Sınıfta kalan öğrencilere yönelik bir karar hala çıkmadı. Öğrenciler, öyle bazılarının iddia ettiği gibi eğitim kalitesini düşürüp bedavadan sınıf geçmek istemiyorlar. İstedikleri sadece bir sınav hakkı. Ki buna da hakları var...
Milli Eğitim Bakanlığı Sınıf Geçme Yönetmeliği'ni yeniden gözden geçirmeli ve bazı yeni kararlar almalıdır. Bunlar neler olabilir tek tek ele alalım:
* Okullar kapandıktan hemen sonra yapılan not yükseltme sınavı, şimdi olduğu gibi aynen devam etmelidir. Ama bu sınava sadece notlarını yükseltip üniversiteye girişte avantaj kazanmak isteyen başarılı öğrenciler girmelidir.
* Zayıfı olan öğrenciler için öngörülen bütünleme sınavları eskiden olduğu gibi yine eylül ayında yapılmalıdır. Bu arada ihtiyaç duyan öğrenciler için tüm il ve ilçelerde yaz okulları açılmalıdır. İlle de her okulda tamamlama kursu açılmasına gerek yok. On okulun bulunduğu bir ilçede açılacak bir yaz okulu tüm öğrencilere hizmet verebilir. Böylece tüm öğretmenlerin uzun yaz tatilleri de kısalmamış olur...
* Bütünleme sınavları, kaprisli öğretmenlerin intikam duygularını asgariye indirmek ve eğitimde standartı yakalayabilmek için merkezi sistemle yapılmalıdır. Yani sorular Ankara'da hazırlanıp aynı anda tüm okullarda gerçekleşmelidir...
* Alan dışı derslerden, ki sayısı bir ya da ikiyi aşmayabilir, borçlu geçme sistemi düşünülmelidir. Örneğin lisede dil bölümünü seçip, hayatta bir daha hiç matematik okumayacak bir öğrencinin bu tek ders yüzünden öğrenim hayatı sona erdirilmemelidir.
* Lise diploması alıp evinde oturacak ya da iş hayatına atılacak bir öğrenci ile yüksek öğrenime devam edecek öğrenci birbirinden ayrılmalıdır. Şu anda sanki her öğrenci üniversiteye gidecekmiş gibi akademik ağırlıklı eğitim yapılıyor. Oysa üniversiteyi düşünmeyenler için fazlasıyla gereksiz. Kredi sınırı konulup şu kadar krediyi tutturan üniversiteye başvurabilir o sınırın altında kalanlar başvuramaz denilebilir. Tabii sınırın altında kalan öğrencilerin önünü kesmeden. Öğrenci eksik kredisini tamamladığında üniversiteye başvuru hakkı elde edebilmelidir.
* Liseden sonra üniversiteyi düşünmeyenler için ağırlıklı akademik dersler yerine hayata yönelik seçmeli pratik dersler konulmalıdır. Hatta bu dersleri kendi okulu yerine meslek liselerinden gidip alabilmeli ya da yaz okullarında bu arzusunu yerine getirebilmelidir...
* Üniversiteye girişte alan seçimi çok önemli rol oynar hale geldi. Ama öğrenciler bu konuda yeterince bilgilendirilmiyor. Alan seçimi ya tesadüflerle ya da zorunluluk sonucu gerçekleşiyor. Örneğin okuduğu okulda ya da bulunduğu ilçede istediği alan bulunmayan ve bu yüzden de farklı alanlarda öğrenim gören öğrenciler için farklı alternatifler geliştirilmelidir...
Özetin özeti: Çağdaş eğitim sistemleri öğrenciyi harcama değil, kazanmaya yönelik. Katı, dediğim dedikçi eğitim anlayışı artık çok gerilerde kaldı. 13 dersten teki zayıf olan kapı önüne konmadığı gibi, 13 ders içerisinde tek dersi iyi olanları bile kazanmayı amaçlıyor...
Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu, umarız bu tarihsel reformu kısa sürede gerçekleştiren isim olur.
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025