10 bin öğretmen alımı için başvurular dün sona erdi. Kuralar yarın çekilecek. Şubatta atama olup olmayacağına ise muhtemelen yarın bir açıklık getirilecek.
Öğretmen tayinleri kadar önemli diğer bir konu ise üniversiteye girişte uygulanacak katsayılar. YÖK, perşembe günü bu konuda nihai kararını verecek. Ama meslek lisesi mezunlarının üniversiteye sınavsız geçişlerine olanak sağlayan yasa yürürlükte olduğu sürece, alınacak her kararın yeni bir yargı sürecini başlatacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ve bu da sınav takvimini altüst etmeye yeter de artar...
Öğretmen atamaları?
Öğretmen atamalarıyla ilgili olarak her kafadan bir ses çıkıyor. Hangisi doğru, hangisi yanlış belli değil. Keşke Milli Eğitim Bakanlığı da, Dışişleri ve Genelkurmay gibi haftalık ya da aylık olağan bilgilendirme toplantıları yapıp, eğitim dünyasını ve kamuoyunu bilgilendirse.
Örneğin, yarın yapılacak atamalardan sonra, boşalan sözleşmeli kadrolara ne zaman atama yapılacak? Gelen bilgiler başvuruların aralık sonunda başlayacağı yönünde ancak resmi açıklama yapılmadan kimsenin içi rahat etmiyor.
Ama cevabı merakla beklenen asıl soru, önceki yıllarda olduğu gibi, bu şubatta da atama yapılacak mı? Yapılacaksa, hangi branştan, kaç öğretmen alınacak?
MEB ile Maliye arasındaki ön anlaşmaya göre, öğretmen atamaları yılda bir kez ağustosta gerçekleştirilecekmiş. Yani 45 bin öğretmen ataması yapılacaksa, tümü kadrolu olarak ağustosta alınacakmış. Eğitim takvimi ve uygulama açısından bakıldığında kulağa hoş geliyor. Ama sanki gelecek öğretim yılından itibaren uygulamaya konulsa daha iyi olur. Çünkü önümüzdeki şubat atama dönemi için çok yüksek bir beklenti var. Yapılmaması, yıllardır atama bekleyen öğretmenler üzerinde derin yaralar açabilir!
YÖK ve katsayılar?
Katsayılar konusunda öylesine bir beklenti yaratıldı ki, alınacak her karar, tartışmaları da beraberinde getirecek. Üzülen de sonunda yine öğrenciler olacak.
YÖK, daha önce olduğu gibi, 17 Aralık’ta alacağı kararı da kesin çözüm olarak görüyor. Ama yeni getireceği belirtilen düşük oranlı katsayılar da yine Danıştay’dan dönecektir.
Danıştay bu konuda iptal için onlarca gerekçe sayabilir. Zaten bu konuda YÖK Başkanı Özcan, “Hukukun arkasından dolanacağız“ diyerek yeterince ipucu veriyor. Ama benim asıl dikkat çekmek istediğim konu, meslek lisesi mezunlarına sağlanan sınavsız geçiş olanağı.
Yeni düzenlemeyle, meslek lisesi mezunlarına hem eşit koşullara yakın bir ortamda yarış olanağı sağlamış oluyorsunuz hem de buna ilave olarak, sınavsız geçiş ayrıcalığı veriyorsunuz ki, bu da hukukun eşitlik ilkesine aykırı deniliyor.
“Meslek lisesi mezunları yıllarca mağdur oldu, biraz da avantajlı konuma gelsinler” dediğinizde ise yine karşınıza hukuk çıkıyor.
Düz liseler de mağdur
Katsayılar nedeniyle eğer ortada bir mağduriyet varsa, bu konuda daha büyük mağduriyeti, meslek lisesi dışındaki diğer liseler yaşıyor.
Meslek lisesi mezunları, nasıl ki alan dışı tercih yaptıklarında Orta Öğretim Başarı Puanları’nın çarpıldığı katsayılar 08’den 03’e indiyse, aynı durum diğer liseler için de geçerli oldu. Örneğin Sözel’ci bir öğrenci Sayısal tercih yaptığında, meslek lisesi mezunlarının tıbbı, hukuku tercih ettiklerinde olduğu gibi, OÖBP’leri 03’le çarpıldı. Yani söz konusu durum sadece meslek lisesi mezunları için değildi. Ve ÖSS’ye girenlerin üçte ikisini meslek lisesi dışındaki diğer liseler oluşturuyor.
Eğer ortada alan dışı tercih nedeniyle bir mağduriyet varsa, küçük yaşta alınan kararların ileriki yaşamı altüst ettiği söz konusu ise daha büyük haksızlık onlara yapılıyor. Ama katsayı tartışmalarında hiç onların sesini duymuyorsunuz. Peki onlar bu haksızlığı göremeyecek kadar duyarsızlar mı? Kesinlikle hayır. Peki hepsi de doğru seçim yapıp, yerlerinden memnunlar mı? Evet demek çok zor. O halde niye susuyorlar? Korktuklarından mı? Mümkün değil. Onlar sadece oyunun kurallarını biliyor ve ona göre oynuyor, sonuca da razı oluyorlar.
Özetin özeti: MEB ve YÖK yeni sorunlar yaratmak için değil çözüm için varlar. Aksini düşünmek bile istemiyoruz...