Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Katsayı ve türban tartışmaları ne zaman yoğunluk kazansa arkadan seçim gelir. Son günlerde her ikisi de tavan yaptı. Yakında erken seçim kararı alınırsa hiç şaşırmayın.
Ak Parti, daha önceki tüm seçimlerde, bu iki konuda siyaset yaptı ve çok da başarılı oldu. Muhtemeldir ki bu yüzden de bu iki sorunu çözmek yerine hep sürüncemede bıraktı. Ve halkın karşısına yine, “Bakın, biz çözmek istiyoruz ama çözdürmüyorlar” mazeretiyle gidecek. Ama bu kez ne kadar inandırıcı olur, onu da zaman gösterecek...
Her iki konuda da çözüm olanaksız değil. Tüm siyasi partiler bir masa etrafında oturup konuyu sağlam bir hukuki temel üzerine oturtabilirler. Ve bir daha bu konular üzerinden siyaset yapılmaz. Ama görünen o ki ne iktidar ne de muhalefet bu konuda çözümden yana. Garip olan bu tartışmalara YÖK gibi devlet kurumlarının da taraf olması.
YÖK, yargıdan döneceğini bile bile kararlar alıyor. Katsayılarla ilgili son iki karar da bunun bir örneği. Amaçları çözüm değil. Dünkü açıklamaları bunu gösteriyor. Sanki alacakları yeni kararlar da yine öncekilerin bir benzeri olacak ve yine Danıştay’dan veto yiyecek.
Bir hukuk devletinde hukukla inatlaşmak kime ne kazandırır? Özellikle de YÖK’e! Bunun iyi sorgulanması gerekir.

İşte çözüm önerileri
Peki, bu konuda ne yapılabilir? Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Eğer amaç gençlerin önünü açmak ise bir değil bin çözüm bulunur. Yeter ki YÖK bu konuda samimi olsun. Geçen yıl üniversitelerde on binlerce kontenjan boş kaldı. Eğer Danıştay söz konusu katsayı kararını iptal etmeseydi, en fazla 20 bin meslek liselinin önünü açılmış olacaktı. Oysa geçen yıl boş kalan kontenjan sayısı 120 bin. Yani amaç gençlerin önünün açılmak olsaydı, öncelikle bu kontenjanlar doldurulurdu...
Ben de meslek lisesi mezunuyum. Ve Mesleki Eğitim Fakültesi’ni bitirdim. Gazeteci olamadım mı oldum. Demek ki insan isteyince oluyor. Yani kimse kimsenin önünü kesemiyor. Su yolunu buluyor. Ama herkes benim kadar şanslı olmayabilir. Ayrıca kaldı ki üniversite mezunlarından ne kadarı öğrenim gördüğü alanla ilgili bir işte çalışıyor?..
İşte tüm kargaşanın bir an önce ortadan kalkması için şu çözüm önerileri geliştirilebilir:
- 16 farklı puan türünde ilk 10 bine giren adaylar istediği yeri seçebilsin.
- Adaylar, kendi alanlarıyla ilgili fakültelere girişte, örneğin elektrik okuyan, elektrik mühendisliğine girişte, diğer lise mezunlarıyla eşit koşullarda yarışsın.
- Okul birincileri mezun oldukları liseye ve branşa bakılmaksızın istedikleri fakülteyi seçebilsin
- Meslek lisesi öğrencilerinin gördükleri ortak derslerden de tıpkı fen, matematik testleri gibi yeni bir test türü oluşturularak bu puan türünde dereceye girenlerin de önü açılsın.
- Hangi lisede ve kaçıncı sınıfta olunursa olunsun, fark dersleri verme koşuluyla okul ve branş değiştirme hakkı verilsin.
Böylece öğrenci dershaneye bağımlı olmaktan kurtulup, okuldaki performansına göre ödüllenecektir ki, Danıştay’ın da buna itirazı yok.
Ama görünen o ki, YÖK, hukukla kavgaya devam edecek...

Buz gibi Adana
Adana’yı hiç böyle soğuk ve yağışlı görmemiştim. Buz gibiydi. Ama insanları, her zaman olduğu gibi yine sımsıcaktı. Yerel gazete 5 Ocak’ın 11. kuruluş yıldönümü vardı. Bu çerçevede bize de ödül verildi. Ve bir kez daha gördük ki eğitim ve gençler için gösterilen çabalar boşuna değil. Her ne kadar bu kimilerinin umurunda olmasa da!..
Adana, yılların belediye Başkanı Aytaç Durak’ın AKP’den MHP’ye geçmesi nedeniyle yerel seçimler öncesi ve sonrasında gergin günler yaşamış ve kutuplara ayrılmıştı. Ödül töreni bu kırgınlıkların ortadan kalkmasına da vesile oldu. A’dan Z’ye Adana’nın tüm ileri gelenleri bu gecedeydi. Savaş Çokduygulu’nun samimi kişiliği önemli etkenlerden biriydi. Hemen her kente böyle isimler gerekli...
Hanım’ın Çiftliği de ödül alanlar arasındaydı. Başka bir kentte olsa Özgü Namal ve Mehmet Aslantuğ’a müthiş ilgi olurdu. Ama onları öylesine kendilerinden saydılar ki, geldiler ve gittiler...
Adana’ya gidip de kebap muhabbeti olmaz mı? Tören sonrası gece yarısı da olsa gittik ve bu kez farklı bir mekân denedik: Elem. Fena değildi. Ama aradığım tadı buldum desem yalan olur. Ancak güveçte fırına verilmiş kaşarlı humusları farklıydı...
Özetin özeti: Katsayı kazanı daha çok kaynayacağa benziyor...