Kamu düzeninde, şeffaflık, olmazsa olmazların başında geliyor.
Bu konuda pek çok yasa çıktı. Çok önemli vaatler verildi...
Güncel gelişmelerle ilgili olarak müthiş bir bilgi kirliliği var.
Doğru olan ne anlamak mümkün değil.
Oysa her şey vaat edildiği gibi şeffaf olsa, kamuoyunun bilgisi dahilinde gelişse, belki de hiç bu kadar dallanıp budaklanmayacaktı...
Siyasi ve adli tartışmalar elbette çok önemli. Ama ateş düştüğü yeri yakıyor.
Gerginlik nedeniyle, pek çok alanda olduğu gibi eğitimde de işler durma noktasına geldi. Hiç kimse önünü göremiyor, karar alamıyor, yasaların gereğini yerine getiremiyor.
İşte size, BİMER’e, Cumhurbaşkanlığı’na, YÖK’e ve ilgili üniversite rektörlüğüne dilekçe ile bildirilmesine rağmen, bir yıldır sonuç alınamayan bir sınav öyküsü!
Ciddiye alan yok!
Ata Keskin, Marmara Üniversitesi’nde, Biyoloji bölümünde doktora öğrencisi. Öğrenim ve sınav kariyeri çok parlak. Örneğin mastır derecesi 100 üzerinden 100. Yurtiçi ve yurtdışı çok sayıda yayını bulunuyor. İdealist bir öğretim üyesi adayı. Hemen herkes bilimden kaçarken, o bu mesleğe gönül vermiş.
Gelin sonrasını kendisinden dinleyelim:
“Yaklaşık bir yıl önce, Nevşehir Üniversitesi Avanos Meslek Yüksekokulu’nda öğretim görevliliği için kadro sınavına girdim.
4 kişi belirlendi, birinci sıradan ilk 4’e girdim.
2. sıradan giren arkadaş kadroya alındı.
Bizlerin sınav notlarının da duyurulacağı söylendi ancak notlarımız açıklanmadı.
Ayrıca kadro ataması YÖK’ün belirlediği akademik şartlara göre de yapılmadı.
Bu konuda, YÖK’e durumu 1. dilekçemde, tüm belgelerle bildirdim. İnceleme başlatıldı.
Bana Nevşehir Üniversitesi Rektörlüğü’nden, Sınav Jüri Başkanı Doç. Dr. Erdoğan ÇİÇEK hocaya ait savunma yazısı geldi.
Savunma yazısındaki belirttiği ifadelerde hiçbir şekilde yasal bir zeminde beyanat yok idi.
Ayrıca sınav notum yine açıklanmamıştı.
Yapmış olduğum araştırmalar sonucunda, söz konusu hocanın savunma yazısının YÖK’e de gönderilmediği anlaşıldı.
Üniversite’den YÖK’e sadece, Ata ESKİN konu hakkında bilgilendirilmiştir yazısı gönderilmiş.
Dilerseniz bu savunma yazısını sizinle de paylaşabilirim.
Buradan da bir şeylerin açıkça kurumlardan gizlendiği anlaşılmaktadır.
YÖK ile yapılan tüm telefon görüşmeleri kayıt altına alınmaktadır, telefonda da uzman kişiler benim haklı olduğumu beyan ettiler ve yeniden dilekçe göndermemi istediler.
Temmuz ayında, 2. kez YÖK’e dilekçe yazdım, Erdoğan Hoca’nın savunma yazısını da ekte sundum.
YÖK, 23 Eylül’de ilgili üniversiteye yazı gönderdi ve konuyla ilgili bilgi istedi.
Aralık ayına geldik hala bir bilgi alamadım.
Benim bildiğim kadarıyla, Bilgi Edinme Kanunları çerçevesinde kurumlar arası yazışmalarda cevap almak için en fazla 60 gün süre tanınır. Ancak ben YÖK’e 2 kez dilekçe yazmama rağmen ve yaklaşık 12 ay önce bu sınava girmeme rağmen hala sınav notumu bilmiyorsam, buradan da her türlü anlam çıkarılabilir.
Belki de her şey yasalara uygun yapılmıştır (resmi gazetede ben onların usulüne uygun bir ifade bulamadım), ben açıkçası kurumları ve kişileri zan altında bırakmak istemem.
Amacım, bir karalama kampanyası yapmak değil. Ancak sizce de bir şeyler için çok geç kalınmış değil mi?
Ekte cvm mevcut, alanımda ne kadar çok bilimsel çalışmada bulunduğumu da görmenizi isterim, takdir sizlerindir...
Son olarak, BİMER ve Cumhurbaşkanlığı Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nü de bilgilendirdim. Hem YÖK’e hem de Nevşehir Üniversitesi Rektörlüğü’ne yazı gönderdiler. Ama hala, ne sınav sonucumu biliyorum ne de yapılan kadro atamasına ait, atamanın hangi yürürlük, yasa tüzük vs kapsamında yapıldığına dair bilgi gelmedi...”
Neden çok önemli?
Benzeri şikayetler hemen her konuda oluyor. Yönetenlerin görevi, hakkı yenildiğine inananların bu yöndeki dilekçelerine bir an önce cevap vermektir.
Ve yine bu cevaplar, hem yasaların emrettiği gibi hızlı hem de başından savmadan, ben yaptım oldu demeden, inandırıcı ve bir o kadar da hukuki bir zemine oturtulmalıdır.
Yoksa ne mi olur?
Güven sarsılır.
Güvenin olmadığı bir yerde ise gerisi teferruattır...
Özetin özeti: Demokrasilerde eğer her şey insanlar ve hak, hukuk, adalet çerçevesinde onlara hizmet içinse, bunun gereği neden yerine getirilmez ki?..
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025