Gaziantep’e daha önce belki kırk defa geldim. Ve her defasında da mutfağıyla, tarihiyle, girişimciliğiyle, misafirperverliğiyle, müzeleriyle, yurtseverliğiyle, üniversiteleriyle, siyasete bakış açısıyla, esnafıyla ve giriş sınavlarındaki sonunculuğuyla beni hep çok şaşırttı...
İki gündür Gaziantep’teydim. Her yerinizi gezdim, tüm yemeklerini tattım, tarihinizle ilgili her şeyi biliyorum, bu kez beni şaşırtamazsınız dediysem de daha ilk gün, yine şok üzerine şok yaşattılar...
Atatürk canlanmış
Gaziantep, aidiyet duygusu en yüksek kentlerin başında geliyor. Bir Gaziantepli için Gaziantep’ten daha güzel bir kent bulamazsınız. Keşke her kent, her okul, her kurum böylesine yüksek aidiyet duygusu yaratabilse...
Her ne kadar o güzelim kentlerinden ayrılmak zorunda kalsalar da, bir ayakları hep Gaziantep’te. Yılda en az birkaç kez gelip havasını soluyup, suyunu içiyor, değişimi yakından izliyorlar...
Gaziantepli pek çok işadamı var. Süzer Gurubu’nun patronu Mustafa Süzer de onlardan birisi. Bu yıl 50. kuruluş yıldönümünü kutlayan Gaziantep Kolej Vakfı (GKV) Lisesi’nde öğrenim gördü. Okulunun bu özel gününe gelirken, eşini, dostunu ve gazetecileri de davet etti. Misafirlerini memnun etmek için dakika oturmadı. Ama Antep, sanki onun eski Antep’i değil gibiydi...
İlk durağımız Halil Usta’nın yeni mekanı oldu. Lokanta büyümüş ama tat sanki eski mekanda kalmış. Tıpkı Sahan ve İmam Çağdaş’ta olduğu gibi. Büyüdükçe, lezzetten uzaklaşıyor, eskiyi aratıyorlar...
Kendirli Müzesi, eski bir kiliseymiş, sonra öğretmen evine dönüşmüş şimdi ise müze. Gaziantep’in kurtuluşu üç boyutlu animasyonla canlandırılmış. Atatürk ve Gaziantep’in kurtuluşuna imzasını atan kahramanlar adeta ete kemiğe bürünmüşler. Sanki canlı yayında o günleri anlatıyorlardı. Ağlayan çoktu, gözleri dolmayan da kalmadı...
Gaziantep pek çok özelliğinin yanı sıra aynı zamanda bir müzeler kenti. Dünyanın en büyük mozaik müzesi ve envai çeşit müzeler burada. Müzecilik tekniği, öylesine gelişmiş ki, helal olsun demeden geçemiyorsunuz.
Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey’nin bu noktaya gelinmesinde çok büyük katkıları var. Ama o da bu dönem başkanlığı bırakıyormuş. Üzüldük. Tadında bırakmak gerekir dedi, saygı duyduk. Suriye ile ilgili anlattıkları ise mensubu olduğu iktidarın bakış açısıyla taban tabana zıttı. Ona göre, Suriye konusunda çok büyük yanlışlar yaptık. Hala da yapmaya devam ediyoruz. Yüz binlerce Suriyeliye kucak açmışlar, Halep Belediye Başkanı’nı işe almışlar ama gidişattan hiç memnun değil. Ankara, keşke onu bu konuda biraz daha yakından dinlese!..
Yemeklerin tadı kaçmış
İkinci günün akşamına kadar, hala Gaziantep’in eski damak tadını bulabilmiş değiliz. Şirehan’da yemek festivali vardı. Dün akşam oraya gittik. Restorasyon güzel ama yemekler bir o kadar sıradandı. Zaten Antep yemekleriyle hiçbir alakası da yoktu. Servis ise evlere şenlikti.
Sabah kahvaltıda kendimizi affettiririz dediler ama hala büyük organizasyonları kaldırabilecek noktada olmadıklarını kendileri de gördüler...
Daha önce defalarca gittiğim Mozaik Müzesi’ni bir kez daha keyifle gezdim ve yine hayran kaldım. Bu topraklarda binlerce yıl önce yaşayanlar, kesinlikle, bizlerden daha medeni, daha estetik ve daha keyiflilermiş. Bunu bir kez daha gördük..
Anadolu’da bir yerlerde bir özel okulu 50 yıl ayakta tutmak hiç de kolay değil. Ama GKV bunu başarmış. Törenleri de güzeldi ancak daha görkemli olabilirdi. En azından mezunlarıyla daha fazla gurur duyabilirlerdi...
Padişah sofrası!
Güya öğleyin İmam Çağdaş’ta “Padişah Sofrası”nda, dünyada haklı bir üne sahip Gaziantep mutfağının en nadide örneklerini tadacaktık. Eğer daha önce Gaziantep mutfağını çok iyi bilmiyor olsaydım, bunlar mı diye çok büyük hayal kırıklığı yaşayabilirdim. Siz siz olun, marka yerler kadar meşhur olmayan kebapçılara da, tatlıcılara da gidin, kesinlikle pişman olmazsınız...
Akşama, GKV Başkanı Nüket Ersoy’un bağ evinde otantik bir akşam yemeği ve Bayazhan’da akşam keyfi yaşayacakmışız. İnşallah...
Bugün ise Halfeti ve Kelaynak kuşlarının vatanı Birecik’e gideceğiz. Her iki yere de daha önce birkaç kez gitmiştim. Özellikle Halfeti Rumkale’siyle, baraj nedeniyle Fırat’ın suları altında kalan köyleri ve siyah açan gülleriyle muhteşemdi. Umarım, en azından onlar, eskisi gibi kalmıştır.
Özetin özeti: Gaziantep zirveyle, en dip arasında gel-git yapmayı seven ve her karesiyle şaşırtan bir kent. Çok göç alıyor, çok sorunları var ama bu onları hiç yıldırmıyor. En önemlisi de umutları ve gülücükleri hiç eksik olmuyor. Yüreklerinde de herkese yer var.
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025