Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

8 Eylül, yani yarın, Dünya Okuma Yazma Günü. UNESCO tarafından ilan edildi ve yıllardır kutlanıyor.
Bu çerçevede, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sürekli okuma yazma kursları düzenleniyor.
Peki, işe yarıyor mu?
Gelinen nokta ortada.
Ülkemizde bile 5 milyondan fazla okuma yazma bilmeyen var.
Demek ki hâlâ kat edilecek çok yol var ve bu utançtan, okuma yazma kurslarıyla kurtulmak mümkün değil!
O kurslar olmasaydı, bugün çok daha vahim noktalarda olunabilirdi diyenler mutlaka çıkacaktır ama onun da bir çözüm olmadığı artık anlaşılmalıdır...
Eğer okuma yazma kurslarıyla bu sorun çözülebilmiş olsaydı, ülkemizde çözülürdü...

Anayasa ihlali!
Başta ülkemizde olmak üzere tüm dünyada, yani her ülkede, zorunlu temel eğitim var.
Kiminde 8-10 yıl, kiminde de 15 yıla kadar çıkıyor. Bizde de 12 yıl...
Bunun anlamı, doğan her çocuk 3-6 yaş arasında okula başlayacak ve en az 8 yıl okula gidecek. Bütün anayasalar böyle diyor.
Peki, o zaman, dünya genelinde 768 milyon, ülkemizde ise 5 milyon yurttaşımız niye hâlâ okuma yazma bilmiyor?
Yani resmen anayasa ihlali söz konusu ve bundan daha büyük bir suç olabilir mi?
Doğan her çocuk nüfusa kaydedilse ve okul zamanı geldiğinde de okula gitmeleri sağlanıp, zorunlu eğitimlerini tamamlasalar, ortaya böylesine karanlık bir tablo çıkar mıydı?
Kesinlikle hayır ama bu sorunu çözmeye talip liderler, arada istisnalar olsa da maalesef dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir zaman çıkmadı. Çıkacağa da benzemiyor!

Azalmıyor, artıyor!
Bugünün dünyasında okuma yazma bilmemek, dünden bugüne, o ülkeleri yönetenler için cevabı kolay verilecek bir soru değildir. Çünkü eğer Anayasa’nın gereği yerine getirilebilmiş olsalardı, bugün bu noktaya gelinmezdi.
Hiç kimse çıkıp da bunlar dünün sorunları, bugünün değil demesin. Çünkü açılan onca kampanya ve kursa rağmen, okuma yazma bilmeyen sayısı hâlâ aynı seviyelerde kalıyorsa, bu kervana veda edenler kadar, yeni katılanlar da var demektir...
Çözüm önerisine geçmeden önce, isterseniz gelin, bu konuda ciddi çaba gösteren kurumlardan biri olan Rotary’lerin tespitlerine bir göz atalım:

Nereden nereye?
l Uluslararası Rotary, 1983 yılında, dünya üzerinde 1 milyar okuma yazma bilmeyen insan varken “Light House” adıyla Yetişkinlere Yönelik Okuma Yazma Projesi’ni başlattı. Proje dünya üzerinde okuma yazma bilmeyen insan kalmayana kadar devam edecektir.
l 2000 yılından bu güne değin Marmara Bölgesi’nde 109.224, tüm Türkiye’ de ise 332.600 yurttaşımız, Rotary işbirliğiyle açılan okuma yazma kurslarından mezun olup, okuma yazma öğrenerek, cehaletten kurtulmuşlardır.
l Okuryazarlık oranı en yüksek illerimiz 1. Antalya 2. Tekirdağ 3. İzmir; okuryazarlık oranı en düşük illerimiz Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak’tır.
l İstanbul’da 326.470 kişi halen okuma yazma bilmemektedir.

Nasıl çözülür?
UNESCO’nun bu konuda çok yetersiz kaldığı kesindir. BM Başkanı ve genel kurulu ise yeterince önem vermiyor. Diğer uluslararası kuruluşlar nezdinde de çocuklar ve eğitim hiçbir zaman ön sıralara çıkmadı. Çıkacağa benzemiyor. Bu konuda atılan nutuklar ise İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi havada kalıyor...
Tüm ülkelerin altına imza atacağı 8-10 maddelik bir Dünya Anayasası hazırlanmalı ve onun maddelerinden biri de “Doğan her çocuk, en geç 6 ay içerisinde nüfusa kaydolacak ve en geç 6 yaşında da zorunlu eğitimine başlayacak ve bitirecektir” şeklinde olmalı ve yerine getirmeyen ülkelere ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır. Yoksa tıpkı kırk yıl öncesinde olduğu gibi, kırk yıl sonra da bu sorunu tartışmaya devam ederiz.
Savaşların, yoksulluğun, göçlerin acısını en çok çocuklar çekiyor ve o masum çocuklar ileride zapt edilmez bir canavara dönüşüyorlarsa bunun birinci sorumluları, doğduklarında onları nüfusa kaydettirmeyen, okul çağı geldiğinde de okula gönderilecek ortamı ve kontrolü sağlamayanlardır...
Özetin özeti: En temel insan ihtiyacı olan okuma yazmayı ne olur çocuklarımıza çok görmeyelim...