Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gazeteci kimliğiyle Türkiye’nin son 50 yılına tanıklık eden isimlerden birisi olan Mehmet Ali Birand, önceki gece Genç Bakış’ta Marmara İletişim öğrencilerinin sorularını cevapladı. Medya ve Türkiye gündemine yönelik sorularda basın özgürlüğünden açılıma her şey vardı. İşte programdan satır başları:
- Türkiye’nin elini ayağını bağlayan en önemli sorunlardan biri Kürt sorunu. Bu sorun çözülürse Türkiye uçar, işsizliği de fakirliği de çözmek çok daha kolay olur. Kürt sorunu Türkiye’yi aşağıya çekmek için yaratılmış bir sorun gibi geliyor bana. Bugüne dek bu sorunun çözümü için müthiş para harcandı. Enerjimizi, paramızı bambaşka şeylere harcamamız gerekirken bu soruna harcıyoruz.
- PKK sıkışmış durumda. Bu açılımdan korktu. Çünkü ayağının altındaki halı gidiyor.
- Terör ve şiddet olaylarına tek sebep ekonomi olmasa da artırıcı bir sebep olarak gösterilebilir.
- Başbakan’ın ABD gezisine katıldım. Yolda Başbakan dedi ki, “Medya olayları abartmazsa terör örgütünün kamuoyundaki etkisi azalır.” Bu tür olaylar nereye kadar haber, nereye kadar kamuoyunu geren bir görüntü. Bu yıllardır dünyanın birçok yerinde tartışılan bir konu. Mesela ABD’de bu tür haberlere belli bir noktaya kadar yer veriliyor. Ama özellikle sokak gösterilerine gelince bir noktada duruyorlar, bizse durmuyoruz. Ama bu olayların verilmesinden yanayım çünkü bu bir haber. Medya olarak karar alıp bu tür haberleri vermezsek biri çıkıp “Güneydoğu’da kan gövdeyi götürüyor, bunlar hiçbir şey göstermiyor” der. Yani haber olarak verelim ama döndürüp döndürüp gerilim müzikleriyle gösterilmesine karşıyım.
- En önemli tehlike, etnik bir çatışmaya gitme ihtimali. Bu başlangıç tehlikeli ama “Durun, bu olmamalı” diyen de çok insan var. Eğer etnik çatışma başlarsa bu Türkiye’nin sonu olmaz ama önü kapanır.
- AKP’ye oy vermeyen bir insan olarak rahatlıkla söylüyorum ki açılım, fikir olarak doğru bir adımdı. Çok daha önceden başlaması gerekirdi. Başlangıcından bugüne dek hepimiz hatalar yaptık. İş karıştı. Ama bakmayın bir kere başladı. Durduramazsınız. İlk defa Kürt kökenli vatandaş bu insanlar benim sorunlarımla ilgileniyorlar dedi. Bu çok önemli. Bunun bölücülükle ilgisi yok.
- ABD Kuzey Irak’tan çekiliyor ve PKK’nın Kuzey Irak’ta olması demek Kuzey Irak’ın ayakta duramaması, hiç değilse Türkiye’nin desteğini alamaması demek. Bunu da istemiyor ABD. Bu yüzden koşullar PKK’yı zorluyor.
- Aslında son 6 ay içerisinde iktidar ve muhalefet anlaşıp bir maddeyle parti kapatmanın önüne geçebilirdi. Ama göz göre göre DTP kapatıldı. Hukuken doğru bir karar ama acaba Anayasa Mahkemesi AKP’ye karşı yarattığı gibi bir içtihat yaratamaz mıydı?
- İki şeyi Türk kamuoyuna kabul ettiremezsiniz. Birincisi, Türkiye Cumhuriyeti PKK ile pazarlık etmez, edemez. İkincisi, Öcalan’ı İmralı’dan çıkarıp masaya oturtmaz.
- Ben DTP’nin kapatılmasına kızdım. Çünkü DTP ne kadar PKK’yı reddetmiyor olsa da DTP ile konuşabilirdiniz.
- Avrupa Birliği ile ilişkiler karşılıklı olarak dondu. Ben müzakerelerin yürüyeceğini sanmıyorum. Çünkü Avrupa’da bir İslam fobisi var ve Sarkozy, Merkel gibi liderler kendi politikalarını yürütmek için Türkiye’ye karşı çıkarak popüler olmaya çalışıyorlar.
- Medya devlet, hepimiz, geçmişte Kürt kökenli vatandaşlarımıza karşı suç işledik. Özür dileriz. Türk kamuoyu el uzatıp bu iş bitsin demeye hazır.

Birand: Gündemi biz değil iktidarlar belirliyor

- MHP katiyen faşist bir parti değil. Beğenin veya beğenmeyin MHP kendi ideolojisini yürütüyor. Saygı duyulması gerek. Bu nedenle kimse MHP’ye hiçbir şey diyemez. DTP için de alın elinize silahı, çıkın sokağa demediği sürece ben onların düşüncelerini beğenmem, reddederim ama dinlerim.
- Münevver Karabulut cinayetinin medyada çok yer alması sürekli eleştiriliyor. Ama o cinayette bir genç kızın kafası kesildi. Dünyanın neresinde olursa olsun medya böyle bir olayı takip eder.
- Medyanın belirli bir etkisi var ama gündemi iktidarlar belirler.
- Basın özgürlüğü konusunda kendi bulunduğum grup için söylüyorum ki, özgürüz. Ama son zamanlarda iktidarı çok fazla kızdırmamak ihtiyacı da hissediyoruz.
- Olaylara olumlu yanından bakmıyorsunuz lafına bayılıyorum! Sayın Başbakan da bunu söylüyor hep. Medyanın görevi zaten olumsuz şeyleri ortaya koyup eleştiri yapmaktır.
- Medya da pür-i pak değil. Evet medyanın eksiği çok. Ama siyasetçinin de var, askerin de var, hepimizin eksiği var. Biz buyuz.
- Türkiye’nin burnu Batı’dan İslam dünyasına döndü, ekseni değişiyor görüşüne kesinlikle inanmıyorum.
- 20 yıl boyunca Avrupa’da gazetecilik yaptım ve gördüm ki, tüm Avrupa ülkelerinin kafasında bir Türkiye şablonu var. İsrail ile iyi, İran’la limoni, Suudi Arabistan’a pek yakınlaşmayan, Filistin konusuna girmeyen, ne kokan ne bulaşan bir Türkiye. Bugün ilk defa Türkiye yapması gerekeni yapmaya başladı. Eksen kayması filan yok, dışarıdaki yaygara da tamamen Türkiye bizim bildiğimiz Türkiye değil artık, kontrolümüzden çıkıyor yaygarası. Kulak asmayın.
- Biz siyasetteki bu üsluptan hoşlanıyoruz. Menderes ve İnönü’nün kavgalarını hatırlayın. Felaketti. Demirel’le İnönü, Özal, Ecevit. Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz... Fakat liderler şunu unutuyor, toplum bir süre bundan hoşlanıyor. Bizim aslan nasıl çaktı bak diyor ama sonra sıkılıyor ve kızıyor. Yılmaz ve Çiller başarısız birer politikacı olduklarından değil o dengeyi iyi koruyamadıklarından oy kaybettiler.
Özetin özeti: Birand’ın hoşgörü yelpazesi daha da genişlemiş...