MEB sürekli hata yapıyor. Daha da vahimi, bu hataların ardı arkası kesilmiyor. Ama iyi yönleri de yok değil. Eskiden halının altına süpürüyor ve sanki o hataları kendileri yapmamış gibi hiç üzerlerine almıyorlardı. Şimdi en azından kabul ediyorlar.
Bakan Avcı bu konuda çok duyarlı. Veli, öğrenci ve öğretmenler adına kendisine canı gönülden teşekkür ediyoruz. Çünkü öğrenciden, veliden, öğretmenden yana. Onlar adına, sürekli olarak bürokratlarının arkasını toplamaya çalışıyor ama nereye kadar?..
Dün öğrenci ve öğretmenleri ilgilendiren çok önemli iki karar alındı. İlki, öğretmen atamaları bir kez daha ertelendi. Çünkü Çankaya onayı ve Resmi Gazete’de yayımlama süreci gecikti. İkincisi ise, 15-19 Eylül tarihleri arasında, yani okulların açıldığı ilk hafta, okullarda 9. sınıflara yönelik olarak yoklama alınmaması. Doğru bir karar ama nakiller uzarsa, bu süre de uzatılmalıdır.
Öğretmen atamalarına gelince, zaten yeterince gecikti, daha fazla ertelenmemeli!...
Zorunlu bağışlar
Anaokulundan üniversiteye kayıtlar hâlâ devam ediyor, oysa okulların çoğu, çoktan açıldı, kalanlar da pazartesi günü açılacak. Devlet bu yıl da okullara yeterince para göndermiyor. Bu yüzden zorunlu bağışlar, her ne kadar kaldırıldı denilse de hâlâ devam ediyor. Çünkü başka çare yok!..
Bugüne kadar çok yazdık ama bir kez daha hatırlatmakta yarar var. İkamete dayalı kayıt sistemiyle yerleştirildiği okul, içine sinmeyenlerin durumu ne olacak?
Parası olan yaptığı yüklü bağışlar ya da en iyi okulların çevresinde bir süreliğine kiraladıkları evlerle bu işi çözüyorlar.
Peki, ya garibanlar?
İşte onlar, iki arada bir derede kalmış durumdalar, Bir yanda çocuklar, öte yanda devlet, iki taraf da onları anlamıyor, anlamaya çalışmıyor. Çocuklar biz okula gitmeyiz diyor, devlet de hayır, ondan başkası olmaz dayatması içerisinde.
İşte kıyamet de bu noktadan sonra kopuyor.
Torpil, zorunlu bağış, çakma ikametgâh değişiklikleri de dahil her türlü yöntem mubah hale geliyor. İkamete dayalı kayıt sistemi yıllardır uygulanıyor. Yani herkes evine en yakın okula gitmek zorunda.
Peki, hakkaniyetle uygulanıyor mu?
Bunu anlamak için okulların önündeki servis araçlarına bakın yeter.
Madem herkes evine en yakın okula gidiyor, o zaman, o servis araçlarının orada işi ne?..
TEOG’da son durum
Liselere girişle ilgili sıkıntılar devam ediyor. Bugün önemli ölçüde rahatlama olacak, yeni kontenjan açıkları ortaya çıkacak ama onlar dolarken, diğerleri boşalacak. Puanlar düşer mi?
Evet düşecek. Galatasaray, Robert gibi belki birkaç okulda açıklanan taban puanların üzerine çıkılabilir ama diğerlerinde önemli açıklar ve önemli puan kayıpları olacak.
Bu yüzden gelişmeleri yakından izlemekte yarar var. Okullar açıldı, artık iş işten geçti gibi bir yanılgının içine sakın düşmeyin!.. MEB, gelecek yıl için de sıcağı sıcağına bir karar vermeli ve işi yine son dakikaya bırakmamalı, yoksa gelinen nokta ortada!
Burs, burs, burs...
Üniversiteler açılıyor ve bazı vakıf üniversitelerinde son sınıfa gelen öğrencilerin kayıtları bile yenilenmiyor. Çünkü öğrenim ücretlerini yatıramamışlar.
Böylesine gaddarlık olur mu?
Onlar da kendi açılarından haklı olabilirler ama hiçbir öğretim kurumu, parasını yatıramadı diye öğrencisini kapı önüne koymamalıdır.
YÖK, YURTKUR ve MEB bu konuda ne düşüyor bilmiyoruz ama eminim ki hayırseverler bu konuda onlardan çok daha duyarlılardır.
Ne olur gençlerin elinden tutun, bu yapacağınız hayırların en büyüğü olacaktır...
Özetin özeti: Eğitim kazanı fokur fokur kaynıyor ve kazanın altına sürekli yeni sorunlar atılıyor. Buna rağmen, tüm suçu Ankara’ya yükleyip, her şeyi de onlardan beklememek gerekir. Çünkü, tüm bu sorunları hep birlikte yaratıyoruz...