Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bayram seyran demeden herkesin aklından geçen soruyu 9. Cumhurbaşkanı Demirel’e sordum. Önce, “Bırak ekonomiyi falan da tatilin keyfini çıkar” dedi. Sonra, ülkemizin güzelliklerini sıraladı. “Hangi ülkede dört mevsim bir arada yaşanır? İşte bu bizim en büyük zenginliğimiz. Bir de bunun farkına varabilsek” deyip, “Şimdi sorunu sor” dedi.
Benimkisi gazetecilik merakımın depreştiğinden değil, cevabını herkesin merak ettiği soruyu, en iyi cevaplayacaklardan biri o olduğu için sordum. Çünkü bayramda siyaseti ve yolsuzlukları bile gölgede bırakırcasına en çok konuşulan konu bu:
Küresel ekonomik kriz Türkiye’yi de etkiler mi?
O, ne dönemler yaşadı. Ne krizler atlattı. Elbette bir bildiği vardır diye düşündüm. Nitekim öyle de oldu. Daha sorunun sonuna gelmeden, o çoktan anlatmaya başlamıştı bile.
“Dünya son 6 yılda ekonomide altın çağını yaşadı. Ortalama yüzde 5’lik büyüme gerçekleşti. Bunun yansımaları elbette bize de oldu. Şimdi gelinen noktada da olumsuz gelişmeler mutlaka bizi de etkileyecektir. Ama eğer likidite durumu iyi idare edilirse, en az etkilenen ülkelerden biri biz oluruz.”
Demirel, ekonomistlerin aksine daha bir iyimser. Ama iktidar mensupları gibi çok rahat da değil.
70 milyar dolar bütçe açığımız var. 50 milyar dolar da likidite ihtiyacımız. Eğer bu dengeleri bir şekilde negatiften pozitife dönüştürebilirsek, krizden korkmamak gerekir.
Demirel bayram tatili için şu sıralar Antalya’da. Henüz denize girmese de güneş ve denizin tadını doyasıya çıkarıyor. Bu olanağı yakalayan hemen herkese de Çağlayangil taktiğini öneriyor.
“Rahmetli Çağlayangil, böylesi zamanlarda, hicri, miladi, krikori takvimi de dahil bütün takvimleri ve zamanı unutun. Doğanın size sunduğu bu güzelliklerin, refahın, konforun tadını çıkarın derdi...” diyor.
Demirel’den iş zamanı iş, tatil zamanı da tatil mesajını aldım. Ama yine de her ikisini bir arada yürütmeye devam ediyoruz. Yoksa, gazetesiz bayramın tadı mı çıkar!..
Eskiden bayramlar da, Bayram Gazetesi dışında diğer gazeteler çıkmazdı. Üç günlüğüne de olsa, Demirel’in dediği gibi, kafamızda hiçbir şey olmadan doyasıya bir tatil yapardık. Ama birileri o düzeni bozdu. İyi mi oldu, kötü mü? Takdiri sizin...

TOKİ Başkanı da iyimser
Ekonomiyi filan bırakıp tatilin keyfini çıkaralım desek de TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar ile bayramlaşıp son krizin anası olan mortgage’ı sormamak olur mu?
Demirel gibi, ona da, “Ne olacak bizim halimiz, bizi de etkiler mi?” diye sordum
“Etkilememesi imkânsız. Ama bizdeki sistem Amerika’daki gibi değil, onlar 100 birimlik konutları krediyle 300’e, 500’e alıp, sonra da aynı evi üçte bir fiyata nakit sattılar. Ama sistem yürümedi. Bir süre sonra tıkandı. Bütün sıkıntı bundan çıktı. Sistemden herkes nemalandı. Şimdi yarattığı tahribat da herkesi etkileyecek dedi.
Peki, “Demirel’in sözünü ettiği 50 milyar dolarlık taze parayı bulabilir miyiz?” dedim. Önce, “Bu ortamda çok zor, nereden bulacağız?” dese de hemen ardından sıraladı: Aslında İstanbul’daki atıl arazilerden imar geçirip yabancılara satarak 50 değil 200 milyar  dolarlık bir fon yaratabiliriz. Bu hiç zor değil. Yeter ki istensin. Böylece hem kriz atlatılır hem de İstanbul rahatlar...
Bayraktar’ın sesi, her ne kadar kırık olsa da ümitliydi. Detaylarına girmedim. Çünkü bu benim işim değil...
Ama sonra baktım, asıl işi bu olanların hali de ortada! Düne kadar bize akıl verenler şimdi yerlerde sürünüyorlar...
Özetin özeti: Amerika’da başlayıp bütün dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz, Türkiye için bir şans mı yoksa felaket mi olacak? Demirel ve Bayraktar temkinli ama iyimserler. Umarız öngörüleri gerçekleşir. Yoksa hepimizi zor günler bekliyor...