Başbakan Erdoğan, halkın nabzını çok iyi tutuyor. Kimin hangi konuda derdi var, çok iyi tespit ediyor. En azından eğitimde, bu böyle.
Son birkaç aydır sırasıyla, önce dershaneleri, sonra sınavları şimdi de ödevleri gündeme getirdi...
Keşke Milli Eğitim Bakanı o olsaydı.
Eminim ki şimdiye kadar, dershane, sınav, ödev, hepsi de tarih olmuştu!..
Şimdi birileri çıkıp da, her şeye muktedir olan bir Başbakan, nasıl olur da böylesi bir sorunu çözemiyor, diyenler çıkabilir.
Haklılar, ama hangi birine yetişsin. O hedef koyuyor, yerine getirmesi gerekenler ise başkaları.
Belediye başkanlığından bu yana öğrencileri ve eğitimi sevdiğini biliyoruz. O yüzden, samimiyetine de inanıyoruz. Keşke buna, yanı başındakiler de inanabilselerdi!..
Okullar neden var?
Osmanlı Maarif Nazırlarından yani Milli Eğitim Bakanlarından Emrullah Efendi “Okullar olmasaydı, eğitimi ne güzel idare ederdik“ demiş ama yanlış anlaşılmış. Tıpkı şimdi Başbakan Erdoğan’ın yanlış anlaşıldığı gibi. Başbakan’ın sınavlar, dershaneler, ödevler kalksın sözü, hep bu eski sözü hatırlatıyor. Yakında “okullar da kalksın” der diyorlar.
Oysa dikkat çekilmek istenen noktalar çok farklı. İsterseniz gelin önce Emrullah Efendi’nin o sözü neden söylediğini bir hatırlayalım.
Emrullah Efendi, meclisten ne zaman ek ödenek istese, milletvekilleri ve diğer bakanlar, hop oturup, hop kalkıyorlarmış. “Bütçede zaten para yok sen sürekli ek ödenek istiyorsun, vazgeç artık bu sevdadan” diye kendisini eleştiriyorlarmış. Bir gün sabır sınırlarının sonuna gelip tepesi atınca, “madem öyle okulları kapalım, siz de, ben de kurtulalım. Böylece eğitimde, ülkede çok daha kolay idare edilir” demiş...
Şimdi aynı yanlış anlaşılma, Başbakan Erdoğan‘ın söylemleriyle ilgili. Başbakan, yediden yetmişe hepimizin rahatsız olduğu konuları dile getiriyor. Yani istikamet gösteriyor, talimat veriyor. Ama arkası gelmiyor. Peki, gereğini niye yerine getirmiyor diyenlere de şunu hatırlatırız:
Milli Eğitim’de sizce neden 4 kez bakan değişti?..
“Bu böyle gitmez”
Başbakan Erdoğan, önceki gün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle, koltuğunu, Keçiören Tarhuncu İlköğretim okulu 5. sınıf öğrencisi Enes Karabulut’a devretti.
Erdoğan, törende yaptığı konuşmada dershaneleri eleştirerek, aynen şunları söyledi:
“Anaların babaların ceplerini söğüşlüyorlar. Parası olan gidiyor, parası olmayan neyi var neyi yok satıyor, çocuğunu oralara götürecek, böyle mantık olmaz. Ben siyasetçiyim, benim işim istikamet vermektir. Bunun altını dolduracak teknokratlardır. Bu böyle gitmez. O zaman okullar neden var? Bu okullarda iyi eğitim verecek kalitede öğretmenler de olacak.
Ödev de kalkacak
Başbakan Erdoğan, devir teslim töreninde sadece sınav ve dershanelere kızmadı. Ödevler konusunda da çok dertliydi:
“Benim yeğenim ödevlerin fazlalığından söz ediyor. Bayram demeden, hafta sonu demeden çocuklar harıl harıl ödev yapıyor. Çocuklarımızı bundan kurtaracak yeni bir sisteme geçeceğiz. Biz devlet okullarında çocuklarımızın önüne kitapları ücretsiz koyuyoruz. Özel okullarda bizden kitap istiyor. Hem kitap isteyeceksin, hem para isteyeceksin nasıl olacak bu iş.”
Ödevsiz eğitim olur mu?
Eğitimin içinde olanlar bilir ki, ödevsiz eğitim olmaz. Çünkü öğrenilen bilgilerin pekiştirilmesi ve ön hazırlık için, ödev olmazsa olmazların başında geliyor. Ama şu andaki ödevler, bu amacın çok ötesine geçti. Ödevleri, artık öğrenciler değil, anne babalar yapıyor. Daha da vahimi, ödevler yüzünden öğrenciler kendilerini geliştirecek sosyal etkinliklere zaman bulamıyor.
Ödevler okulda yapılsın, Avrupa’da bu yönde uygulamalar var diyenlere de bir çift sözümüz var. Onların ödev anlayışıyla bizimki çok farklı. Onlar proje bazlı ödev veriyorlar. Ayrıca çantasız eğitim yapanlar da tüm gün okuldalar. Bizdeki gibi yarım gün eğitim yapılmıyor!..
Özetin özeti: Eğitimde kat edilecek daha çok uzun yol var. En azından hastalıkların çok önemli olanları teşhis edilmiş durumda. Asıl sorun, bu hastalıkları, kimin nasıl tedavi edeceğinde...