Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan, 15 Eylül’de, mezun olduğu Marmara Üniversitesi’nin açılış törenine katılacak. Erdoğan’ı üniversiteye davet eden rektör ise Gül’ün, rektör atamalarında kendini savunurken, geçmişte parti meclisi üyesi olan rektörler de var diye hedef gösterdiği CHP’li Necla Pur.
Erdoğan’ı henüz başbakan olmadan önce Genç Bakış’a konuk etmek istediğimizde tercihi yine mezun olduğu Marmara olmuştu. Ama o günün koşullarında, teknik(!) nedenlerle bu programı Sabancı’da yapmak durumunda kalmıştık. Yani ortada artık bir yumuşama söz konusu. Erdoğan umarız üniversitenin uzattığı bu samimi eli, aynı samimiyetle sıkar. Yoksa zafer kazanmış komutan edasıyla gider ve bir de üniversiteye ve üniversitelilere ders vermeye kalkarsa hiç şık olmaz. Başbakan’ın çevresinde, fazlasıyla kraldan çok kralcı var. Bunların en başında da YÖK ve TÜBİTAK’çılar geliyor. Tıpkı şimdi İstanbul Üniversitesi’ni de hizaya getirmeye çalışanlar gibi.
Tarih öylesine hızlı akıyor ki, dün kürsüleri yasaklayanlara, şimdi aynı kürsüler yasaklanıyor. Bugünün mağrur komutanları ve kraldan çok kralcıları da yarın aynı duruma düşeceklerdir. Oysa, üniversiteler artık kavgadan da bıktı, intikamcılardan da. İşte bu yüzden 15 Eylül’deki bu önemli buluşma, pek çok şeyin başlangıcı ya da sonucu olacaktır. Bekleyip göreceğiz...

SBS’ye kim dur diyecek?

Öğrenci ve veliler bugüne kadar böylesine saçma bir sınav sistemi görmedi. Ne okul başarısını ölçüyor ne de yeteneği. Güya, öğrencileri sınav stresinden ve dershaneye bağımlılıktan kurtaracaktı. Ama tam tersi oldu. Mini minnacık öğrenciler dershane kapısına yığıldı. Bir yıllık dershane yükünün altından zor kalkan velilere de 3-4 yıllık kambur yüklendi. Öğrenci de perişan, veli de. Çelik ve ekibi dışında, bu sistem iyi diyen bir Allah’ın kuluna rastlamak mümkün değil.
Öyle bir sistem ki 6, 7 ve 8’inci sınıf sonunda yapılan her üç sınavda soruların tümünü yapıp okuldan 100 üzerinden 100 ile mezun olsanız da istediğiniz bir yere girmeniz mümkün değil. Çünkü sizin gibi yüzlerce hatta binlerce aday olacak. En önemlisi de bu üç sınavdan birinde, fazla değil, birkaç soru eksik yapan ya da herhangi bir dersten, örneğin Resim, Müzik ya da Beden’den 5 üzerinden 4 alanın neredeyse tüm iddiası yok olacak.
Ne objektiflik var ne standart bir ölçme değerlendirme sistemi ne de adilane bir puanlama. İşte bu yüzden bir an önce SBS’den vazgeçip tek sınav ve özel okulları da içine alan tek tercih listeli bir sisteme dönülmelidir. 

Yurtdışı bursları

MEB’in yurtdışı bursları için başvurular başladı. Ayrıntıları osym.gov.tr’den bulabilirsiniz. Çok farklı alanlara açık. Ekonomik durumu iyi olmayanlar için bulunmaz fırsat. Adayların tek sıkıntısı yaş konusunda. ÖSYM’nin lisansı bitirenler ile yüksek lisansı bitirenler arasında bir yıllık bir yaş farkı koymasını hiç adil bulmuyorlar.

Eskiden hademeler vardı

Yeni öğretim yılı başlarken okulların hâlâ çözüme kavuşmayan çok önemli sorunları var. Bunların en başında da hizmetli kadroları geliyor. Eskiden hademeler vardı. Genelde çok tonton olurlardı. Sevecen ve cana yakındılar. Hem okulları pırıl pırıl tutar hem de eğitim-öğretim dışındaki her işe koşuştururlardı.
MEB bu kadroları tümüyle yok etti. Okulların temizliği ise Allah’a emanet. Temizlik kiminde bağışlarla gerçekleşiyor kiminde yerel yönetimlerin desteğiyle.
Diğerleri ise pislikle iç içe. Çünkü bakanlık kaynak tahsis etmiyor. Çünkü böylesi ufak ayrıntılarla uğraşmıyor!

‘Müfettişim, utanıyorum’

“1999’da İlköğretim Müfettişi oldum. Müfettişliğe başladığımda, öğretmen olan eşimden, yaklaşık bir buçuk kat fazla maaş alıyordum. Şu anda ilkokul mezunu hizmetliler bile bize yetişti.
Diğer kurumlardaki müfettişler zaten en az bir katımız maaş alıyor. Müfettişliğe başladığım yıldan bu yana, normal maaş artışları dışında yapılan hiçbir iyileştirmeden yararlanamadık, bu nasıl eşit işe eşit ücret ayarlaması ki yine bize yok.”
Özetin özeti: Milli Eğitim camiası sorunların çözümü için yeni bakanını bekliyor...