Hemen herkes saatlerce konuşabilir. Ama çok az kimse Sunay Akın kadar bu işi ustalıkla yapabilir. Tek kişilik senfoni orkestrası gibi her an farklı bir konu, bir bir anekdot ve farklı ses tonuyla, sözcüklere hayat veriyor. Kocaeli Üniversitesi’nde, önceki gece, konuk olduğu Genç Bakış’a öğrenci ve ekran başındakilerin ilgisi müthişti. Program hiç bitmesin istediler. İşte birbirinden ilginç yaşam öykülerinin satır aralarında söylediklerinden anedotlar:
Herkes akil insan
* Öğrencilerin harç meselesinden tutun da sağlığa kadar, hangi alanda adalet var ki? Ama ben adalete inanıyorum. Hangi alanda olursa olsun, adalet isteyenler sakın vazgeçmesinler. Cumartesi annelerinden, Balyoz sanıklarının ailelerine kadar, Trabzonspor taraftarından içeride olan gazetecilere kadar hepsi... Asıl akil adamlar onlardır. Böyle seçmece akil insanlar yok. Herhangi bir konuda çıkıp akıl verecek birilerine gerek yok. Hiçbir millet sütten çıkmış ak kaşık değildir. Ama birbirini böyle yumurta gibi tokuşturan da başka bir toplum var mı sanıyorsunuz yeryüzünde?
* Bu böyle meydanlarda kutlanacak bir şey değil. Her iki tarafa da. Bu işin Türkü Kürdü yok, insanı var. Eğer insan olarak bakıyorsak biz bu konuya, bu işin böyle bayrak sallayacak, sevinecek tarafı yok, o bayrak var bu bayrak yok meselesi değil bu. Sadece yas ilan edelim ve bu topraklarda doğup, bu topraklarda sevgiyle yaşarken kaybettiğimiz insanların acısını hissedelim. Çok konuşup bağırma zamanı değil. Eğer barışsa gerçekten, oturup düşünelim. Üzülelim. Gencecik insanlar toprak altında. Bu bir hüzündür. Bunun kutlaması, toplu gösterisi filan olamaz.
Bayrağımızın hikâyesi
* Biz bayrağımızı çerçeveletip asarız. Biri de benim bunlardan. Ben Apollo 5’in aya götürdüğü Türk bayrağını çerçeveletip astım. Ama hiçbir zaman o gezegenlere giden aranızdan birinin fotoğrafını asamayacağız. Çünkü biz bağımsızlığımızın simgesi olan bayrağımızı bile bugüne kadar bu ülkenin okullarında bir kez olsun anlatmadık. Hiçbir ders kitabında bu yoktur. Bayrağına bakan ama göremeyen bir toplum ne hale gelir?
* Tarih cımbızlanamaz. Hitler iktidara geldiğinde Almanya güçlü ya, hemen onun yanında yer alalım, savaşa girelim tavrı ortaya çıkıyor. Nazizim ari ırk kavramını savunur ya, bizde kitaplar yazılıyor ‘Ne mutlu Türk yaratılana’ diye. Her yerde bu cümle. Yani Türk Tanrı tarafından seçilen bir üstün ırk kavramıdır. Ve aynı yıl, Atatürk 29 Ekim’de yaptığı bir konuşmayı ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ diye bitiriyor. Sen 1933 yılında Hitler iktidardayken söylenmiş en antifaşist sözü cımbızla getir bugüne. Televizyon programlarında izliyorum ben de o yarı aydınları, Atatürk de şöyle dedi diyenleri.
* 2010 yılında Japonya’ya gittiğimde Tokyo Camii’ni Atatürk’ün yaptırdığını öğrendim Japonlardan. Bunu anlattım ve bir gazete yazarı çıktı; böyle bir şey yok dedi. Ben bir çalışma yaparken, eğer karşımdaki başka bir şey söylüyorsa ben onu dinlerim. Onun dedikleri benim için önemlidir. Ama hadi canım böyle bir palavra yok demek bir kere bilimsel bir üslup değildir. Saygısızlığı içerir. Yeni bir kitap yazıyorum her şeyi orada göreceksiniz.
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025