, bulamaz mı diye hiç sorgulanmadan YÖK tarafından şişirildikçe şişirildi. Ve şu anda gelinen nokta, LYS’ye giren her iki kişiden birisi isterse rahatlıkla üniversiteye girebilecek.

Ama şimdi sıkı durun!

Yazının Devamı

Anayasa uzlaşmasında ilk adım YÖK olsun (1)

15 Haziran 2011

Seçim maratonunda, iktidarıyla, muhalefetiyle tüm partiler, anayasa değişikliğinin gerekliliğini vurguladılar. Değiştirilmesinde mutabık kalınan konulardan birisi de Anayasa’nın YÖK’e yönelik 130 ve 131’inci maddeleri.
Eğer bu büyük değişime yönelik ilk adım YÖK üzerinden gerçekleşirse hem hiçbir sorun yaşanmaz hem de sonraki daha zor konular için moral kazanılmış olur.

Mevcut maddeler
Anayasa’da yükseköğretimin düzenlenmesine ve YÖK’e yönelik iki madde var. Görünen o ki özel üniversitelerden türbana, özerklikten parasız eğitime kadar çok yeni unsurlar gündemde. Onların ne olduğuna geçmeden isterseniz gelin, önce mevcut duruma bir göz atalım:
MADDE 130- Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur. Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve

Yazının Devamı

Sınav maratonu bitiyor ama...

15 Haziran 2011

Okullar cuma günü kapanıyor, sınav maratonu’nu da pek çok öğrenci için ya bitti ya da bitmek üzere. Ama asıl süreç şimdi başlıyor.
Veli ve öğrenciler için bütün yaz kayıt maratonu’nu takip etmekle geçecek.
Kayıt maratonu öylesine bezdirici ve öylesine karmaşık ki, içinden çıkana aşk olsun. Anadolu liseleri ve kolejlerde, neredeyse sonsuz kayıt dönemi var. Okullar açılıncaya kadar üçüncü, beşinci, yedinci kayıt dönemleri yapılıyor.
Üniversiteler de ise iki kayıt dönemi var ama ön kayıt ve yetenek sınavı ile öğrenci alımı neredeyse hiç bitmiyor.

Yazının devamı ve diğer haberler "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında...

Yazının Devamı

Şimdiki çocuklar süper ama!

14 Haziran 2011

Kendi çocukluğumuzla, şimdikileri kıyasladığımızda, ağzımız açık kalıyor. Bıraksanız 3 yaşında okuma öğrenecekler. 5 yaşında ikinci, üçüncü dile başlayacaklar. Bilmedikleri de yok. Bazen öyle sorular soruyor, öylesi tavır sergiliyorlar ki şaşmamak elde değil. Çünkü zamane çocukları. Bilgi ve ilgi bombardımanı altındalar. Bu yüzden de okul öncesinden başlayarak eğitim sisteminin kesinlikle yeniden sorgulanması gerekiyor.

Yazının devamı ve diğer haberler "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında...

Yazının Devamı

Yurtdışı eğitimi düşünenler bu yazıyı mutlaka okuyun!

14 Haziran 2011

Şimdi üniversite zamanı. Gençler de aileler de arayış içinde. Kimi yurtiçinde, kimi de yurtdışında şansını deniyor. Hemen herkesin hedefi “en iyisi“. Ama bu daha iyi üniversite ve daha iyi bir gelecek arayışı, bazen tam bir maceraya dönüşebiliyor. İşte bu yüzden, YÖK’ün denkliğini tanımadığı üniversitelere, yaşamın kolay olmadığı ülkelere gitmeden önce, yaşanılmış tecrübelerden mutlaka yararlanmalısınız. İşte onlardan birisi:

Kızım ortada kaldı
“Yurtdışında eğitim, artık ulaşılabilir oldu, çocuklarımızın yabancı dil öğrenmek ve vizyon sahibi olmak için üniversite eğitiminde önemli bir tercih oldu.
Ancak sizinle asıl paylaşmak istediğim ve özellikle uyarıda bulunmak istediğim konu, yurtdışı eğitim için arabuluculuk yapan şirketler.
Bunlara kim dur der, kim yaptırımlar getirir bilemiyorum ama, bizim paralarımıza yazık oluyor. Çocuklarımız da gereksiz yere bir sürü sıkıntıya katlanmak zorunda kalıyor.
İstanbul’da (...) diye bir şirket var, şık bir ofis ve çok düzgün çalışanları ile biz (...) şirketiyiz diyerek inanılmaz derecede göz boyuyorlar. Gözü boyananlardan birisi de benim.

Yazının Devamı

Kimin seçim tahmini ne kadar tuttu?

