Hemen her sınav sonrasında mutlaka tartışmalı soru olurdu. Ama 8’lere yönelik dünkü SBS’de bu yönde ciddi bir tartışma yaşanmadı. Sadece bir matematik sorusunda keşke bu tarz soru sorulmasaydı denildi o kadar.
Peki sorular kolay mıydı? Örneğin geçen yılla kıyaslandığında, Türkiye ortalamalarında bir değişme olabilir mi? Puanlar yükselir mi? Daha da önemlisi hangi puan dilimlerinde yığılmalar olur?
Bu sorulardan bazılarının cevabı önümüzdeki günlerde netleşir. Ama kesin olan bir şey var ki, bu yıl yine, soruların tümünü yapan yüzlerce şampiyon çıkacak gibi.
Uzman branş öğretmenleri, soruların çalışan öğrenciler için zor olmadığı kanısında. Müfredat dışından da soru yok. MEB öğrenci ve velileri germe yerine, kolay soru sorarak herkesi sevindirme yolunu tercih ediyor. Seçici niteliğe sahip 8, 10 soruyla da ayırt edici olmaya çalışıyor. Ama bu da özellikle yedek kayıtları aşamasında sıkıntı yaratıyor.
Geçen yılın ortalamaları, puanları ve yığılmaları kosununda fazla sapmalar beklenmiyor. İddialı öğrenciler için en yoğun yığılma 70-85 aralığında olabilir.
Geçen yılın Türkiye ortalamaları şöyleydi: 23 Türkçe sorusunda 13.01, Matematik’te 20 soruda 5, Fen Bilimleri’nde 20
Malatya bu kez 6 milletvekili çıkaracak. Siyasilerden gazetecilere kadar herkes“çok şeyler değişebilir” yorumu yapıyor. Fotoğraflar: CAHİT?ÖZÇELİK
Malatya’da daha önce 7 milletvekili varken şimdi 6’ya düşmüş. Önceki 7 milletvekilinin 6’sı AK Parti’nin, biri de CHP’nin. Şimdiki 6 milletvekilinin dağılımı konusunda ise hemen her kafadan farklı bir ses çıkıyor. Partililer, kendilerine şans tanıyor. Örneğin AK parti 5, 1 ya da 6, 0 derken, CHP ve MHP en az ikişer milletvekiline kesin gözüyle bakıyor. Peki, gazeteciler ne diyor? Onların ortak görüşü, 4 ya da 5 beş Ak Parti, birer de CHP ya da MHP yönünde. Ama önümüzdeki günlerde çok şeyler değişebilir uyarısını da özellikle yapıyorlar.
Ak Parti’nin listesi Malatya’da derin hayal kırıklığı yaratmış. Liste ilk açıklandığında, bu liste ile üç milletvekilini zor çıkartır görüşü hâkimmiş. Bu görüşe AK Partililer de inanmaya başlamış. Ama ne zaman ki Başbakan Erdoğan Malatya’ya gelmiş, görüşler bir anda Ak Parti lehine değişmeye başlamış. Ama bu destek canı gönülden değil, kerhen. Çünkü tahammül yoklamasında ilk sıralara koydukları adayların neredeyse hiçbiri ya listede yer almamış ya da son sıralara konulmuş. Peki, listeye
Peygamberler Şehri Şanlıurfa’da siyaset sil baştan yeniden şekillendiriliyor. Başta daha önceki 11 milletvekilliğinin 9’unu alan AK Parti olmak üzere, tüm partiler yeni yüzlerle yollarına devam ediyor...
Şanlıurfa’da milletvekili sayısı 12’e yükselmiş. Milletvekili aday adayı sayısı İstanbul’da sonra ikinci sıradaymış. 500’e yakın isim milletvekili olmak için başvurmuş. Listelere giremeyenlerin bir bölümü ise bağımsız aday olmuş. Bu konuda ilk sıradalar. BDP destekli iki bağımsız adayın yanı sıra 8 aday daha var. Bu yüzden mücadele Ak Parti ile bağımsız adaylar arasında geçiyor.
Siyasi partiler içerisinde, listeler açıklanıncaya kadar, en dağınık olanı Ak Parti’ymiş. Bir önceki yerel seçimlerde Ak Parti adayı değil de bağımsız aday kazanınca fatura milletvekillerine çıkmış. 7’si liste dışı kalmış. Giren ikisi de en alt sıralarda ancak kendilerine yer bulabilmişler. İşte bu dağınıklığı toparlayan isim Devlet Bakanı Faruk Çelik olmuş.
Hem Ak Parti hem de Urfalılar Çelik’e öylesine sahip çıkmışlar ki, sanki kırk yıllık bölge politikacısı. Çelik’ten önce, Ak Parti, 3, 4 milletvekili zor çıkartır gözüyle bakılan Şanlıurfa’da şimdi, tahminler tümüyle değişmiş. Buna bir de
Ak Partili Hüseyin Çelik’in halkla diyaloğu iyi. Haftanın 5 günü Gaziantep’te. İki gün de zorunlu olarak Ankara ya daİstanbul yolcusu. Çünkü, partinin genel tanıtım stratejisinden o sorumlu.Fotoğraflar: AHMET KAYA-DHA
Kim ne derse desin son dönemin en “gözde” politikacılarından biri de Hüseyin Çelik. Hem parti içerisinde hem de halk arasında müthiş bir popülaritesi var. Gaziantep’te dün bunu bir kez daha gördük...
