Öylesine borçlandık ki, borçlu olmayan bulmak, gerçekten de çok zor.
Atalarımız, borç yiğidin kamçısıdır demiş ama o kadarla yetinmeyip ayağını yorganına göre uzat demeyi de ihmal etmemiş.
Peki bu sözleri, ne kadar dinlemişiz?
Bir kulağımızdan girip ötekiden çıkmış mı, yoksa gerçekten de dikkate almış mıyız?
Hadi öğretmenler ev geçindiriyorlar, peki ya öğrencilere ne demeli?
Onlardan da borçlu olmayan yok gibiymiş...
Borçlanma öyle noktaya geldi ki, sonunda Başbakan Erdoğan uyarmak zorunda kaldı.
Ve önümüzdeki günlerde çok ciddi yaptırımlar geliyor.
Örneğin artık isteyen istediği kadar borçlanamayacak, isteyen istediği kadar kredi kartı alamayacak, isteyen istediği kadar taksit yapamayacak!..
Yani bir anlamda borca dayalı lüks hayat sona erecek...
Lüks hayat diyoruz, çünkü borçlanmanın önemli bir kısmının zorunlu yaşam giderlerinden çok, lükse yönelik olduğu vurgusu yapılıyor...
Böyle olmasa, asgari ücretlinin elinde son model telefon, 280 lira bursla geçinen öğrencinin ayağında o fiyatta ayakkabı ve 24 ay taksitli lüks yurtdışı seyahatleri olur muydu?
Dış ticaret açığımız arttıkça artıyor.
Üretip sattıklarımızın getirisi, dışarıdan aldıklarımızın ancak yarısından biraz fazlası kadar. Yani borçlu olan sadece bireyler olarak bizler değil, devlet de bizden beter!..
Kredi kartları?
Bu gece Genç Bakış’ta, borçlu yaşamı konu ele alacağız. Konuyu araştırırken karşımıza müthiş rakamlar çıktı. Şaşırdık kaldık.
Teknolojik çılgınlık, lüks evler, arabalar, pahalı tatiller, hızla değişen moda, markalı kıyafetler...
Peki bu yaşamın perde arkasında ne var?
İşte o lüks hayatın perde arkası:
32 milyon kişide 56 milyon kredi kartı bulunuyor.
47 milyarı taksitli toplam 82 milyar lira kredi kartı borcumuz var.
1 buçuk milyon kişi icralık!
2 milyon 838 bin kişi kara listede!..
Hal böyleyken bile, kredilere ve kredi kartı taksitlerine kısıtlama getirileceği açıklaması şaşkınlık ve telaş yarattı.
Yeni düzenleme ile kredi kartlarında genel taksit sayısı 9 ay ile sınırlandırılıyor. Beyaz eşya ve mobilya alımlarında taksit üst sınırı 12 ay olarak belirlenirken gıda ve akaryakıt alımlarında taksitlendirme yapılmayacak.
Ayrıca bir başka düzenlemeyle konut kredileri hariç tüketici kredilerinin vadesi 36 ayı, taşıt kredilerinin vadesi ise 48 ayı geçmeyecek.
Nereye harcıyoruz?
Elektrikli ve elektronik eşya ile bilgisayar alımları, araç kiralama, telekomünikasyon ve kuyumculukla ilgili alışverişlerde ise, en fazla 6 taksit yapılabilecek.
Bu düzenlemelerin hayata geçmesine yaklaşık iki hafta var.
Peki yeni uygulama nasıl tepkiler yaratır?
Taksit ve vade kısıtlaması vatandaşı ve piyasaları nasıl etkiler? Durgunluk yaratır mı?
Bu yıl ailelerin borcu gelirinin yüzde 55’ine ulaştı.
Peki neden herkes borçlu?
İmkanlarımızın ötesinde bir hayat mı yaşıyoruz?
Kredi kartını ne için kullanıyoruz? İhtiyaçlar için mi, istekler için mi?
Neler lüks, neler ihtiyaç?
Taksitli satışlar harcamaları arttırıyor mu?
Bu düzenlemelerin hayata geçmesine yaklaşık iki hafta var. Peki yeni uygulama nasıl tepkiler yaratır? Taksit ve vade kısıtlaması vatandaşı ve piyasaları nasıl etkiler? Durgunluk yaratır mı?..
Evet bütün bu soruların cevabını bu akşam Genç Bakış’ta arayacağız. (Kanal D 00.15)
Bakalım karşımıza nasıl bir tablo çıkacak?..
Sadece biz mi borçluyuz?
Dünya geneline baktığınızda da hemen herkesin borcu var. Örneğin ABD’nin borcu dudak uçuklatacak cinsten. Onu örnek gösterenler çok fazla. Ama unuttuğumuz bir şey var ki o da onların üretimi bile bizim üretim oranlarımız!..
Ayrıca, Batılı ülkelerde, herkesin cebinde üç, beş hatta 10 kart yok!
Borç limitleri, kazançların 10 katına kadar olanı ise bulmak olanaksız...
Borç yüzünden bizdeki kadar intihar yaşanan ülke var mı?
Çok sevimli bir konu değil. Ama yakın çevresinde borç nedeniyle başı ağrımayan da yok gibi.
Alınan tedbirler, bu açıdan çok önemli. Umarız sekteye uğratmadan, nasıl delerizi düşünmeden, hayata geçirilmelerine kolaylık sağlarız...
Ve yine umarız, çok zor ekonomik koşullarda borçla, harçla geçimini sağlayan vatandaşlarımıza da yaşam çarklarını döndürebilecekleri önlemler alınır...
Özetin özeti: Ödeyebileceğinizin ötesinde ne olur borçlanmayın!..
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025