Hakkın, hukukun, adaletin en fazla olması gereken yerlerden biri de, hiç kuşkusuz, liselere ve üniversiteye giriş sınavları. Ama sanki en büyük çelişkiler burada yaşanıyor. Şişirilmiş puanlar ve ekonomik üstünlük, fırsat eşitliğine adeta darbe vuruyor.
Örneğin vakıf üniversitelerinde okuyacak paranız varsa, yüz binlerce adayın önüne geçebilir, tıptan mühendisliğe, eczacılıktan hukuka hemen her fakülteye çok rahat girebilirsiniz...
Yaşanan adaletsizliği tüm çıplaklığıyla görmek için üniversitelerin taban puanlarına bakmak yeter de artar. Örneğin tıp fakültelerini ele alalım. Bu yıl Ankara Tıp’a 496, Hacettepe’ye 517, Antalya’ya 476, Kocaeli’ne 474, Manisa’ya 466, Yozgat’a 467, Erzurum’a 456, Sivas’a 454 puanla öğrenci alınırken, vakıf üniversitelerinin paralı bölümlerinde, tıp puanları 300’lere kadar indi. Çok daha çarpıcı olan ise vakıf üniversitelerinin tam burslu öğrencileri ile paralı öğrencileri arasındaki puan uçurumu. Puan makası tıplarda 150, mühendislik ve diğer alanlarda ise 200 puana kadar çıktı.
Bir puanda on binlerce kişinin yer değiştirdiği dikkate alındığında, aynı üniversitenin, aynı fakültesinin, aynı sıralarında öğrenim gören öğrenciler arasındaki seviye farklılığının yaratacağı kaosun boyutlarını da artık siz düşünün.
Sınıfa giren hoca, 500 puanlı öğrenciye göre mi ders verecek, yoksa 300’lü puanlardaki öğrencilerin seviyesine mi inecek?
Genelde büyük çoğunluk alt puan düzeyinde olduğu için çıta hep aşağı iniyor ve en büyük sıkıntı ve pişmanlığı da dereceye giren yüksek puanlı öğrenciler yaşıyor!..
İşte size çok çarpıcı birkaç ayrıntı:
Devlet tıp fakültelerinde 450 puanın altına inilmezken, Yakındoğu Tıp 300’e, Bahçeşehir 309’a kadar indi.
Hukuk fakültelerinde de durum farklı değil, Ankara Hukuk 450, Eskişehir 415, Antalya 409, Erzurum 397, Afyon 380 puanla öğrenci alırken, Şehir 256, Aydın 273, Okan 272, Girne Amerikan 261 puanla öğrenci aldı..
Mühendisliklerde ise makas daha da açılıyor.
Örneğin, bilgisayar mühendisliğinde, devlet üniversiteleri 400’lü puanlarla öğrenci alırken, pek çok vakıf üniversitesi ücretli bölümlerinde, kontenjanlarını dolduramadığı için barajı aşan herkesi yani 180 puanı olan ve başvuran her adayı bu bölümlere öğrenci olarak kabul etti.
180 puan barajını aşmak için ise yüzde 20’lik bir başarı yetiyor da artıyor. Yani, 40 matematik sorusundan 8-10 tanesini yapan rahatlıkla mühendisliğe, iktisada girebiliyor...
Puan aralıkları
Vakıf üniversitelerinin en büyük handikaplarından biri de burslu ve paralı öğrenciler arasındaki puan uçurumu. Bazı fakültelerde puan aralığı 200 puana kadar çıkıyor. Bunun anlamı, ilk 500’e giren öğrenci ile bir milyon 500 bininci öğrenci aynı sınıfta, aynı dersi izleyecek, yorumlayacak, aynı sınava girecek ve aynı performansı sergileyecek.
Bu mümkün mü? Elbette mümkün değil ve yıl ortasına gelindiğinde, ya tam burslu öğrencilerin çoğu benim burada ne işim var demeye başlıyor ya da yıl sonuna gelindiğinde düşük puanlı öğrencilerin yarıdan fazlası sınıfta kalıyor...
İşte bazı üniversitelerdeki tam burslu ve ücretli öğrenciler arasındaki puan aralıkları:
Fatih Tıp 392-506, Bahçeşehir 309-530, Yakındoğu 300-447...
Aydın Hukuk 273-411, Bilkent 402-515, Özyeğin 288-470, Uluslararası Antalya 296-475, Kültür 318-421, Şehir 254-484...
Gelelim mühendisliğe:
Okan Bilgisayar 233-473, Özyeğin 246-430, Bilkent 369-503 puan aralığında öğrenci aldı...
Parayı veren girdi
Ortaya çıkan bu tablo da şu soruları beraberinde getiriyor:
- Bu kadar puan farklılığı, eğitimde fırsat eşitliğini, parası olan lehine bozmuyor mu?
- Düşük puanla öğrenci alan üniversiteler, düşük eğitim kalitesi uygulayarak, vasıfsız mühendisler ya da diğer meslek adamları yetiştirirse ne olacak?
- Bu sakıncaları ortadan kaldırmak için en azından kamuya açık mesleklerde yeterlilik sınavı uygulamasına geçilecek mi?
- Aralarında büyük puan farklılığı bulunan sınıflarda öğretim düzeyi kime göre belirlenecek? Burslu öğrencilere göre mi, yoksa paralı ve puanı dibe vurmuş öğrencilere göre mi?..
Kademeli burs sevildi
Tam paralı bölümlerini dolduran vakıf üniversitesi yok gibi. Yine aynı şekilde tam burslu bölümlerinde kontenjan açığı kalan üniversite de bulunmuyor. Kademeli burslarda ise yüzde 75 ve yüzde 50 oranındaki burslu bölümlerin de tamamına yakını birkaç üniversite dışında dolmuş vaziyette. Yüzde 25’lik burs uygulamasına ise çok az ilgi var. Görünen o ki onlardan önemli bir bölümü de kayıt yaptırmayacak.
Vakıf üniversitelerine önerimiz, birinci kayıt döneminde fazla fire vermemek için ihtiyacı olanlara daha fazla burs vermeleri. Ek yerleştirmede ise, boş kalmaktansa, burs oranlarını en azından yüzde 50’ye yükseltmeleri. Yoksa toplam boş kontenjan sayısı 100 bini aşarsa hiç şaşırmamak gerekir...
Akademik çevreler gibi kamuoyu da günlerdir üniversiteye girişteki puan barajını tartışıyor.
Özetin özeti: Bu çok önemli konu enine boyuna tartışılmalıdır. Bu konuda ne adaylar, ne üniversiteler, ne de ülkemiz zarar görmemeli. Ama hak, hukuk, adalet kavramları ve mesleki yeterlilikten de taviz verilmemelidir...