Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çankaya'nın rektör atamalarıyla ilgili bakış açısı ilginç. Gül, rektör atama yetkisi benim elimden alınsın diyor. Tebrikler. Ama niye şimdi? Keşke bu tavrını 50'yi aşkın rektörü atamadan önce ortaya koysaydı ve gerekli yasal düzenlemeyi o zaman yaptırsaydı. İşte o zaman çok daha inandırıcı olurdu.
İyi, güzel de, rektörleri cumhurbaşkanı atamayacağına göre kim seçecek? Asıl tartışılması gereken konu bu. Sezer de yetkilerim kısıtlansın diyordu. O da rektör atamalarını kendisi yapmaktan pek hoşnut değildi. Ama parlamento üzerinde fazla bir yaptırım gücü yoktu. Oysa Gül öyle mi? Gücünü göstermesi için bundan daha iyi bir fırsat olamaz. Yoksa, konuştuğuyla kalır.
Rektörlerin göreve gelmeleri dünyanın her yerinde farklı. Kimilerinde mütevelli heyeti seçiyor, kimilerinde de doğrudan seçim yapılıyor. Kraliçenin, devlet başkanının, milli eğitim bakanının ve seçici kurulların rektör atadığı ülkeler de var. İşte bu aşamada tartışılması gereken ikinci önemli konu, rektörün nasıl seçildiğinden çok, yetkilerinin ne olması gerektiğidir.
Batılı ülkelerde rektörün nasıl gelip gittiği üniversiteyi pek ilgilendirmez. Çünkü üniversiteyi derinden etkilemez. Bizde öyle mi? Kendisine öyle yetkiler tanınıyor ki, ehil olmayan ellerde, her türlü yozlaşmayı da beraberinde getirebiliyorlar.
Madem tartışma açıldı, bu konuda altı çizilmesi gereken önemli nokta şu: Özerlik ve bütçede para olmadıktan sonra, rektör öyle ya da böyle gelmiş, ne anlamı var?..

Seçilme kriterleri
Rektörlük makamı, idari, mali ve akademik açıdan çok önemli biri yer. Hele hele 50 bin kişilik üniversitelerde. Hiç yönetim tecrübesi olmadan, bugüne kadar hiç fon yönetmeden, hiçbir uluslararası yayınız bulunmadan, üniversiteye nasıl hâkim olacaksınız? Nasıl saygınlık yaratacaksınız? Nasıl şaha kaldıracaksınız?..
İşte bu yüzden, yeni rektör atama yöntemi nasıl olursa olsun, mutlaka aday olma kriterleri belirlenmelidir. Hasbelkader profesör olanların öyle ya böyle rektörlük koltuğuna oturmalarının önü kesilmelidir. Yoksa, bugünkü sistem de aranılır hale gelebilir...
Rektörlük konusu ilk defa tartışmaya açılmıyor. Daha önce de çok tartışıldı. Atamanın yanlışları görüldü, seçime geçildi. Ve görüldü ki her iki sistem de sağlıklı işlemiyor. Şimdi ille de mütevelli heyeti olsun deniliyor. O da fiyasko olur.
Peki doğru olan ne? Köşemiz bu konuda öngörüsü olan herkese açık. Tartışalım, doğruyu bulalım. Cumhurbaşkanı'nın önüne koyalım. O da siyasetçilere, alın artık bu yükü üstümden desin. Yoksa havanda su dövmenin ötesine geçilmez.
Benim öteden beri bu konudaki fikrim, her üniversitenin kendi misyonu ve vizyonu çerçevesinde seçilme kriterlerini kendisi belirleyip, ondan sonra da mezun, öğrenci ve çalışanlarından oluşan bir seçiciler kuruluna işi havale etmesi. Köklü üniversitelerde bu sistem iyi işleyebilir. Ama yeniler için mümkün değil. Onlar için de farklı modeller geliştirilebilir. Örneğin, o üniversitelere yönelik asgari seçilme kriterlerini başlangıç olarak YÖK saptayabilir.
Peki, neredeyse hiçbir makam için geçerli olmayan iki defadan fazla seçilmeme kısıtlaması aynen devam etmeli mi? Örneğin bir politikacı 8-10 dönem milletvekili seçilirken, bakan olurken, rektörlere neden sınırlama var? Öyle rektörler tanıyorum ki, yeni kurulan üniversitelere kurucu rektör olarak atansalar, o üniversiteleri en kısa zamanda uçurabilirler. Ama yasak!..
Bu konuları enine boyuna tartışmanın zamanı geldi de geçiyor. Sayın Cumhurbaşkanı'na teşekkürler, bu konuyu yeniden açtığı için. Umarız takipçisi de olur...

Genç Bakış Samsun'da
Ekonomik kriz, dünyayı sarsmaya devam ediyor. 19 Mayıs Üniversitesi'nde bu gece bunun Türkiye'ye etkilerini konuşacağız. Bir önceki büyük krizde ekonominin başındaki isimlerden Devlet Bakanı Masum Türker, işçilerin ve işsizlerin sesi DİSK Başkanı Süleyman Çelebi ve ekonomik tahminleri en fazla tutan yazarlardan Vatan gazetesi yazarı Ali Ağaoğlu konuğumuz olacak.
Özetin özeti: 85 yılda çok şeyleri bozduk ama çok şeyler de başardık. Üniversiteler de bunlardan biri. Bu arada İstanbul Üniversitesi'nde neler oluyor?