Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Genç Bakış’ın bu haftaki konuğu Aykırı Sorular’ın yapımcısı Enver Aysever’di. Gedik Üniversitesi’nde gerçekleşen programda, öğrencilerin soruları da, Aysever’in olaylara bakış açısı da alışılmışın dışında bir hayli aykırıydı.
İşte programdan önemli satır başları:

Atatürk’e saygı!
- Mustafa Kemal Atatürk’ü Türkiye’de çok hoyrat, çok saygısız ve terbiyesiz bir şekilde tartışıyorlar. Bunu doğru bulmuyorum.
- Bir kimsenin Ne Mutlu Türküm Diyene demesinden kim rahatsız olabilir ki! Ama sorun bu değil. Sorun, bunun sahici olup olmaması. Yurtdışında pasaportunuz değerlidir, romancınız dünyanın dört bir yanında satıyordur, bilim adamlarınız dünyada itibarlıdır, üniversiteleriniz dünyayla yarışmıştır. Teknoloji üretmiş, marka yaratmışsınızdır. Önemli olan o.
- Başbakan’ın programa gelmesini isterdim ama Başbakan’ın katılacağı programları kendisinin tercih ettiği duyumunu aldığım için davet etmedim. Yarın davet etmeyi deneyeceğim. Gelirse de sansür yapmaksızın soru sorabileceğimi sanıyorum ve umuyorum.
- Bir yazar hakkında konuşurken yazarlık ölçüsü üzerinden bakmamız gerekir. Ama Türkiye’de Orhan Pamuk, Elif Şafak olsun başka yazarlar olsun, siyasi düşüncelerinden dolayı çok ağır şiddete maruz kaldılar. Fikirlerini beğenmediğimiz insanın fikirlerini eleştirmemiz gerekir. Silahla kalem arasında ben her zaman kalemden yana olurum.

Pamuk bana göre değil
- Orhan Pamuk benim yazarım değil. Bütün yapıtlarını okudum ama bana seslenmiyor.
- Kariyer planlama gençlerimizi ve üniversitelerimizi esir alıyor.
- CHP’yi ben seçmedim. Sayın Kılıçdaroğlu genel başkan olduğunda bana davet yaptı, ben de katıldım. Ama Sinan Aygün ile ikimiz 1 Mayıs’ta Taksim’de yan yana olabilir miyiz? TÜSİAD’la kavga etmeyen sol parti de olmaz.
- Babaannem alzheimer hastalığı geçirdi. Arapça konuşmaya başladı. Ne dediğini anlayamadım. Hayatımda yaşadığım en korkunç andı. O an fark ettim ki diller kutsaldır. Diller insanın anne sütü gibidir ve biz dillere saygı duymalıyız.
- Ben kendimi ne Türkiyeli ne Türk sayıyorum. Ben Türkçeliyim, Türkçe yazıyorum. Yazarların yurdu dilidir. Ben Türkçeye tutkunum. Türkçe benim için kutsaldır. Bu dile kimsenin dokunmasına izin vermem.
- Düne kadar bir insan ben Kürdüm derken suçluydu, bugün ben Türküm derken suçlu gibi oluyor. Böyle bir saçmalık olabilir mi?

Yurtseverlik duygusu?
- Yeni bir dünya kurulması sürecinde milliyetçilik üzerinden yeni bir dünya kurulabilir mi yoksa insana mi yeniden bakmamız gerek, bunu tartışmalıyız.
- İnsanın içindeki yurtseverlik duygusu çok saygındır hatta aksi ayıplıdır ancak insanın sadece kendisine ait olanı sevmesi, kendi dışındakine üstünlük duygusuyla bir arada olması da çok tuhaf bir duygudur. Bunlar Türkiye’de tartışılmalı. Hamasetin yerine bilim konulmalı.
- Türkiye’de Başbakan’ın öğrencilerin üniversite bitirme sürelerini değil, akademik kadroların yeterliliğini tartışması lazım.
- Bizim ülkemizin bu kadar çok üniversiteye ihtiyacı yok. Meslek okuluna ihtiyacımız var. Bilim insanına ihtiyacımız var.

Tek adam egemenliği
- Türkiye’de bu kadar siyasal kavga var, Gezi olayları var, toplumu bilgilendirme adına çıkıp, ben de böyle diyorum diyen rektör var mı?
- Siyaset yapmaktan vazgeçmedim. Gazetecilik mesleği bir tür siyaset yapmadır. Kamu gözcülüğüdür. Bu sorumluluğumu yapıtlarla ve namuslu bir aydın tavrıyla, yazarak, çizerek, televizyon ekranında yerine getireceğim.
- Her partide tek adam egemenliği var ve sizin kişiliğinizi, özgün fikirlerinizi kabul etmiyor. Milletvekilleri daha değerli olmalı, sözüne itibar edilmeli.

Acılar olmasın!
- Kürt sorunu dediğimiz olguyu nesnel ölçütlerle tartışmazsak Türkiye yarın sokak savaşlarına gidecek bir hale gelir. Nesnel ölçüt şudur; bu ülkede darbe yapıldıktan bu ülkenin yurttaşı olan insanlara inanılmaz işkenceler yapıldı. Tersinden düşünelim, birçok günahsız, iyi yetişmiş genç askere gitti, tabutu geldi. Bir insanın evine şehit geldiyse o acıyı yüreğinden atması mümkün değil. O insana ne anlatırsanız anlatın, o eve düşen ateşle boğuşması kolay değildir. Acıları yarıştırarak, rekabet ortamı yaratarak hayata bakamayız. Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Anadolu toprağının bereketli Kürtleriyle barışmak zorundadır. Biz kardeşiz.
- Ayrı toprak talebiyle, bir insanın dilini kullanmak istemesi arasında hiçbir benzerlik yok. Bir insanın ana dilini öğrenmesi temel insanlık hakkıdır. Ayrı toprak istemesi meselesiyle bugün anayasal olarak suçtur.

En aykırı konuğum!
- Prensip olarak paralı eğitime ve paralı sağlığa karşıyım.
- Ortadoğu’nun içinde bulunduğu süreçte Türkiye’nin almaya çalıştığı rol biraz hayali. Irak’ta Amerika lehine bir rejim değişikliği yapıldı. Irak’taki değişim Şii-Sünni gerilimi doğurdu. Türkiye buna taraf olmamalıydı.
- Soru sormanın yasak olduğu ortamlarda ne sorsanız aykırı olmaya başlıyor.
- En aykırı konuğum Ali Ağaoğlu oldu. Bir diğeri de Seyfi Dursunoğlu. Ayrıca Fazıl Say ile çok kritik bir dönemde büyük tehdit altında yaptığımız program da önemliydi.
- Bir hakem arkadaşımıza eşcinsel olduğu için hakemlik yapamaz denmişti. Ona ‘Tribünlerdeki malum tezahürat yapıldığı zaman ne hissediyorsun’ şeklinde bir soru sordum. Sorduğum en aykırı soru olabilir.
- Gazetecilerin, yazarların, cesur olmak zorunda oldukları bir ülke demokratik bir ülke olamaz.
Özetin özeti: Aysever iyi bir gazeteci ama bir o kadar da iyi bir yazar ve konuşmacı. Gençlerle diyaloğu arttıkça, yıldızı daha da artacak. Dünkü programın özeti oydu!..