Bizim de artık bilim diplomat- larımız olacak.
Tıpkı büyükelçiler ve konsoloslar gibi farkı ülkelerde görev yapıp, ülkeler arasındaki bilimsel alışverişi geliştirecekler.
Bilim elçilerinden ilki Berlin’e atanacak.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın görevlendireceği diğer daimi bilim ve teknoloji diplomatları ise ABD, Güney Kore, Japonya ve Çin’de Türkiye’yi temsil edecekler..
Geç kalmış, çok önemli bir adım. Umarız, ilk diplomatlar, eş, dost, yandaş kontenjanından gitmez ve iyi örneklerin devamı gelir!..
Mesleki eğitim
Bilim ve inovasyon kadar önemli bir diğer konu ise mesleki eğitim. Bu konuyu da çok ihmal ettik. Özellikle de ara insan gücü dediğimiz teknisyen ve tekniker yetiştirmeyi...
Yıllardır ara insan gücünün öneminden bahsederiz ama nedense bu konuda hiçbir olumlu adım atmayız. Kötü gidişata dur demeyiz.
Meslek lisesi memleket meselesi denir, üniversite-sanayi işbirliğinden söz edilir, genel eğitim-mesleki eğitim oranlarının tam tersine döndürülmesi gerektiği her vesileyle vurgulanır ama hiç arkası gelmez.
Bu dün de böyleydi, bugün de aynen devam ediyor.
Neredeyse hemen her ilçeye bir meslek yüksekokulu açtık.
Çoğu da siyasi amaçlarla.
Bazıları tuttu, önemli bir bölümü ise tabela okul olmanın ötesine geçmedi.
Eskiden çoğu meslek liselerinden bile donanımsız haldeydi.
Şimdi meslek liseleri de dibe vurduğu için kaliteleri artık sorgulanmamaya başladı...
Oysa Türkiye’nin geleceği ve yaşam kalitemiz, bir anlamda mesleki eğitime endeksli.
Elinde mesleği olan, işgücü yaratan, ürettikleriyle de yaşam standardımızı yükselten teknik elemanlar yetiştirmediğimiz sürece ülkemizin kalkınması mümkün değil.
Meslek liseleri ve meslek yüksekokulları bu amaçla kuruldu. Ama maalesef bugüne kadar kendilerine sahip çıkan olmadı.
Olmadığı için de onlar da, ülkemiz de üretkenlik ve istihdam konusunda patinaj yapıp duruyoruz.
Nasıl kurtulurlar?
İşsiz bir mühendis olmaktansa iyi bir işi ve iyi bir maaşı olan tekniker olmak bugün için kabul görmese de yarın kabul görecek.
Çünkü dünyadaki genel gidişat bu yönde.
Eninde sonunda bizde de meslek yüksekokulları hak ettikleri değeri bulacaklar ama bu konuda devletin de artık bir politika oluşturması gerekiyor.
Örneğin, meslek yüksekokulları üniversitelere bağlı olmaktan çıkartılıp özgün kurumlar haline getirilmelidir. Ancak bu şekilde gelişebilirler.
Keşke YÖK’ten ayrı bir yapılanma içerisine girseler!
Vakıf meslek yüksekokullarının gelişmesi için de devletin haksız rekabetinden vazgeçilmelidir.
Her iki üniversite mezunundan birisinin işsiz olduğu bir süreçten geçiyoruz ve artık 4 yıllık fakültelerin de kontenjanları dolmuyor; yani artık üniversiteler fazlasıyla cazibesini yitiriyor. Bu yüzden erken hayata atılma isteği her zamankinden çok daha fazla öne çıkacak.
Bu arada siyasiler de umarız meslek adamı olmaya karar veren gençlerin kafalarını çelip, onların da işsiz üniversite mezunları arasına girmeleri konusunda politika üretmeye devam etmezler.
Özetin özeti: Daha üretken ve güçlü bir Türkiye için olmazsa olmazlardan biri de mesleki eğitimdir!..