Bilim insanları, bilimsel çalışmalar yapmak ya da kitap yazmak yerine, neden ille de rektör olmak ister? Şu günlerde cevabı en çok merak edilen sorulardan birisi de bu. Çünkü bazı üniversitelerde rektör olmak için kıyasıya bir yarış var. Örneğin Ankara Üniversitesi'nde 10'a yakın aday, o koltuğa oturmak için yarışıyor...
Dışarıdan bakıldığında rektörlük fazlasıyla cazibeli bir makam. Protokolde en ön sıralarda oturuyor, kırmızı plakalı araca biniyor, on milyonlarca liralık bütçeyi kontrol ediyor, on binlerce öğrenci ve öğretim üyesine patronluk ediyorlar. En önemlisi de bulundukları kampüsün tek patronu onlar.
Kimileri bu koltuğu saltanat makamı gibi kullanıyor, kimileri de adeta amele gibi gece gündüz demeden çalışarak, yoktan bir kule inşa etmeye çalışıyorlar. Görev süreleri, hiçbir makamda olmadığı şekilde, iki dönemle sınırlı. Bazıları, kendilerini o koltuğa öylesine alıştırıyorlar ki, ayrılmaları çok zor oluyor...
Rektörlük seçimleri ise tam bir komedi. Güya seçim yapılıyor ama bazen hiçbir önemi olmuyor. En çok oy alan değil, en az oy alan atanabiliyor.
Yasaya göre, rektör adayı belirleme seçimlerinde en fazla oy alan 6 aday YÖK'e bildiriliyor, YÖK de keyfine göre bu sayıyı 3'e indirip, Çankaya'ya gönderiyor. Cumhurbaşkanı da bunlardan herhangi birini rektör olarak atayabiliyor...
Seçimlere bazı üniversitelerde fazlasıyla aday katılırken bazen de Yıldız Teknik'te olduğu gibi tek adayla seçime gidilebiliniyor. Rektörlerini çok sevdiklerinden mi yoksa baskıdan mı? Son bir kaç haftadır Yıldız dışındaki akademik çevrelerde, Yıldız'a yönelik olarak en çok konuşulan konu bu. Merak edenlere biz söyleyelim. Rektör İsmail Yüksek, başarılı. Seçimi açık ara kazanacağına da kesin gözüyle bakılıyor. Diğer adayların cesaret edememe nedenlerinden biri buysa diğeri de Hoca'ya karşı tavır almış konumuna düşmek istemiyorlar. Baskı var mı? Eğer varsa, bunu çıkıp açıkça söylemeyen zaten o koltuğu hak etmiyor demektir!..
Seçime rektör olarak girip, rektörlüğe veda edecek çok isim var. Hem de anlı şanlı üniversitelerde. Bu noktada, kimseye de kabahat bulmadan, geriye dönüp 4 yıl ne yaptım diye kendilerini sorgulamalılar...
Rektör deyip geçmeyin, üniversiteleri alıp uçurdukları gibi bütün heyecanını kaybettirip, sıradanlaştırabiliyorlar da.
İşte bu yüzden bu süreci çok yakıdan izlemeye devam edeceğiz...