Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Katsayıların yarattığı moral bozukluğu milyonlarca genci ve ailesini, derinden etkilemeye devam ediyor. İmam hatiplerden endüstri meslek liselerine, turizmden iletişime, klasik liselerden anadolu liselerine kadar hemen herkes bu sistemden şikâyetçi.
Peki “garabet”e benzeyen sistemden mutlu olan var mı? Dershaneler dışında, bu sistemden memnun olanı bulmak gerçekten de zor. Aslına bakarsanız, dershanecilerin de vicdanı sızlıyor. Çünkü gençlerin ellerinde eriyip gitmelerine onların da gönülleri razı olmuyor. Sistem revize edilse, eminim ki en az onlar da, öğrenciler kadar sevinecekler.
Hangi liseye giderlerse gitsinler gençlerin geleceğine ambargo koymaya kimsenin hakkı yok. Eğitim sisteminde yatay ve dikey geçişler her zaman mümkün olmalı.
Sadece üniversiteye girişte değil, üniversiteye girdikten sonra da, girdiği bölümde aradığını bulamayan öğrenci, hiç yeniden sınava girmeden, rahatlıkla bölüm değiştirebilmeli.
Üniversiteden atılmanın kaldırılmasının konuşulduğu şu günlerde, böylesi bir proje, rahatlıkla hayata geçebilir. Yeter ki istensin.
Eğer amaç yeni mağdurlar yaratmak değilse, ne olur artık bu kaosa bir son verilsin. Birilerini mutlu ederken, diğerlerinin geleceği ellerinden çalınmasın.
İşte size çok çarpıcı bir mail. On binlerce öğrencinin durumunu ne kadar da çarpıcı bir şekilde özetliyor:
“Sayın Güçlü; Danıştay’ın aldığı karara farklı yönlerden bakmışsınız, yazınızı beğenerek ve hak vererek okudum. Lakin herkes imam hatipli ve meslek liselilerin mağdur olduğunu söylüyor. Sayın Güçlü; ben bu sene sırf alan değiştirmek konusunda bir sorun olmadığı için sayısaldan eşit ağırlık bölümüne geçtim. Ve bildiğiniz üzere çalışmalara başlayalı 4-4,5 ay gibi bir zaman geçti. Ve benim gibi (ben Anadolu lisesi çıkışlıyım) bir sürü kişi alan değiştirdi, çalışmalarını bu yönde ilerletti. Şimdi bize deniyor ki siz tekrar sayısala döneceksiniz, nasıl olacak bu iş? Bunun psikolojik yönü, ders yönü...
Bu saatten sonra nasıl konsantre olunacak? Sınava aylar kala alınan bu kararın, bize ne kadar pahalıya patladığını sizin de görmenizi istedim. Burada özetlemek istediğim sadece meslek ve imam hatip liseliler değil, ben ve benim gibi binlerce kişinin bayramı zehir oldu. Bu konuyu da göz önüne alırsanız sevinirim. Alınan kararla tamamen psikolojimiz bozuldu, çaresiz kaldık...”
Evet öylesine bir sınav garabeti yarattık ki imam hatiplisinden anadolu liselisine herkes şikâyetçi. Umarız, tüm gençlerimizi mutlu edecek bir sistem bir an önce bulunur...

Farklı öneriler

Bu konuda neler yapılabilir, siz de öneri gönderin deyince onlarca farklı öneri geldi. İşte onlardan birisi:
“Sayın GÜÇLÜ! Üniversite ve yüksekokullara yerleştirme kuralları her yıl değişmekte ve karmaşa yaşanmaktadır. Bu durum, öğretimde söz ve yetki sahibi olanların, anayasamızın eşitlik ve sosyal devlet kavramını tam olarak algılayamadıklarını veya amaç farklılığını düşündürmektedir.
1973’te yapılan ÖSS ve ÖSYM uygulamasının, tarihi süreç içerisinde en adaletli uygulama olduğuna inanmaktayım. Yani mesleki akademi, yüksek okul tercihlerinde genel liselere yüzde 70, meslek liselerine yüzde 30 kontenjan tanınmış ve imtihanlar ayrı yapılmış idi. Eşit eğitim almışlar kendi aralarında yarışır ise, eşitlik sağlanabilir.
Genel liseliler ve meslek liselilerin seçme ve yerleştirme imtihanları ayrı yapılmalı, oranlarına göre yerleştirme gerçekleştirilmelidir. Teknik liseliler ise her iki imtihana da girebilmelidir; çünkü onlar teknik derslerin yanında genel lise derslerini de okumaktadırlar. Bilindiği üzere; tüm öğrenciler dershane kültürüyle ÖSS sınavına hazırlanmaktadırlar. Eşitlik bu yolla sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu nedenle, okul içi eğitimi, ikinci planda kalmaktadır. Özellikle meslek ve teknik liselerde okul içi eğitimi, tamircilik seviyesine inmektedir...”
Özetin özeti: Katsayılar konusunda veryansın edenler keşke aynı duyarlılıklarını boş kalan 110 bin kontenjan konusunda da gösterselerdi. İşte o zaman daha inandırıcı olurlardı.