Yanlış hesap

5 Kasım 1998

       MİLLİ Eğitim Bakanlığı son üç ayda üç kez öğretmen alımı yaptı. Ama hiçbirisinde de hedefe ulaşamadı. Son öğretmen alımı için başvurular bu ay içerisinde gerçekleşti. Sonuç: Yine fiyasko. 18 bin 410 kadroya karşın, 4 bin 688 başvuru yapıldı. Bunlardan en ez dörte biri, tıpkı daha önceleri olduğu gibi tayin yerini beğenmediğinden göreve başlamayacağı için 18 bin 410 kadronun 15 bini yine boş kalacak. Yani binlerce okulda dersler yine boş geçmeye devam edecek...
       20 yıl önce öğretmen açığı vardı. Yine var. Bu kafayla gidildiğinde 20 yıl sonra da öğretmensiz okulları, boş geçen dersleri tartışıyor olursak hiç şaşırmayalım.
       Yabancı dil, özellikle de İngilizce günümüzün olmazsa, olmaz kurallarından biri. Peki bu konuda yeterli öğretmen yetiştiriliyor mu? Kesinlikle hayır. Bırakın gerçek İngilizce öğretmenini, yabancı dille eğitim yapan üniversite mezunlarına bile İngilizce öğretmenliği yolu açıldığı halde 5 bin 945 kadroya sadece ve sadece 672 başvuru oldu.
       Bu durum karşısında Milli Eğitim Bakanlığı muhtemelen önümüzdeki ay yeni öğretmen

Yazının Devamı

Levent Kırca ve RTÜK

4 Kasım 1998

       RADYO Televizyon Üst Kurulu RTÜK ile Levent Kırca arasında günlerdir süren tartışma kişisellikten çıkıp Türkiye'nin sorunu oldu. Çeteler, Susurluk, enflasyon, Apo, hepsi unutulup gitti. Evde, kahvede, işyerinde her yerde Levet Kırca ile RTÜK arasındaki sonucu nereye varacağı belli olmayan inatlaşma konuşuluyor. Her iki taraf da kendisinin yüzde yüz haklı olduğunu savunuyor ve kamuoyunun arkalarında olduğunu söylüyor. İşin garibi, başta yasayı çıkartanlar olmak üzere, anlı şanlı büyüklerimizin çoğu iki tarafa da mavi boncuk dağıtıyor...
       RTÜK yaptıklarını yanlış da bulsa hukuk devleti olmanın gereğini yerine getirip, "Değişinceye kadar biz bu yasayı uygulamak zorundayız" diye dursun, Levent Kırca açlık grevine çoktan başladı. Oldukça da ciddi görünüyor. Gündem böyle olnuca, M.Ü. İletiş Fakültesi'deki dersimizde de güncel konuları işlerken laf dönüp, dolaşıp bu tartışmaya geldi. 3. sınıf öğrencileri arasında her görüşten gençler var. Üstelik geleceğin gazetecileri pek çok konuda büyüklerinden çok daha duyarlılar.
       Sözü fazla uzatmayıp bu konuda neler düşündüklerini

Yazının Devamı

Devlette devamlılık

3 Kasım 1998

       HUKUK devleti olabilmenin bir koşulu da, keyfiyetin ortadan kalkmasıdır. Ben yaptım oldu mantığı ile ülke yönetmeye kalkmak, devlete olan güveni sarsmaktan öte hiçbir işe yaramıyor.
       Anayasa'yı korumak için nasıl ki Anayasa Mahkemesi varsa, devletin itibarını korumak için de kesinlikle böyle bir organa gereksinim var. Bu artık hukukçulardan mı oluşur, yoksa sivil toplum örgütlerini de içine alacak şekilde karma bir heyetten mi oluşur, onu kurucular düşünsün. Ama kesin olan bir şey var ki, devletin itibarını sarsan her kim olursa, yaptığı yanına kar kalmamalı...
       Yeni bir kurul derken, elbette RTÜK gibi yeni bir sansür kurulunu kasdetmiyoruz. Amaç kamuoyu adına devletin saygınlığının zedelenmesini önleyici tedbirlerin alınması ve göz göre göre devleti yıpratanların bir bir ifşa edilmesi olmalıdır.
       Devletin saygınlığını zedeleyenlerin başında hiç kuşkusuz siyasetçiler ilk sırada yer alıyor. Ama bizim Milli Eğitim Bakanlığı da onlardan hiç geri kalmıyor. Gün geçmiyor ki aldığı bir karar, bir diğeriyle çelişmesin.
    

