Bir gazeteyi önemli kılan tirajı mı yoksa etkileme gücü mü? Satılan gazete sayısı ile haber, yorum ve ilan getirme gücü eşit orantılı mı?
Peki ya televizyonlarda her şey reyting mi? Eğer reyting ise bu sıralamalar adil bir şekilde yapılıyor mu? En önemlisi de sizlerin tercihleri, yine sizlere karşı bir silah olarak kullanılıyor mu?
Zaman zaman, bu değerlendirmeleri hep birlikte yapmak zorundayız. Yoksa, medya patronlarının duayeni Aydın Doğan’ın “gerçek patron“ olarak gösterdiği sizler adına çok büyük yanlışlar yapılmaya devam edilecektir.
Örneğin artık televizyonlarda bıkkınlık veren diziler ve dizi tekrarlarını ele alalım. Hep siz istiyorsunuz diye peş peşe diziler konuyor. O yetmiyor, biraz önce izlediğiniz bir dizinin özetini bir kez daha izleme işkencesine tabi tutuluyorsunuz.
Niye? Çünkü siz istiyormuşsunuz. Öyle diyorlar.
Tıpkı gazetelerin “arka sayfa güzelleri” ve birinci sayfaların en tepesine konulan magazin haberleri gibi.
Gündemin en önemli haberleri, birinci sayfada yer bulamazken magazine hep yer vardır. Arka sayfa güzellerinin yeri de hep garanti. Çünkü siz öyle istiyormuşsunuz.
Pek çoğunuzun artık bööö dediği kadın programlarına da hiç itiraz etmeyin. Çünkü onları oturup izleyenler de uzaylılar değil. Sizlersiniz. Ya da öyle kabul ediliyor...
Medya patronluğu ve yöneticiliği gerçekten çok zor bir iş. Pek çok şey hoşunuza gitmese de sanki yapmak zorundasınız. Reyting ve tirajlar onu gerektiriyor.
Reyting ve tiraj deyip geçmeyin. Reyting demek reklam demek. Tiraj demek ilan demek. Onlar da medya kurumları için olmazsa olmazların başında geliyor. Anlayacağınız, reklam ve ilan olmadan, eğer bir yerden beslenmiyorsanız ayakta durmanız mümkün değil.
İşte bu noktada görev sizlere ya da sizler adına hareket eden kişi ve kurumlara düşüyor.
Birileri çıkıp diyor ki, ey reklam verenler ve ey Türk halkı, en çok izlenen televizyon programları şunlar, en fazla satan gazeteler de bunlar. İlan ve reklam verirken bu verileri göz önünde bulundurun. Yoksa paranız boşa gider...
Genelde herkes onlara bakar. Onlar da size. Sonuç: Türkiye’de yer yerinden oynasa da televizyonlardaki dizilerin krallığı ile gazetelerdeki arka sayfa güzellerinin ve manşetlerdeki magazin haberlerinin saltanatı hep devam eder. Çünkü siz onları istiyormuşsunuz!
Bu konudaki tartışma ise hiç bitmez. Medya mı halkı etkiliyor? Yoksa halk mı medyaya yön veriyor?
Önemli olan tiraj ve reyting mi? Yoksa içerik mi?
Medya mı toplumu felakete götürüyor? Yoksa tercih ve beğenilerimiz mi?
Aslında siyasetteki tartışmalar da bundan farklı değil. Ama biz yine asıl konumuza devam edelim.
Türkiye’deki gazete satışları, neden 30 yıl öncesinin gerisinde? Düzenli televizyon izleyenlerin sayısı neden giderek azalıyor?
Bu soruların cevabını el birliği ile aramak zorundayız. Yoksa siz ordan, biz burdan karşılıklı olarak birbirimizi giderek artan bir şekilde eleştirmeye devam ederiz ki, bunun da kimseye bir faydası olmaz.
Bugün medyadaki yönetici ve personel kalitesi, Batı’daki meslektaşlarından daha aşağı değil. Dizi, sinema ve program yapımcılığı konusunda da çok büyük mesafeler kat ettik. Okurların ve izleyicilerin beğenileri de AB standartlarının çok üzerinde. Ama bir türlü orta noktada buluşamıyoruz. Yani en iyi malzemeler var ama ortaya çıkan helvanın tadını kimse beğenmiyor. Beğenenlere de farklı seçenekler sunacağımıza, bal yiyen baldan bıkar dedirtircesine aynı tadı dayatmaya devam ediyoruz.
Genç Bakış için neden gece yarısı yayına girdiğimiz hep sorulur. En son 00.51’di. Sanki biz istiyoruz. Sanki siz istiyorsunuz! Sıralama yapılırken de gündüz, akşam, gece ayrımı yapılmaksızın tüm programlar aynı kefeye konulur. Sanki sabaha karşı 3’teki açık televizyon sayısı ile akşamki televizyon sayısı aynıymış gibi. Keşke şu en çok reyting alan dizileri, gecenin 2’sine koysalar da bir görsek, kim ne kadar izliyor!..
Özetin özeti: Sizin, bizim, hepimizin, çuvaldızını önce kendimize batırma zamanı hâlâ gelmedi mi?..
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025