Gaziantep, önümüzdeki günlerde adeta liderler düellosuna hazırlanıyor. Liderlerin biri gidecek diğeri gelecek. Celal Doğan’ın dünden itibaren CHP adına resmen propagandaya başlaması da, asıl yarış şimdi başlıyor yorumlarına neden oldu...
Gaziantep’in daha önce 10 milletvekili vardı. Bunlardan 7’si Ak Parti, 2’si CHP, 1’i de MHP’nindi. Bu seçimde milletvekili sayısı 12’ye yükseldi. Şimdiki tabloda sıralama değişmedi ama görünen o ki milletvekili sayılarında önemli değişiklikler olacak. Dağılımın nasıl olacağına yönelik tahminler ise partiden partiye değişiyor. Hemen herkes olaya kendi penceresinden bakıyor. Ama en çok kabul gören iki tahmin var. Bunlardan ilkinde 7 AK Parti, 3 CHP, 1 MHP, 1 de Bağımsız şeklinde.
12 Haziran’da seçim sonucu sürpriz olmayacak kentlerden birisi de muhtemelen Antakya. Gazetecilerden sivil toplum örgütlerine, sokaktaki vatandaştan esnafa kadar kime sorsanız, sanki sözleşmişçesine hepsi aynı sonucu söylüyor: Dört, dört, artı bir, artı soru işareti. Yani 10 milletvekilliğinin 4’ü Ak Parti’ye, 4’ü CHP’ye 1’i de MHP’ye, 10’uncu milletvekili de her üç partiye gidebilir diyorlar. Ak Parti’ye yakın olanlar Ak Parti’ye, diğerlerine yakın olanlar da diğerlerine diyor. Peki bunun dışında bir sürpriz olabilir mi? Çok fazla ihtimal verilmiyor. Ama bu sandık ne olacağı belli olmaz diyenler de yok değil.
Bir önceki seçimde tablo 5, 3, 2 şeklindeymiş. Şimdi ne oldu da CHP, Ak Parti’yi zorluyor? Sorusunu yönelttiğimiz hemen herkes, önceki CHP yönetimi ile şimdiki CHP yönetiminin aday belirlemeden, Hatay’a verdiği öneme kadar, bir dizi argüman ortaya koyuyorlar. Örneğin Kılıçdaroğlu’nun Antakya merkezden sonra, İskenderun ve diğer ilçeler için cuma günü ikinci kez Hatay’a gelmesi, 10’uncu milletvekilinin kaderini belirleyebilir diyenler çoğunlukta.
Hatay, seçimler nedeniyle koltuğuna veda eden Adalet Bakanı Sadullah Ergin’inin memleketi. Gece gündüz, köy kent
Türk eğitim sisteminin en büyük baş ağrısı nedir diye bir araştırma yapılsa, ilk sırada kesinlikle giriş sınavları çıkar. Ama nedense bir türlü onlardan vazgeçemiyoruz. Çünkü radikal kararlar alamıyoruz. Kabahati de hiç uzaklarda aramayalım, asıl sorumlu, ne iktidarlar ne de YÖK ve ÖSYM, biz velileriz. Çünkü kolayımıza geliyor...
Seçimden sonra, iktidarın öncelikli işlerinden birisi de umarız eğitim sistemimizi sil baştan yeniden dizayn etmek olur. Buna gerçekten büyük ihtiyaç var.
Okul öncesinden doktoraya kadar her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmeli ve bir bütün olarak ele alınmalıdır. Yama şeklinde yapılacak düzenlemeler, ne kadar iyi projeler de olsa, yarardan çok zarar verebilir.
Sınav sistemiyle ilgili yenilikler de bu çerçevede ele alınmalıdır. Yoksa yeni tartışma konularını da beraberinde getirir...
IB, SAT, TOEFEL
Üniversite giriş sınavı ile ilgili yeni arayışlar için çok geç kalındı. Ama atılacak adımlar hak ve adalet duygularını zedelememeli. Yoksa alkış beklerken, eleştiri oklarının hedefi haline gelmek işten bile değil.
YÖK ve ÖSYM başkanları sürekli konuşuyor. Keşke hiç konuşmasalar da biz de hiç yazmasak.
Ama nedense ısrarla açıklama yapmaya devam ediyorlar.
Üstelik de, öğrencilerin merak ettikleri konularda değil, tam aksine, sanki öğrencileri provoke edercesine, tam da kapanmakta olan tartışmaları yeniden alevlendirmeye yönelik tarzda.
İşte size bu konuda iki farklı haber:
“Paranoyaklık yaptı”
Daha önceki açıklamalarında ÖSYM Başkanı Ali Demir’e sahip çıkan YÖK Başkanı sert konuştu:
Özerk üniversite ve esnek eğitim modeli hepimizin hayali. Önceki gün yazdıklarımızla, Gül’ün dünkü açıklamaları neredeyse birebir örtüştü. Çünkü aklın yolu bir.
Gül, dün başlayan Uluslararası Yükseköğretim Kongresi’nde çok önemli tespitlerde bulundu:
YÖK ve iktidar, bakalım bu önerileri ne kadar ciddiye alacak?
İşte o konuşmadan satır başları:
Rakamlar aldatabilir
- Üniversitelerimizi, uluslararası rekabette öne geçirmenin yegâne yolu, onların farklılaşabilmeleri için akademik, idari ve mali esneklik sağlanmasıdır.