Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aykırı bir adama örnek arıyorsanız Enver Aysever’den daha çarpıcısını bulamazsınız.
Onu, son zamanlarda CNN Türk’teki Aykırı Sorular’dan tanıyoruz. Daha önce ne yaptığını ise bilenler biliyor. Özellikle de edebiyat ve tiyatro çevreleri...
Müthiş donanımlı ve bir o kadar da mücadeleyi seviyor. İşte bu yüzden, yine çok ama çok zor bir işe soyunmuş...
Pek çok “star”ın yaptığı gibi laf olsun, torba dolsun tarzı bir şov hazırlayıp, belden aşağı fıkralar ve bin yıllık esprilerle cebini doldurmak yerine, tarihi, edebiyatı, sanatı, medyayı, siyaseti, sizi, bizi, kendini yani hepimizi sorgulamaya başladı.
Hem de en sivri bir şekilde.
Dilinin sivriliği öylesine acıtıcı ki, her ne kadar işin içine mizah katsa da hedefi on ikiden vuruyor. Zaten yapmak istediği de o.
Bir sosyolog olarak, toplumun genetiğini bozanlara, yaptığınız yanınıza kar kalmadı mesajını öylesine net veriyor ki, yaşanmışlıkların üzerinden yüz yıl da geçmiş olsa, o anı, olup bitenleri, tüyleriniz diken diken yaşıyorsunuz...
Aykırı Kumpanya, onun yeni bir sahne deneyimi. Yönetmen ve sanatçı olarak belki binlerce kez sahne tozu yutmuş ama bu kez farklı bir performans sergiliyor.
Yaşanmış olayları anlatıyor. Araya bazen Sibel Alaş ve orkestranın müziği, bazen o döneme ait canlı görüntüler, bazen de fotoğraflar giriyor.
Aysever 72 doğumlu ama 100 yıllık birikime sahip. Belki de bu yüzden ayrıntı bombardımanına tutuluyorsunuz. Eğer anlatılan o acı olaylar hakkında fazla bir bilginiz yoksa konulara Fransız kalabilirsiniz. Bu yüzden gençleri yakalamakta zorlanabilir. Araya onlara da hitap edecek anekdotlar mutlaka serpiştirilmelidir...
Aykırı Kumpanya, ilk gösterimini Mersin’de yaptı. İstanbul’daki ilk gösterimi ise önceki gece Zorlu’daydı. Edebiyata, siyasete, ülkemizin gidişatına ilgi duyuyorsanız, aydın olmanın sorumluluklarını bir kez daha gözden geçirmek istiyorsanız ve en önemlisi de sahnede kakara kikirinin dışında farklı bir şeyler arıyorsanız Aykırı Kumpanya tam da size göre. Kesinlikle pişman olmazsınız!..

Sınavlar bitti ama!..
Liselere Giriş Sınavı SBS nihayet bitti. Ama arkasında çok yoğun tartışmalar bıraktı.
Her ne kadar iki soru iptal edilse de tartışmalı soru sayısı hala çok fazla.
MEB, umarız bu tartışmalı soruları da bir an önce inceler ve gereğini yerine getirir.
Bu arada İngilizce sorularıyla ilgili de şikayetlerin ardı arkası kesilmiyor.
Çünkü, ikinci dönem müfredatından soruların geldiği ve kolejli öğrencilere avantaj sağlayacağı söyleniyor.
Fen soruları ise en tartışmalı olanlardı.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sorularının ağır oluşu da öğrencileri adeta ters köşe yaptı.
Peki bundan sonrası için neler yapmak gerekir?
Öncelikle iyice dinlenin derim. Sonra okul başarı puanını yükseltmek için okul derslerine ağırlık verin ve birkaç hafta sonra da yeniden yoğun bir şekilde ikinci dönem sınavlarına hazırlanın.
Sınavınız kötü geçse de henüz her şey bitmiş değil. Hala yapılacak çok şeyler var.
Moralinizi bozmadan yola devam edin gerisi gelecektir...

Özgürlükler daralıyor mu?
Üniversitelerde öğrenci konseyi seçimleri ertelendi. Ne zaman yapılacağına ilişkin bir ipucu da yok. Herhalde gerginlik yaşanmasın diye. Ama nereye kadar?..
Yine aynı şekilde öğretmen olmak isteyenlerin önüne disiplin cezaları getirilmiş!
Çok kolay ceza verildiği düşünüldüğünde, bu durum ne kadar adil?
Hapse giren, bakan, başbakan olabiliyor ama bir ay disiplin cezası alan öğretmen olamayacak!
İşte gelinen son nokta:
“Pedagojik Formasyon atama ve şartlarına, bu yıl YÖK karar vereceğini ilan etti ve birçok kişinin mağdur olmasına, öğretmenlik hakkının elinden alınmasına neden oldu.
Baş örtüsü taktığı için, kopya çektiği için, hocanın tepkisini aldığı için, sakalı uzun olduğu için geri dönüşü olmayan 1 ay uzaklaştırma cezasını alanların formasyon alma haklarını ellerinden aldı.
YÖK pedagojik formasyon başvuru kılavuzunda gerekli belgeler kısmında F maddesinde ‘Mezun olduğu üniversiteden disiplin cezası almadığına dair belge’ istiyor.
Daha öncesinde böyle bir uygulama yoktu, YÖK bu şartı getirdi.
Bu şart bugün öğretmen atamalarıyla ilgili yönetmelikte yok. Üniversite araştırma görevlisi, okutman alımı şartlarında da yok.
YÖK, formasyon için neden böyle bir şart getirdi?
Cezaevine girip çıkanların cezası siliniyor. Adi suç olmayan 1 aylık ceza silinmiyor ve bundan dolayı geleceğimiz karartılıyor.
YÖK öğretmen olma hakkımızı elimizden almasın. Bize yardım edin.”
Özetin özeti: Kırmak kolay, kazanmak çok zor!..