Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Her ne kadar gölgelenmeye çalışılsa da, şu an için Türkiye’nin en büyük sorunu işsizlik. Özellikle de üniversite mezunları arasında...
Manşetlere taşınan güncel konular önemsiz mi? Elbette önemli. Ama emin olun, pek çoğu, ne gençlerin umurunda ne de ailelerinin. Onlar için varsa, yoksa işsizlik.
Peki, bu konuda 2010’a ya da sonraki yıllara yönelik bir umut ışığı var mı? Evet demek o kadar zor ki!
Öğretmen atamalarını yakından izliyoruz. Üç beş yıldır atama bekleyen öğretmenler var. Hem de KPSS’den çok yüksek puan alıp dereceye girmelerine rağmen. Önlerini göremiyorlar. Daha ne kadar bekleyeceklerini de bilmiyorlar.
Diğer mesleklerde durum farklı mı? Örneğin mühendislerde? Onlar ve diğer meslek grupları da kesinlikle farksız.
Başbakan Erdoğan defalarca vurguladı: “Devlet iş kapısı değil”. Peki ya alternatifi?..
Devlet, son yıllarda, eğitim ve sağlık personeli dışında çok az eleman alıyor. Yani diğer sektörlere kapalı. Zaten satıla satıla çalıştırılacak devlet kurumu da kalmadı. O zaman geriye sadece özel sektör kalıyor ki, onlarda da yatırım neredeyse yok gibi. Kalkınma hızı düştükçe düşüyor. Kriz nedeniyle de bırakın yeni eleman alımını, mevcutlar bile işsiz kalıyor. İşsizlik rakamları bunun en açık göstergesi.
Ülkemizde her yıl bir milyon 300 bin civarında bebek doğuyor. Ekonominin en iyi olduğu dönemlerdeki istihdam potansiyeli ise 800 bin civarında. Yani işler ne kadar tıkırında gitse de her yıl 500 bin kişi otomatikman işsiz kalıyor. Dünyanın neresinde herkes iş sahibi olabiliyor ki diyenleriniz çıkabilir. Elbette doğru. Ama makul olan en az yarısına istihdam olanağının sağlanması ve biz bunun çok uzağındayız.
Devlet Personel Dairesi mi, Çalışma ve Sanayi bakanlıkları mı, yoksa DPT veya başka kurumlar mı, hangisinin görevi bilmiyoruz. Belki de hepsini birden ilgilendiriyordur. Ama artık birileri çıkıp, önümüzdeki yıllara yönelik bir kalkınma planımızın olduğunu ve buna yönelik de bir istihdam politikamızın bulunduğunu açıklasın ki, gençler önlerini görebilsinler.
Örneğin hep ara insan gücünden bahsediliyor. Ama meslek yüksekokullarının ne elinden tutan var ne de destekleyen...
Sözün kısası, önümüzdeki 5 yılda Türkiye’nin insan gücü planlaması nasıl olacak?..
Cevap bekliyoruz...

Bir özel üniversitemiz eksikti!
Üniversitelerimizin tüm sorunları halloldu, bir özel üniversitemiz eksikti ki, YÖK Başkanı Özcan, süpermen gibi o konuya da el attı. Artık en kısa zamanda o sorun da çözülür. Tabii eğer yasalar hele hele Anayasa olmasa. Eminim ki şu günlerde, yargıya ve yasalara en çok kızanlardan biri de odur. Çünkü, ne yapmaya kalksa karşısına hep yasalar çıkıyor!
İşte bu yöndeki açıklaması:
“Türkiye’de özel üniversiteler de olsun istiyoruz. Ama bu anayasa değişikliği gerektiriyor. Onu yapmak lazım, o olsa iyi olur. Belki o zaman şimdiki vakıf üniversitelerinin bir kısmı o statüye geçecektir, bir kısmı da vakıf olarak kalacaktır.”
Peki bu nasıl olacak? Bu konuda anayasa değişikliği gerektiği için Başbakan veya Cumhurbaşkanı ile görüşüldü mü?
Özcan’ın cevabı hazır:
“Onlara daha söylenmedi. Herkes özel üniversite istiyor, ama böyle bir kamuoyu yaratmamız lazım. O yaratılmayınca Meclis’ten kolay çıkmıyor.”
Görünen o ki, Sayın YÖK Başkanı, özel üniversitelerin açılmasını gerçekleştirmek için elinden geleni yapacak. Zaten onlarca kurucu da sıradaymış. Hem de içlerinde kimler, kimler varmış...
İyi mi olur kötü mü? Enine boyuna tartışılmalı.
Niye açılmasın ki diyenler kadar 60’lı yıllarda olduğu gibi “Denize nazır, diploma hazır” noktasına gelinebileceğini söyleyenler de var.
Başkan Özcan, bu konuda da hazırlıklı. “Yeterlilik sınavı getiririz, suiistimale izin vermeyiz” diyor.
Zaten ona göre her şey mümkün. Yeter ki istensin, kamuoyu hazır hale getirilsin. Ah bir de Danıştay gibi kurumlar çıkıp işleri sekteye uğratmasa!
Ama insan sormadan edemiyor. Baraj puanı dibe çekilmişken bile 110 bin kontenjan boş kalıyorsa, özel üniversiteler nasıl dolacak? Ve mademki yeterlilik sınavı düşünülüyor, şimdi neden uygulanmıyor?
Özetin özeti: Türkiye’de garip şeyler oluyor. Özellikle de YÖK ve üniversitelerde!..