Hemen her şey artık çok zor ama anne-baba olmak sanki şu günlerde çok daha zor.
Hele bir de evde, okula giden ve kayıt telaşı yaşayanlar varsa, işte onlara, sakın ola, çoluk çocuktan, eğitimden, gidişattan bahsetmeyin, sorgu sual etmeyin...
Niye? Çünkü, bir dokunup, bin ah işitirsiniz...
Zamane çocukları
Bugünün çocuklarına, hele bir de aile büyüğüyseniz, laf anlatmanız mümkün değil.
Onlar için büyük hakaret, doğru olanı gösterip,’’İşte doğru olan bu’’ demeniz.
En ufak bir uyarı, en ufak bir öneri, en ufak bir hatırlatma, zıvanadan çıkmalarına yetiyor da artıyor.
Her şeyi çok iyi bildiklerinden mi? Kesinlikle hayır. Hepsi öyle mi? Elbette değil. Ama şu var ki bugünün çocukları, gençleri, hatta bebekleri dünden çok farklı...
Hep kendileri haklılar, hep kendilerinin istedikleri olsun istiyorlar, hiçbir şey onları tatmin etmiyor ve en önemlisi de tahammülsüzler...
Artıları yok mu? Fazlasıyla var ama çoğu zaman öylesine ukalalar ki bazen her şeyi alıp götürüyor. Ama hepsi anlık. En kızgın anne, babayı bile birkaç saniye içinde tavlamaları işten bile değil, sanki hepsinde şeytan tüyü var ve bunu ustaca kullanıyorlar...
Hep haklılar!..
Çocuklarla, gençlerle, hatta bebeklerle, sakın ola inatlaşmayın, ne istiyorlarsa harfiyen yerine getirin. Yoksa eninde sonunda, onların istediği noktaya zaten geliyorsunuz. Yorgunluğunuz, siniriniz, zaman kaybınız da bonusu oluyor...
Onları bu hale biz getirdik.
Soran, sorgulayan, yaratıcı, cesur, donanımlı nesiller istemiyor muyduk?
Alın size pabuç gibi dilleri olan, yeterince donanımları olmasa da her şeyi bilen, ne yaparsanız yapın beğenmeyen, teşekkürden çok eleştiriyi seven, yapılanlardan çok yapılmayanı gören ve ağızları hiç susmayan, bugüne kadar hiç görmediğimiz bambaşka yeni bir nesil...
Hele bir de ergenlikte ve üzerlerinde sınav yükü varsa, onların sokağından bile geçmeyin. Allah anne babalarına sabır versin.
Eskiden de sınav vardı, eskiden de ergenlik yaşanırdı, eskiden de kazananlar, kazanamayanlar, istediği okula giremeyenler vardı. Ama hiç şimdiki gibi, her şey, anne babaların sırtına yüklenmezdi...
İşlemeyen sistemin, yanlış sorular yüzünden kaybolan puanların kabahatlisi hep onlar.
Kendileri için daha iyi olacak olan okulu önerdikleri için tu kaka olan, azar işiten, hiçbir şeyden haberleri olmamakla itham edilen, çocukları için yeterince mücadele vermemekle suçlanan da yine hep anne babalar oluyor...
Şamar oğlanı haline gelmekten yorulanların kimi psikoloğa gidiyor, kimi hepten içine kapanıyor ama geneli bu sürecin bir an bitmesi için sürekli dua ediyor...
İyi ki varlar!..
Burnundan soluyan anne babaları en iyi anlayanlar, yine aynı sıkıntıyı çekenler. Benzer sorunları, sadece kendileri değil, başkalarının da yaşadığını duyduklarında, bir rahatlıyorlar, sormayın. Sanki, daha önce, ağlayan sızlayan onlar değilmiş gibi, bir anda çocuklarına toz kondurmayan noktaya geliveriyorlar.
İşte bu durumu, en iyi bilen ve en iyi şekilde istismar eden de yine o çok bilmiş zamane çocuklar oluyor.
Aile büyüklerinin bu zafiyetlerini kullandıkça, kullanıyorlar...
Peki, doğru olan ne?
Bütün bunları zaten biz de biliyoruz, söylemesi de kolay, asıl önemli olan, doğru olanın ne olduğu, biliyorsan söyle, yoksa sus, dediğinizi duyar gibi oluyorum...
Böylesi durumlarda, kelin merhemi olsa, başına sürer demek, sanki en doğrusu. Çünkü, hiçbir reçete, diğer çocuklar için geçerli değildir...
Zaten en büyük yanlışı da bu noktada yapıyoruz.
Yaşadıklarımıza, bildiklerimize, duyduklarımıza ve en çok da doğru olduğuna inandıklarımıza göre hareket ediyoruz. Oysa bizim doğrularımızla, onların doğruları çok farklı.
Ve son yıllarda, çocuklara en büyük kötülüğü, iyilik olsun diye, başta devlet ve anne babalar olmak üzere, hep biz büyükler yapıyoruz...
Onlar bizi anlamıyor ya da anlamak istemiyor, biz de onları ve fatura hep onlara çıkıyor, kabahatlisi de biz oluyoruz.
Sonuçta, onlar da huzursuz oluyor, biz de. Ve bu kısır döngünden de bir türlü kurtulamıyoruz.
Çünkü olup bitenin farkında değiliz, çünkü adını koyamıyoruz, çünkü çözüm üretemiyoruz, çünkü birbirimize yeterince zaman ayırmıyoruz...
Özetin özeti: Zamanı hovardaca kullanıp, sonra da zaman mı var ki demek yerine, keşke biraz daha çok empati yapabilsek!..