Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

2020 verilerine göre, OECD ülkeleri arasında okulları en uzun süreli kapalı kalan ülkelerden biriyiz.

Öğretmenlerimize göre bu bilgi yanıltıcı. “Çünkü biz her gün okula gidiyoruz” diyorlar. Yine aynı şekilde, özel okulların çoğunda da derslere kesintisiz devam edildi ve ediliyor.

Okullar nerede, ne zaman, haftanın kaç günü, kaçıncı sınıflara açık sorusu, kentten kente hatta köy ve ilçelere göre değişiyor. Pandeminin seyrine göre değişmeye de devam edecek.

Dersler uzaktan da olsa, öğretmenlerin okula imza için gidip gelmelerine yoğun tepki var. Hem riskli hem de gereksiz görülüyor. MEB, umarız, bu tedirginliği dikkate alır!

Haberin Devamı

Peki, aşı konusunda son durum ne?

Öncelik sırasında öğretmenlerin önüne geçen geçene. Köy okullarında aşı vurulan bazı öğretmenler var ama oranlar çok düşük. Keşke bir takvim açıklansa da önlerini görebilseler.

Özel okullardaki öğretmenler ve diğer eğitim çalışanları da sakın unutulmamalı! Yoksa onun bıraktığı hasar çok daha derin olur!..

‘İki hafta kapansın!’

Sendikalar okulların iki hafta tümüyle kapanmasını istiyor. Gerekçeleri de sonraki günlerde yüz yüze eğitimin çok daha sağlıklı ve kesintisiz yapılabilmesi! Ama bu arada öğretmenlere aşı işleminin de istisnasız bir şekilde tamamlanmasını istiyorlar!..

Salgının tümüyle bitmesini beklersek, yüz yüze eğitim daha uzun süre olanaksız hale gelebilir.

Vaka sayısı azaldığında, yüz yüze eğitim yapılan okullarda, artıları ve eksileri iyice hesap edilerek, riski olabildiğince aşağılara indiren ülkelerdeki gibi okullarda sürekli testler yapılarak, acil durumlarda uzaktan eğitime geçme seçeneği de düşünülebilir.

Nereden bakarsanız bakın, alınan her karar tartışmaları da beraberinde getirecektir.

En doğru olanı ise elinde en çok veri olanlar bilir.

Ne olur artık referansımız akıl, bilim ve veriler olsun!..

Moral erozyonu

Korona nedeniyle moraller dibe vurmuş durumda.

Daha ne kadar devam eder belli değil.

“Biri biter, diğeri başlar, bu yüzyıl böyle geçecek” diyen bilim insanlarının sayısı giderek artıyor.

Peki çözüm ne?..

Aşı bulunduğunda rahatlayacağız denildi, vaka ve ölüm sayılarında patlama oldu!

Haberin Devamı

Altı aya kalmaz biter denildi, ikinci yıla girildi.

Çocuk ve gençleri etkilemiyor denildi, şu anda en riskli grubun onlar olduğu söyleniyor.

Her türlü önlemler alındı, yüzlerce yeni senaryo üretildi denildi ama arkası gelmedi.

Hiç kimse mağdur olmayacak denildi, kepenkler bir bir kapandı.

Benzeri daha onlarca örnek sıralayabiliriz. Dünyanın en ileri ülkelerinde de durum farklı değil.

İnsanoğlu ciddi bir sınavdan geçiyor ve bakalım bu konudaki en büyük gücü olan aklı onu ne kadar koruyacak?..

Hemen her konuda referansı akıl ve bilim olan kişiler, kurumlar, ülkeler, sıkıntılarını çok daha hızlı ve kalıcı bir şekilde çözebiliyor. Görünen o ki koronayla mücadelede de en önemli koruyanımız, kollayanımız yine akıl ve bilim olacak.

Peki, içinde bulunduğumuz yüzyıl Pandemi Yüzyılı olacaksa, salgınların biri bitip, bir diğeri başlayacaksa, yaşam tarzları tümüyle değişecekse, eğitim sil baştan yeniden şekillenecekse geleceğe nasıl hazırlanmalıyız?..

Haberin Devamı

İşte akla ilk gelenler:

- Her şeyden önce salgın hastalıklarla yaşamayı öğrenmeli ve bu konuda disipline olmalıyız!

- Belirlenen kurallara, istisnasız herkes harfiyen uymalı.

- Pandemi sürecinin geçici değil kalıcı olduğunu kabullenmeliyiz.

- Yaptığımız hatalardan ve kazanımlardan ders çıkartmalıyız.

- Hedef, plan ve senaryolar, günü kurtarmaya yönelik değil, sürdürülebilir olmalıdır.

- Aşı geliştirme, derslik ihtiyacı, psikolojik ve sosyolojik sorunlar başta olmak üzere olası salgın ve krizler için daha kararlı ve aktif olmalıyız.

Bütün bunlar o kadar zor mu? Kesinlikle hayır.

Yeter ki inanalım, yeter ki birlikte hareket edelim, yeter ki birbirimize saygıda kusur etmeyelim...

Özetin özeti: Dünü dünde bırakmak, unutmak elbette mümkün değil ama en azından ders alalım ve ona göre yeni bir yol haritası çizelim!..