Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan bu sabah İTÜ’nün açılışına katılıyor. Gelen duyumlara göre, renkli bir açılış olacak. İTÜ her yönüyle farklı bir üniversite. Diğerlerine hiç benzemez. Mühendisin de, işadamının da, politikacının da en iddialılarını yetiştiriyor. Demirel, Özal, Erbakan ve daha pek çok lider ve politikacı bu üniversiteden mezun. Yani, bugün “Çevrecilerin Daniskası“nı, “Üniversitelerin Daniskası“ bir yükseköğretim kurumu ağırlayacak.
Hatırlanacağı gibi, İTÜ’deki rektörlük seçimlerini eski Rektör Faruk Karadoğan kazanmış ama hem YÖK’ten hem de Çankaya’dan veto yemişti. Anlayacağınız, Başbakan Erdoğan’ın en hassas olduğu konuda, yani sandığa saygı konusunda, İTÜ’nün gelenekleri altüst edildi. Bugün tören sırasında bir şekilde bunu içine sindirip sindiremediği sorulacakmış. İTÜ’nün öğrencileri de, hocaları da dünden bugüne hep farklı oldular. Bakalım bu farklılıklarını bugün nasıl ortaya koyacaklar? Nasıl dile getirecekler?
Söz İTÜ’ye gelmişken, ısrarla sorulan sorulardan biri de şu: İTÜ’yü perde arkasından kim yönetiyor? İlginç soru! Dahası, Başbakan ilk durak olarak neden İTÜ’yü seçti? Herhalde bu soruların cevabı da yakında bulunur.
İTÜ’ye yeni öğretim yılında başarılar diliyoruz. Mühendislik alanında sadece ülkemizin değil, dünyanın yüz akı üniversitelerinden biri. Yeni dönemde umarız dünyaya açılır ve ilk 500’deki yerini alır...

Serbest kıyafet uygulaması
Milli Eğitim Bakanı Çelik, o kadar güven erozyonuna uğradı ki, ne yapsa tartışılıyor. Serbest kıyafet ve kravat konusunda da öküzün altında buzağı arayanların sayısı tahminlerin çok üzerinde. “Bakan Bey, ‘40 derecede kravat mı takılır?’ diyor. Ama 40 derecede türban takılıyor. Neden türbanda ısrar ederken, kravatı kaldırmak istiyor? Bu iyi düşünülmeli”  diyenlerin sayısı çok fazla.
Oysa Avni Akyol siyah önlüğü biraz renklendirince ne sevinmiştik. Mavi ve lacivert önlükler bile özgür nesillerin yetişmesi için ilk adım olarak değerlendirilmişti. Ama Çelik’in sabıkası o kadar çok ki, bu adımı bile temkinle karşılanıyor.
Çelik ile ilgili kafaların bu kadar karışık olmasının en önemli nedeni ise kendisi. İşte size iki örnek:

Af çıkacak mı?
Çelik, öğrenci affı konusunda, çıkmasın diye bugüne kadar söylenmedik laf bırakmadı. Oysa şimdi affı savunuyor. Niye? Çünkü önümüzde yerel seçimler var. Dün karşı çıkması nasıl yanlış ise bugün seçim var diye TC Milli Eğitim Bakanı olarak tükürdüğünü yalaması da bir o kadar yanlış. Eğitim prensipler bütünüdür. Bunu delik deşik hale getirirseniz, inandırıcılığınız da kalmaz, saygınlığınız da!.. 

Boş kontenjanlar
Bakan Bey’in inadı yüzünden bu yıl da anadolu liselerinde binlerce kontenjan boş kalacak. Tıpkı dershanelere olan talep azalacak deyip tam tersi çıktığı gibi bu konuda da tam bir fiyasko yaşanıyor. Önceki yıllarda 3. kayıt dönemi kesinlikle açılmayacak dedi. Ama bu yıl açıldı. Ancak, değil üç, beş kayıt dönemi de olsa, kolejler ile anadolu liselerinin kayıt dönemleri, tıpkı sınavlarda olduğu gibi birleşmediği sürece hiçbir işe yaramaz. Ama nedense yıllardır tek sınav, tercih sistemi bir türlü uygulamaya konulmuyor. Peki niye?..

Rektörler ‘adam’ mı?
Çelik önceki gün esmiş gürlemiş, rektörler için “Getirip oturtuyorlar o koltuğa, adam, trilyonluk ihalelere giriyorlar. Ne anlasın o işlerden” demeye getiriyor. Üslup kötü, içerik kötü, saygı desen hiç yok. Rektörler, Allah’tan nazik insanlar ki cevap vermiyorlar. Sen o koltuklara oturuyorsun, o ihaleleri yapıyorsun da biz niye yapmayalım demiyorlar.
En garibi de Sezer döneminde veto edilen, özel okullardan hizmet alma projesini, Başbakan Erdoğan’ı da ikna ederek yeniden gündeme getirmesi. TOKİ orada dururken, okullara günlük harcamaları için gönderecek para bulunamazken, böylesi bir projeyi konuşuyor olmak bile abesle iştigaldir.
Özetin özeti: Eğitimde garip şeyler oluyor. Nerede olmuyor ki diyenleriniz çıkabilir. Ama eğitim, anaokulundan üniversiteye, hiç böylesine rotasını kaybetmemişti!..