Anadolu Üniversitesi’nin çiçeği burnunda Rektörü Prof. Dr. Davut Aydın, “devrim niteliğinde” projelere başlayacaklarını söylemiş. Helal olsun. Rektörlük demek ki böyle bir şey, her koltuğa oturan devrim yapmaya hazırlanıyor. Sayın Rektör’e hem yeni görevinde başarılar diliyoruz hem de gerçekleştireceği devrimleri alkışlamaya hazırız. Ama tabi devrimler sadece sözde kalmazsa!..
Prof. Aydın’ın devrim niteliğindeki projelerinden birkaçı şöyle:
1. Açıköğretim’den de örgün öğretime geçiş
2. Açıköğretim öğrencilerine de burs
3. Açık Üniversite
Gerçek mi, kandırmaca mı?
Çankaya’ya gönderilen adaylar içerisinde en az oyu almasına rağmen rektörlük koltuğuna oturan Prof. Aydın, artık üniversitenin rektörüdür. Seçimler ve diğer tartışmalar artık geride kalmıştır. Kalmalı da. Çünkü Anadolu Üniversitesi ülkemizin en önde gelen üniversitelerinden biridir ve onu tökezletmeye de kimsenin hakkı yoktur.
Orhan Oğuz kurdu. Yılmaz Büyükerşen markalaştırdı. Akar Öcal hızlı büyümenin hazmedilmesini sağladı. Engin Ataç ikiye katladı. Fevzi Sürmeli de yeni açılımlar getirdi. Yeni Rektör Davut Aydın da eminim ki yeni bir farkındalık yaratacaktır. Ve umarız siyasetçiler kendisini rahat bırakır!..
Davut Hoca’nın ortaya koyduğu devrim gibi 3 projeye gelince. Gönlümüz hayata geçmesinden yana ama sanki olabilirlikleri çok yüksek değil. Tek tek ele alalım:
Örgün öğretime geçiş: Bu o kadar zor ki, örneğin mevcut yatay geçiş kurallarına göre, ki bunun değişmesi her şeyi altüst edebilir, bir öğrencinin farklı bir üniversiteye gidebilmesi için ilk kural, o fakültenin taban puanını almış olmasıdır. Yani bir fakülte 280 puanla öğrenci aldıysa, sizin de Açıköğretim’e giriş puanınız en az 280 olacak ki, başvuruda bulunabilesiniz. Ayrıca alttan hiç dersinizin bulunmaması ve not ortalamasının mümkün olduğunca yüksek olması gerekir.
Oysa şimdi Açıköğretim’e 165 puanla girmek mümkün. Notlar ise bilgisayarla değerlendirildiği için çok yüksek ortalama tutturanı bulmak zor. Yani örgün eğitim gibi hoca inisiyatifi söz konusu değil.
AÖF öğrencileri arasında çok yüksek puanlı öğrenciler yok mu? Elbette var. Ama onlar zaten isteselerdi ta en başında o üniversitelere giderlerdi. Çalışmak zorunda kaldıkları için ya da örgün öğretim pahalı olduğundan bu yolu seçmeleri muhtemel. Şimdi değişen ne var ki AÖF’ü bırakıp örgüne geçsinler?..
YÖK’ü de ikna edip bu kural kaldırılırsa ne olacak? Zaten tıka basa dolu olan fakültelere binlerce yeni öğrenci daha mı gönderilecek? Peki bu duruma diğer üniversiteler ne diyecek?
Ve bir milyon 320 bin öğrenciden kaçı bu haktan yararlanabilecek? Sadece 320’siyse, bunun neresi devrim?..
AÖF’e burs olanağı sağlanacak: Keşke sağlansa. Ama üniversitelerin burs vermesi yasaklandı. YUTKUR verecekse o ayrı. Ve ne kadarına verecek? Asıl önemli olan o. Mademki AÖF’ün elinde bu kadar çok para var, oraya buraya dağıtacağına öğrencilerden alınan harçlar azaltılsın, bir dersten kalandan 10 dersin kitap parası alınmasın!..
Açık Üniversite: Evet dünyada örnekleri var. Ama onlar yetişkinlere yönelik. Bizde olduğu gibi öğrencilerinin çoğu gençler değil. Dahası, içinde Anadolu Üniversitesi’nin içinde olmadığı bir Açık Üniversite, üç beş yıl sonra çökme noktasına gelir. Bu ayrışma açıköğretimi öldürür, Anadolu Üniversitesi’ne de büyük zarar verir. Onlar birlikte büyüdüler, birlikte kök saldılar. Onları ayırmak mutlu giden bir evliliği zoraki bozmaktan başka bir işe yaramaz.
Davut Hoca, ille de bir şey yapacaksa, aldığı bayrağı en iyi şekilde koruyarak, bir sonraki yönetime devretmeli. Tarihe, üniversiteyi parçalayan, kaynaklarını savuran, iktidarın güdümüne giren bir rektör olarak geçmek istemediğine eminim. Ama kendisine yakıştırılan bu sıfatlardan kurtulmanın en iyi yolu da var olan değerlere sahip çıkmaktır, çıtayı daha da yükseltmektir.
Özetin özeti: Anadolu Üniversitesi, Anadolu’nun parlayan bir yıldızıydı, ne olur onu kimse söndürmesin! Vebali büyük olur...