13 Haziran 2011

Seçim sonuçlarını izlerken, Türkiye genelinden çok, sanki kendimde bu illerden seçime girmişçesine, büyük bir heyecanla, Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa ve Malatya’daki milletvekili dağılımını takip ettim.
Nabız tutmak için bu illere gitmiş ve başta yerel basın ve siyasi partilerin temsilcileri olmak üzere, sivil toplum örgütleriyle görüşmüştüm.
Hemen her partinin söylemi farklıydı. Abartı hepsinde vardı. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki görüştüğüm kişi ve kurumlar arasında en isabetli tahmini, yerel gazeteciler yaptı. Resmi sonuçlara en yakın tahmini onlar gerçekleştirdi. Benim kılavuzum da onlar olduğu için yüzde 95’e yakın bir doğruluk payı ortaya çıktı.

Bakan dopingi işe yaradı
Ak Parti’nin, eski ve mevcut bakanlarını, kendi seçim bölgelerinde değil de farklı illerde görevlendirmesi, müthiş etkili oldu. Örneğin Şanlıurfa ve Gaziantep’te Faruk Çelik ve Hüseyin Çelik faktörleri olmasaydı, bu sonuçlar zor alınırdı. Aynı etki İzmir, Antalya ve diğer kentlerde de görüldü.

Yazının Devamı

En güzel karne hediyesi ne olabilir?

12 Haziran 2011

Yaz tatili kapıda. Yakında evlerde karne fırtınası kopacağı kesin. Kırıklı karneler için cezai müeyyidelerin bini bir para. Peki dört dörtlük karne getirenlerin ödülü ne olacak?
Bu konuda aile büyükleri kesenin ağzını açmak zorundalar. Bütçeyi zorlamayacak şekilde, gönüllerinden geçen hediyeleri söyleme zamanı artık geldi. Hediye seçiminde o kadar çok alternatif var ki, tercih öğrencilere kalmış.
Yurtiçi ve yurt dışı yaz okullarından gençlik kamplarına, bisikletten bilgisayara, giyim kuşamdan cep telefonuna, tatilden kuru bir teşekküre kadar ne ararsanız var.
İyi bir karne getirmek, elbette öğrencilerin asli görevi ama ufacık bir hediye bile öğrencileri mutlu etmeye yetecektir.
Eskiden en güzel hediye yaz kitaplarıydı ama bugünün öğrencileri kitabı çok sevmiyor. Mini minnacık müzik çalarlardan müzik dinlemek onlar için daha cazip. Bir de karnesi ne kadar parlak olursa olsun çalışmak zorunda olanlar var ki onlara da hoşgörü diliyoruz. Çalışırken de keyif alınır. Yorucu da olsa, onun hazzı da bir başka güzeldir...

KULİS Dokunulmazlığı biten milletvekilleri!
Yarından sonra milletvekilliği düşecek olan isimler arasında eski MEB bürokratları da var. Dokunulmazlıkları

Yazının Devamı

Bilişim Çağı’nın neresindeyiz?

12 Haziran 2011

Ülke olarak, yeni çağları yakalama konusunda, hiç bu kadar şanslı olmamıştık. Oysa şimdi, genç ve dinamik nüfusumuz sayesinde Bilişim Çağı’nın kapılarını zorluyoruz. Hatta bir ayağımızı attık. Ama içeri girip girmeme konusunda hâlâ şaşkın bir vaziyetteyiz...
Türkiye olarak Özal’la telekominikasyon altyapısını gerçekleştirdik. Sonrasında gelen iktidarlar da bilişim ağının yayılması konusunda üstün çaba harcadılar. Binali Yıldırım ve Hüseyin Çelik’in de bu konudaki mücadeleleri takdire şayan.
Ak Parti iktidarının bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük proje nedir sorusuna hemen herkes farklı bir cevap verebilir. Benim öncelikli cevabım, hep, toplumun en kılcal damarlarına kadar yani köylere kadar bilişimin yaygınlaştırılması oldu. Yani, Doğu’dan Batı’ya, köyden kente, hemen her okula açılan bilişim sınıfları, hemen her sokağa açılan internet cafeler ve güçlü internet altyapısı, Türkiye’yi pek çok ülkeden çok daha önce Bilişim Çağı ile kucaklaştırdı.
Peki AK Parti iktidarının attığı en olumsuz adım nedir? Bu soruya da çok farklı seçenekler sayılabilir. Ama benim cevabım yine bilişim üzerine olur ve bu konuda gerçekleştirdiği reformu gözardı etmesi gösterilebilir...
Kasıtlı

Yazının Devamı