Silivri, İstanbul’un en uzak ilçelerinden biri. Biraz daha gitseniz, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ’a varırsınız.
Her yönüyle farklı bir kentimiz. Geleneklerini kaybetmeyen tipik bir sahil kasabası. Osmanlı’nın gözde arka bahçelerinden biri. Biraz daha öncelere gittiğinizde, onlarca medeniyete güzergâh olmuş...
Günümüzde herkes kentliliğe özenip köyünden, toprağından, tarımdan, çiftçilikten koparken, köylülüğü aşağılarken, onlar bu özelliklerin kaybetmemek için adeta ant içmişler. Her ne kadar bazı eksikleri olsa da büyük bir çaba içerisindeler. Doğayı ve tarımı koruma konusunda en başta devlet olmak üzere, bu konudaki duyarlılığını yitiren herkese karşı mücadele veriyorlar...
Güya İstanbulluyuz. Yanı başımızdaki ilçelerimizi bile tanımıyoruz. Bir vesile olup da yolumuz düşmese, gitmek aklımızın ucundan bile geçmez...
Peki, ben niye gittim? Hangi duygularla yola çıktım, neler yaptım ve hangi duygularla geri döndüm?..
O kadar da uzak değilmiş!
Silivri’nin manda sütü karışımlı yoğurdu pek meşhur. Peynir gibi, adeta bıçakla kesin. Lezzeti de farklı. Manda sütü, radyasyondan etkilenmiyormuş, dondurma ve kaymağı da bir başka güzel. İşte bu yüzden, hemen her ay farklı alanda düzenledikleri festivallerden birini de ona ithaf etmişler ama yoğurttan daha çok konuşulan manda sütü...
Yaz festivalleri genelde eğlence ağırlıklı olur. Onlar da eğlenceyi ihmal etmemişler ama daha çok kültürel zenginlikleri ve güncel sorunları öne çıkartmışlar. Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, akademik kökenli de olsa, tartışma konusu olarak “eğitim” ancak ikinci dönem seçildiğinde aklına gelmiş. Eğitimi aklının ucundan bile geçirmeyenlere göre bu da bir avantaj. Hatırlattığımda, üzülmedi, kendisine ve çevresine hayıflanmadı desem yalan olur. Eminim ki bundan sonraki festivallerde eğitimi artık ihmal etmezler. Darısı diğer belediyelerimizin başına...
Yola çıkarken uzak sanıyordum. Şehir içinde üç beş kilometrelik yolu birkaç saatte giden biri olarak İstanbul’un ta öbür ucuna gitmek kolay olmasa gerek diye düşünüyordum ki bir saat bile sürmedi. Pazar olmasının avantajı vardı ama bayram tatili dönüşü olduğu için trafik yoğunluğu da yok değildi. Yani o kadar da uzak değilmiş. En azından hafta sonları nefes almak, doğa ile iç içe olmak, yöresel ve hormonsuz tatlar almak için bile gitmeye değer yörelerimizden biri. Ama sakın olan beklentinizi yüksek tutmayın, bulduğunuzla yetinin, çünkü daha kat edecekleri çok yol var. Ama en azından sizi sevgiyle karşılayacaklardır...
İlgi yüksekti ama...
Eğitimin dününü, bugününü, geleceğini konuştuk. İlgi yoğundu ama bir gün önceki konserin yanında esamesi okunmaz. Hemen her yerde olduğu gibi, eğlenceye bayılıyoruz. Eğitim, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği, yok olan tarihi değerlerimiz, örf ve ananelerimiz, ufak bir azınlığın dışında, maalesef en duyarlı bölgelerde bile kimsenin umurunda değil. Ağızları açıldığında mangalda kül bırakmayanları, iş icraata geldiğinde ara ki bulasınız...
Başkan Işıklar’ın eğitim ve tarım konusunda yüksek idealleri var. İsteyen üniversiteye istediği kadar kampüs alanı tahsis etmiş, başkaları çıkarsa onlara da her türlü kolaylığı sağlamaya hazırız diyor. İlk ve orta dereceli okulları İstanbul’un en iyileri arasına sokma hedefini adım adım hayata geçiriyor. Biraz da benim dayatmamla üniversiteyi kazanan her Silivrili gence burs vermeye, Silivri’ye gelen her öğretmen kucak açmaya söz verdi. Eminim ki de hayata da geçirecektir. Ama beni en fazla etkileyen, tarıma ve tarihi değerlere olan ilgisi oldu. Tarih kökenli olduğu için tarihe ilgisi doğal olabilir ama tarım için yaptıkları, bin yıllık tarımcıyım diyenlerden daha fazla...
Gıda ve Tohum Bankası kurarak, hem halkın temel gıda ihtiyaçlarını karşılamış hem de yok olan tohum ve bitkilerimizi yaşatmaya çalışıyor. Yani köylüyü de, kentliyi de kaderine terk etmemiş.
Silivri’deki toprağın yarıdan fazlası tarım arazisi olduğu için Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezi kurmuş. Klasik tarımın dışına çıkarak, katma değeri yüksek, envai çeşit bitkiler üretip, ekimini yaygınlaştırmaya çalışıyor. Bal işine de el atmışlar ve bu konuda da Anzer balını gölgede bırakacak kadar iddialılar.
Meşhur topatan kavunu da onlarınmış, şimdi onları yeniden vitrine çıkarma çabası içerisindeler...
Özetin özeti: Silivri, yok olan değerlerini, günümüz ihtiyaçları çerçevesinde yeniden canlandırıyor. Bunu yaparken de hiçbir şeyi göz ardı etmemeye özen gösteriyor. Umarız başarır ve kayıp kentlere rol model olur...