Yazının Devamı

Yine tek ders

31 Ekim 1998

       ÖĞRETMENLERİ bazen hiç anlamıyorum. Bir tek ders yüzünden bir gencin öğrenim hayatı sona erdirilebilinir mi? Ama erdiriyorlar. Bu nasıl vicdan, bu nasıl eğitimcilik anlamak mümkün değil.
       Çağdaş eğitimin temel felsefesi öğrenciyi harcamak değil kazanmaktır. Çalışmayan, öğretmenlerine saygısızlık eden ve bunları alışkanlık haline getiren öğrenciler için bile yapılabilecek bir şeyler varken, diğer tüm derslerinde başarılı öğrencileri bir tek ders yüzünden sokağa atmak kolay kabul edilecek bir durum değil.
       Nitekim kabul edilmiyor da. Öğrenciler de, anne babalar da büyük bir isyan halindeler. Bu isyanları, duyarsız öğretmenlere, öğretim üyelerine değil. Onların bu duyarsızlıklarına dur demeyenlere...
       Edebiyat ve diğer zorunlu dersler yüzünden binlerce öğrenci liselerde tek ders mağduru oldu. Üniversitelerde de durum farklı değil. Yüzlercesi ya okuldan atıldı ya da bir tek ders yüzünden başka ders alamadı. Açıköğretimde de durum aynı. Orada da 49'la, yani 100 üzerinden 1 puanla sınıfta kalan binlerce öğrenci var.
    &

Yazının Devamı

Bilime, teknolojiye ve kaliteye saygı

30 Ekim 1998

       CUMHURİYET'in 75. yıl kutlamaları, belki 10. yıldan daha görkemliydi, ama kesinlikle daha coşkulu değildi. Ne 10. yıldaki gibi gurur duyacağımız bir lider, ne yürekten söyleyebildiğimiz bir 75. yıl marşı, ne de 7'den 70'e bir coşku seli vardı. Kent merkezleri, resmi daireler ve Atatürk Türkiye'sinde yaşamaktan gurur duyanların pencereleri bayraklarla süslenmişti. Ama öyle merkezler var ki, bırakın bu onuru yaşamayı, kutlayanlara kinle, nefretle bakıyorlardı.
       Baksınlar. Gün gelecek onlar da Cumhuriyet'in aydınlattığı yolda ilerlemekten gurur duyacaklar. Yeter ki masum duygularını, karanlıkta boğmaya çalışanların gerçek yüzleri, gerçek niyetleri iyi anlatılabilsin...
       Her türlü çirkinliğin prim yaptığı, Atatürkçülüğün dillerden düşmediği bir ortamda sanki bazı güzellikleri göremiyoruz...
       Örneğin dünya bilimine katkı sıralamasında hızla yukarılara yükselmemiz ve artık dünya markası haline gelen firmalarımızın peş peşe Avrupa kalite ödülleri alması nedense arada kaynayıp gidiyor.
       Halbuki büyük Atatür

