Aslı Lise 1 öğrencisi. Gözde kolejlerden birinde öğrenim görüyor. Bu yıla kadar bütün sınıflarını takdirle geçti.
Öğretim yılının başında evlerinde fırtınalar koptu. Ardından annesiyle babası boşandı. Daha bunun şokunu atlatamamıştı ki, babasının kanser haberi ve ardından başlayan kemoterapi bütün yaşamını altüst etti.
Kendini bir türlü derslere veremedi.
Öğretmenleri kendisini çok seviyordu. Rehberlik öğretmeni sürekli onunla ilgilendi. Ama yetmedi. Yarı yıl karnesinde bugüne kadar hiç alışık olmadığı zayıflar gördü...
İkinci yarının hemen başında içinde bulunduğu tüm olumsuzluklara karşın bir an önce toparlanması gerektiğine kendisini inandırdı. Başarılı da oldu. Zayıflarını tek tek düzeltmeye başladı. Yıl sonu geldiğinde öğretmenleri bir bir kendisini kutlayıp, zor günlerin artık geride kaldığı müjdesini verdiler. Sadece Matematik kalmıştı. Aslında Lise 2'de Sosyal'i seçtiği için artık Matematik okumayacaktı. Ama o yine de işi ciddiye aldı. Günlerce özel öğretmene gitti, gece yarılarına kadar ders çalıştı. Not yükseltme sınavına girdi. Sonuç: sınıfta kaldın dediler.
Tek ders yüzünden, hem de bir daha hiç okumayacağı bir ders yüzünden, üstelik onca badireler atlatıp tam kendini toparlamışken, hayata yeni bir başlangıç yaparken, tüm dünyası yeniden altüs oldu...
En çok Bakan Bostancıoğlu'na kırılmış. Tembel olarak algılanmasına bozulmuş. Israrla ben başarısız bir öğrenci değilim diyor. Matematik sınavının sonuçlarını gösteriyor. Öğretmen, sanki kasıtlı bir şekilde sınava girenlerin tamamına yakınını bırakmış. Yıl içerisinde notu iyi olup da, yükseltmek için girenler bile sıfır almış! Tıpkı pek çok okulda olduğu gibi. İki yıl hazırlık okuyup bir üst sınıfa geçen öğrenciye dil dersinden sıfır verildiği gibi...
Aslı şimdi bir dönüm noktasında. Yıl tekrarı yaparsa eminim ki morali yeniden altüst olacak ve muhtemeldir ki ikinci şok, yaşadığı birinci şoktan çok daha derin izler bırakacak. Peki bu durumda Aslı'yı hayata küstürmenin ötesinde kim ne kazanacak?..
Öğrenciler tembel değil, sistem yanlış
Sınıfta kalma konusunda günlerdir herkes bir şeyler söylüyor. Sonuçta olay hep farklı yönlerden değerlendirildi. Asıl tartışılması gereken öğrencilerin başarısından çok sistem olmalıydı.
İnsanlar başarısız olamaz mı, elbette olur. Siyasetçilere bakın! Ülkeyi ne hale getirdiler ve hala koltuklarındalar. Oysa öğrencilerin başarısızlığı onlarınkinin yanında okyanusta bir ada!
Okulların kapanmasından 3 gün sonra yapılan not yükseltme sınavı, üniversiteye girişe yönelik bir uygulama. Başarısız öğrencilerden çok ortalamasını yükseltmek isteyen başarılı öğrencilerin yararlandığı bir sınav. Dolayısıyla bütünleme yerine geçemez. Bütünleme sınavları eylül ayında ayrıca yapılmalıdır.
Her liseyi bitiren üniversiteye gidemeyeceğine göre kredi ortalaması sınıf geçmede değil, üniversiteye girişte aranmalıdır. 2 ile sınıf geçilir. Ama üniversiteye başvururken 2.5 istenir. Böylece boşa kürek de çekilmemiş olur.
Özetin özeti: Aslı örneğinde olduğu gibi öğrencilerin çoğu tembel değil, mağdur. Ve onlara bir şans daha tanınmalıdır!..
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025