Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünyanın ya da Türkiye’nin en iyi eğitim kurumlarına baktığımızda, en iyiler sıralamasında, hep en köklü liseler ve üniversiteleri görüyoruz. Yenilerden bu sıralamayı zorlayanlar olmuyor mu? Elbette oluyor ama sayıları çok fazla değil. Çünkü eğitim kurumları da, tıpkı iyi şaraplar gibi yıllandıkça değerleniyorlar. Eğer kaliteli değillerse, sirkeye dönüşen şaraplar gibi sıradanlaşıyorlar ama iyilerse değerleri daha da artıyor…
Her ne kadar aksini iddia edenler olsa da, genel anlayış bu yönde. Peki bu doğru mu?
En azından yanlış değil. Ama istisnaların kaideyi bozduğu durumlar hızla artıyor. Yani kısa bir süre önce kurulmalarına rağmen, köklü öğretim kurumlarına rakip olan okulların sayısı hızla artıyor. Köklü öğretim kurumlarının en büyük handikabı, hantallıkları. Yenilerin en büyük sorunu ise oturmamışlıkları.
Veli ya da öğrencilerin, okul seçim dönemlerindeki, en büyük kafa karışıklığı bu yüzden. Birinin albenisi var, diğerinin bilinirliği.
Avantajlar, dezavantajlar tartıya konduğunda, eskilerin ağır basması da ya da elenmeleri de bu gerekçeye dayanıyor. Okul seçimi ve üniversite tercihlerinin şekillendiği şu günlerde, öğretim kurumları, kendilerini bir kez daha gözden geçirip, en iyi yönleriyle kamuoyunun karşısına çıkmalılar. Yoksa başları çok ağrır. Özellikle de özel ve vakıf öğretim kurumlarının!
En etkili tercih nedenin popülarite olduğunu da sakın unutmasınlar. Yoksa boş kontenjanlarla yola devam etmek zorunda kalırlar.