Yazının Devamı

Çağdaş Eğitim Vakfı

29 Ekim 1998

       ÖNCEKİ akşam Pera Palas'ta farklı bir tören vardı. Eğitime, Cumhuriyet'e, tarihe ışık tutanlara ödüller verildi. Kimler yoktu ki... Türk eğitimcilerinin duayeni Refet Angın, yaşayan en büyük tarihçilerimizden Cemal Kutay, Cumhuriyet'in, laikliğin, yasaların korkusuz savunucusu Vural Savaş, 24 yıldır çıkartılamayan 8 Yıllık Kesintisiz Temel Eğitim Yasası'nı TBMM'den çıkartma onurunu yaşayan Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, Anayasa'nın ve Atatürkçülüğün yılmaz savunucusu Yekta Güngör Özden, demokrasi aşığı İsmail Hakkı Karadayı, sivil toplum örgütlerinin yükselen sesi Türkan Saylan ve aralarında benim de bulunduğum toplam 16 isim. Bir kişi unutulmuştu. Törendeki konuşmamda da kendisini şükranla andım. Bu kişi 8 yıllık kesintisiz eğitime ilk harcı koyan Bir önceki Milli Eğitim Bakanı Turhan Tayan'dı. Müsteşarı Bener Cordan'la Milli Eğitim Şurası'nda nasıl bir mücadele verdiklerine çok yakından şahit oldum. Eğer 8 Yıllık Kesintisiz Temel Eğitim Yasası şuradan geçmemiş olsaydı, sonrası biraz zor ve sancılı gelirdi...
       Törende ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer ilginç bir tablo çizdi ve sordu bu ülke hangisi diye.

Yazının Devamı

Çağdaş Eğitim Vakfı

28 Ekim 1998

       ÖNCEKİ akşam Pera Palas'ta farklı bir tören vardı. Eğitime, Cumhuriyet'e, tarihe ışık tutanlara ödüller verildi. Kimler yoktu ki... Türk eğitimcilerinin duayeni Refet Angın, yaşayan en büyük tarihçilerimizden Cemal Kutay, Cumhuriyet'in, laikliğin, yasaların korkusuz savunucusu Vural Savaş, 24 yıldır çıkartılamayan 8 Yıllık Kesintisiz Temel Eğitim Yasası'nı TBMM'den çıkartma onurunu yaşayan Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, Anayasa'nın ve Atatürkçülüğün yılmaz savunucusu Yekta Güngör Özden, demokrasi aşığı İsmail Hakkı Karadayı, sivil toplum örgütlerinin yükselen sesi Türkan Saylan ve aralarında benim de bulunduğum toplam 16 isim. Bir kişi unutulmuştu. Törendeki konuşmamda da kendisini şükranla andım. Bu kişi 8 yıllık kesintisiz eğitime ilk harcı koyan Bir önceki Milli Eğitim Bakanı Turhan Tayan'dı. Müsteşarı Bener Cordan'la Milli Eğitim Şurası'nda nasıl bir mücadele verdiklerine çok yakından şahit oldum. Eğer 8 Yıllık Kesintisiz Temel Eğitim Yasası şuradan geçmemiş olsaydı, sonrası biraz zor ve sancılı gelirdi...
       Törende ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer ilginç bir tablo çizdi ve sordu bu ülke hangisi diye.

Yazının Devamı

Üniversite sınavı

27 Ekim 1998

       YÖK kuyuya bir taş attı, şimdi 50 akıllı o taşı, o kuyudan çıkartamıyor. Konuyu anlamışsınızdır: Üniversite giriş sınavı...
       YÖK Başkanı Kemal Gürüz, öyle bir düzenleme yaptı ki, sınava hazırlanan 1.5 milyon öğrencinin bir milyondan fazlasını mağdur duruma getirdi. İşin garibi, yanlışı düzeltmesi için başvurulan Danıştay da öğrenci itirazlarını, yani yürütmeyi durdurmayı reddetti. Sanıyorum dava şimdi bir üst mahkemede. Oradan da ret kararı çıkarsa hiç şaşırmam.
       Yeni sınav sistemini baştan beri savunan biri olarak eleştiri haklarımı da hep kullandım, kullanmaya da devam edeceğim. Alan seçimi konusunda YÖK'ün tam bir dayatma içerisinde olduğunu zaman gelecek herkes görecek. Ama olan bu yıl sınava giren öğrencilere olacak.
       Henüz başvurular başlamadığı için sınava girecek 1.5 milyon adaydan bir milyondan fazlası hala yiyeceği kazığın farkında değil. Çok duyarlı öğrenci, öğretmen ve velilerin dışında yeni sınav sisteminin mantığını anlayan da pek yok.
       Bu arada, üst düzeyde öylesine bir kanı oluşmuş

Yazının Devamı