Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Türkiye’nin en üst akademik kurullarından birisi. Tüm üniversitelerin rektör ve dekanları ile her üniversitenin senatosu tarafından seçilmiş bir öğretim üyesinden oluşuyor. YÖK üyeleri de doğal üye gibi bu kurula katılabiliyorlar. 130’u aşkın üniversite olduğuna göre 250’nin üzerinde üyesi bulunuyor.
ÜAK başkanlığı her yıl için değişiyor. Üniversitelerin kuruluş sırasına göre o üniversitenin rektörü otomatikman başkan oluyor. Şu andaki Başkanı ise Bilkent Üniversitesi Rektörü Ali Doğramacı.
Tokat‘ta askerlerimize karşı kurulan hain pusu ve şehitlerimiz, önceki hafta ÜAK’nın da gündemine geldi. Bazı rektörler, terörü lanetleyen bir telin mesajı yayımlanmasını istediler. Bugüne kadar böylesi büyük terör olaylarında hep benzeri kararlar alındı. Hem de oybirliğiyle. Ama bu son toplantıda, çok enteresan tartışmalar yaşandı.
Önce neden böyle bir karara gereksinim duyulduğundan söz edildi. Ardından bu üniversitelerin görevi değil noktasına kadar gelindi. Hatta “Bırakın bu konuları, işimize bakalım” ve “Karar sayısı yetersiz” diyenler bile oldu. Oysa alınan diğer akademik kararlar da çok az kişiyle alınmasına rağmen...
Hazırlanan çok sade bir metne, çekimser kalarak imza koymayanların sayısı hiç de az değildi. Karşı olanlardan bazıları ise oylamaya hiç katılmadı.
250’nin üzerinde üyesi olan Üniversitelerarası Kurul’da, Tokat’ta yaşanan hain pusuyu kınayan metin, diğer işler de bittikten 5 saat sonra, sadece ve sadece 60 kadar üyenin oyuyla kamuoyuna duyurulabildi.
Görünen o ki toplumun diğer kesimlerinin olduğu gibi üniversitelerin de kafası karışık. Hem de en önemli konularda bile. YÖK, iktidara yaranmak ve üniversitelerdeki kontrolü ele geçirmek için ulusal değerler, birlik ve bütünlük de dahil her şeyi bir kenara iterken, umarız ne yaptığının farkındadır...

İTÜ de İngilizceye geçti
Yabancı dille eğitim, özellikle de İngilizce eğitim popüler üniversitelerimiz için olmazsa olmazlardan birisi. ODTÜ, Boğaziçi, Koç, Sabancı, Bilkent ve daha pek çok üniversitemiz İngilizce ağırlıklı eğitim yapıyor.
İngilizceye direnen üniversitelerin öncülüğünü ise İTÜ yapıyordu. Mezunları, hocaları, öğrenciler, yöneticileri hemen herkes karşı çıkıyordu. Sonra biraz yumuşar gibi oldular. Önce hazırlık sınıfı koydular, sonra da yüzde 30 ağırlıklı yabancı dile geçtiler. Ama bu da onları kesmedi. Karşı çıkanlar kadar ille de olsunlar diyenler çoğaldı ve yeni Rektör Muhammed Şahin de İngilizce olmazsa olmaz diyenler kervanına katılınca, İTÜ’nün 236 yıllık tarihinde yeni bir sayfa açılmış oldu.
İTÜ gelecek yıldan itibaren tümüyle İngilizce ağırlıklı eğitime geçecek. Mevcut öğrencilere ise mezun oluncaya kadar şu andaki sistem uygulanacak. Yani isteğe bağılı yabancı dil uygulaması söz konusu olacak.
Bu hafta Genç Bakış için İTÜ’deydik. İstiyor musunuz diye sorduk. Evet diyenlerin sayısı yok denecek kadar azdı. Mezunlarına sorduk onlar da farkındalığımızı kaybederiz dediler.
Görünen o ki bu karar İTÜ camiasında daha çok uzun süre tartışılacak.
Peki iyi mi yaptılar kötü mü?
Elbette artıları kadar eksileri de olacaktır. Ama eğer İTÜ bir dünya üniversitesi olmak istiyorsa, yabancı dil sorununu çözmek zorundaydı ve bu kararıyla yeni bir adım attı. ODTÜ ve Boğaziçililere göre en büyük eksiklikleri buydu. Öğrenci tercihlerinde sonraki sıralara inmesinin nedeni de yine İngilizceydi.
Eğitimleri konusunda kuşkuları yoktu ama yabancı dil öğretme konusunda sıkıntıları vardı. Bu kararla onu da aşmış oldular.
Bu karar öncelikle, öğretim kadrolarında gençleşmeyi ve dışa açılmayı getirmiş.
Rektöründen asistanına kadar İTÜ’lülerin, önümüzdeki yıllara yönelik çok farklı hedefleri var. Ne kadarını başarırlar bilmiyorum ama yarısını bile başarsalar, müthiş olur.
Uzaya gönderdikleri uydunun ikincisi yoldaymış. Arıkopter isimli helikopter de çok yakında uçmaya hazırlanıyormuş. Ve daha neler neler...
Özetin özeti: Üniversitelerde hem çok gurur verici gelişmeler oluyor, hem de üzücü, çok üzücü farkındalıklar yaşanıyor. Bakalım nereye kadar!..