Abbas Güçlü
Bugün, Köy Enstitülerinin kuruluşunun 57'nci yıldönümü. Kuruluşunda emeği geçen herkesi saygıyla anıyoruz. Kaldıranları da esefle kınıyoruz.
Köy Enstitüleri, o günün koşullarında Atatürk Türkiyesi'nin bir ürünü idi. Bugünkü liderler gibi eğitime lafla değil gönülden destek veren Atatürk, Cumhuriyet'in kurulduğu ilk yıllardan itibaren eğitimi hep ön planda tuttu. Öğretmenlere, "Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ordularınızın zaferi için ortam hazırladı. Gerçek savaşı sizler kazanacaksınız ve yaşatacaksınız" diyerek eğitime verdiği önemi adeta bir devlet ideolojisi haline getirdi.
Savaşın en sıcak günlerinde, yeni Türkiye'yi kurmaları için yurtdışına gençler gönderdi. Eğitim alanında dünyanın en iyi uzmanlarını Türkiye'ye davet etti. John Dewi ve Mölche bunların en önde gelenleriydi.
Atatürk'ün yaptığı konuşmalarda ve John Dewi'nin 1924'te hazırladığı raporda adeta Köy Enstitüleri tarif ediliyordu.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde eğitim ve halk fazlasıyla ihmal edilmişti. En parlak döneminde bile okuma yazma oranı yüzde 20'nin üzerine çıkmamış, eğitim, saraya yakın imtiyazlı kişilerin yararlanabildiği dar bir çevrede kalmıştı.
Türk insanının aydınlanması için Latin harflerine geçildi. Seferberlik başlatıldı. 1935'e gelindiğinde erkeklerin yüzde 42'si, kadınların da yüzde 17'si okuma - yazma biliyordu. Nüfusumuzun yüzde 82'si köylerde yaşıyordu. 1.5 milyon köy çocuğundan sadece 275 bini okula gidebiliyordu...
İşte böylesi bir ortamda Atatürk şunları söylüyordu:
"İzleyeceğimiz milli eğitim politikasının temeli önce içinde bulunduğumuz bilgisizliği gidermektir..."
Köy Enstitüleri İnönün, İsmail Hakkı Tonguç'un, Hasan Ali Yücel'in çabalarıyla hayata geçti. Türk köylüsünü aydınlığa kavuşturdu ve çağdaş Türkiye'nin kapılarını araladı. Eğer Köy Enstitüleri politik kaygılarla kapatılmamış olmasaydı, bugün Türkiye'nin konumu çok daha farklı olurdu. Bir Japonya olmamız işten bile değildi. Ama istenmedi...
Köy Enstitülerini hep bir yerlere çekmek isteyenlere Tonguç'un verdiği şu sözlerde anlayanlar için çok önemli mesaj var:
"Köylüler de her vatandaş gibi her zaman haklarına kavuşabilsinler..."
Köy Enstitüleri o günün Türkiye'si için nasıl bir gereklilik ise, bugün için de mazide kalan hoş bir sedadır. Hala Köy Enstitüleri edebiyatı yapma yerine, onları yaratan bir toplum olarak bugünün Türkiye'sine yaraşan kurumları hayata geçirmeliyiz.